Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İşin Esası
Bizim buradan bakınca, ekonomik kalkınma sağlanmadan, gelişmiş bir toplum yapısına, yeni yönetim biçimine yani demokrasiye ulaşmak mümkün değildir. Bugün siyasi yapılarca tartışılması gereken şeyin, kalkınmanın kimlerle, hangi yöntemlerle olacağı olmalıdır. Siyasi gündemi belirleyen, Meclis’e türbanla girilsin mi, kamuda türban olsun mu ya da liseler imam hatip olsun mu gibi çağdışı lüzumsuz konulardır. Bu abuk konuların hepsi fukaralıktan kaynaklanan lüzumsuz üst yapı kurumlarıdır. Bağımsız düşünüp kendi kendimize yapabileceğimiz kalkınmayı planlayıp gerçekleştirdiğimizde bu tartışmalar kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Soldaki siyasilerin, toplumu sosyal haklar ve yükümlülüklerini arayan toplum haline getirmek için yeni bir plan ve ekonomik program yapması gerekir. Ancak 24 Ocak 1980 kararları ve 12 Eylül’le dışa bağımlı kurgulanmış bir Türkiye var. Dünya kapitalizmi senin yerin burası diye bir rol biçmiş. Ülkemiz basit sanayi ürünleri üretebilen, basit teknolojilerde kalmış, onların sınırı içinde kalmış bir ekonomik yapıda. Sanayi var olabileceği halde, basit teknolojilerde kilitlenmiş bir ülke haline gelmiş. Bizim sermaye sınıfımız, çıkarlarını sağlama almış ve durumu kabul etmiş. Bizim sermaye sınıfının, kendi iktidarının devamı için demokratik yönetim ya da askeri yönetim diye bir talebi hiç olmamıştır. Onlar için çıkarları gerektiriyorsa Cumhuriyet de olmayabilir. Onlar için önce ANAP siyaset sahnesine çıktı görevini tamamladı kayboldu gitti. Şimdi yeni görevler için AKP sahneye indi.
Aslında ANAP’ta AKP’de Türkiye siyaset sisteminin gelişmesinin ürünü değildir. İkisi de hiçbir siyasal birikimin ürünü değil, menfaat odaklı toplama yapılardır.
Ekonomik menfaatlar çatışınca, AKP’nin sonu da ANAP gibi olacaktır. Din, iman sosu durumu kurtaramayacaktır. Sistemin yarattığı lumpen proleterya, yaratılan işsizlik, düşük ücretli taşeron çalışma sistemiyle yaratılan yeni ahlak sisteminin yarattığı toplumsal yapı iktidarın tabanı olsa da ekonomik çöküş AKP’yi de yıkacaktır.
Ekonomiyi bugüne kadar borçlanmayla götürdüler. Herkes borçlanabilir aynen devlet gibi, burada tam bir eşitlik sağlandı. 29 Ekim’de büyük bir gürültüyle açılan Marmaray’ın tamamı borçla yaptırılmıştır. Proje kredileri Japonya ve Avrupa Yatırım Bankası ile Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası’ndan temin edildi. Yani bu Türkiye’nin borcudur. Yani AKP’nin yönettiği ekonominin kazancıyla yapılmamıştır.
Türkiye’de işlerin kötü olduğu şuradan belli ki; Taksim’deki Cumhuriyet kutlamalarına bile gazla, copla, suyla müdahale ediliyor... Korkuyorlar, herkesi düşman görüyorlar. İletişim çağında her şey çok hızla gelişiyor, bekliyoruz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı