Samir Amin'le Türkiye ve Ülkeler Turu

20 Aralık 2011 Salı
\n\n\n

Cumhuriyet okurları bir harika:

\n

Yazarların yanlışlarını, eksiklerini-gediklerini derhal bildiriyor, insanı geliştiriyorlar.

\n

Hani bazı okurlar hep derler ya Cumhuriyet okumak bir üniversite bitirmek gibidir diye

\n

Cumhuriyette yazmak da öyle

\n

Hatta Cumhuriyette yazar olmak, üniversite diplomasının da ötesinde doktora yapmak, profesör olmak gibi bir deneyim kazandırıyor insana.

\n

Mısır doğumlu Samir Aminin Monthly Reviewun ekim sayısındaki makalesi keşke Türkçeye çevrilse de herkes rahatça erişip okusa deyince okurlardan ilginç yanıtlar geldi.

\n

Bazı okurlarım metni kendilerine ulaştırırsam çeviriyi seve seve yapacaklarını belirtti.

\n

Ama öyle bir yanıt geldi ki, utanayım mı sevineyim mi şaşırdım:

\n

Kalkedon Yayınevi bu dergiyi Türkçede yayımlıyormuş ve Samir Aminin iki makalesinin olduğu sayı da şu anda satıştaymış.

\n

Dergiyi henüz göremedim ama internetten baktım.

\n

Bunu bilmediğim için çok utandım ama Türkçede yayımlanmış olduğu için de çok sevindim.

\n

***

\n

Samir Aminin Mısır hakkındaki en önemli saptamalarından biri, asıl kavganın devrik Mübarek rejiminin anayasasındaki ikinci madde üzerinde olduğu.

\n

Bu madde, İslam şeriatını hukukun temeli sayıyor.

\n

Mısırın geleceğinin bu maddenin yeni anayasada yer alıp almamasına bağlı olduğunu belirtiyor.

\n

Samir Amin,güya demokrasiye inananMüslüman Kardeşler iktidarının meşrulaştırılması için Türkiye modelinin çok konuşulduğuna da işaret ediyor.

\n

Ama bu modelin, Türkiyede ordunun, pek demokratik olmasa ve NATOnun sadık bir müttefiki bile olsa, laik niteliğinden dolayı geçerli olamayacağını söylüyor ve asıl önerilen modelin, ordunun İslamcı nitelik taşıdığı Pakistan olduğunu belirtiyor.

\n

Çözümlemelerini esas olarak Mısır üzerinden yapan Amin, öteki Arap ülkelerine de bir göz atıyor:

\n

Tunustaki hareketin, Burgibanın yarı laik düzeni üzerinde geliştiğine dikkat çekiyor ve bunu Tunusun bir avantajı olarak görüyor.

\n

İngilteredeki sürgünden dönen İslamcıların bu modeli fazla zorlamayacaklarını düşünüyor ama aynı zamanda küreselleşen liberal kapitalizmle de bütünleşme halinde olduklarını söylüyor.

\n

Libyanın Mısırdan da Tunustan da geri bir feodal düzene sahip olduğunu, Kaddafinin zaman zaman milliyetçi ve sosyalist, zaman zaman da liberal söylemleri dile getirdiğini, boş bir palavra olduğunu belirtiyor.

\n

Libyadaki hareketin bir halk hareketi olmaktan çok NATO tarafından desteklenen ve oradaki petrol üzerindeki oyunlara bağlı askeri bir harekât olduğunu, demokrasiyle bir ilişkisi bulunmadığını söylüyor.

\n

Suriyedeki oluşumun henüz nereye gideceğinin belli olmadığını belirtiyor ve gittikçe sağa kayan Baas rejiminin İsraile yeterince karşı çıkmamasından kaynaklanan halk hoşnutsuzluğunun CIA tarafından da desteklenerek, Suriye ile İran arasındaki ittifakın bozulmasını hedeflediğini düşünüyor.

\n

Yemendeki hareketin Güney Yemendeki ilerici güçlerin mağlup edilmesinden sonra bittiğini ve buranın kaderinin Amerika ve Körfez ülkeleri tarafından belirleneceğini söylüyor.

\n

Bahreyndeki hareketin Suudi Arabistan ordusu tarafından kanlı bir biçimde bastırıldığını ve bu konuda demokrasi şampiyonluğu yapanlardan hiç ses çıkmadığını vurguluyor, Arap ülkelerindeki ve Batıdaki demokrasi yanlılarınınikiyüzlülüğüne işaret ediyor.

\n

***

\n

Samir Aminin temel yaklaşımı, Arap ülkelerine demokrasinin Siyasal İslam yoluyla gelemeyeceği, bunun sadece bir aldatmaca olduğu ve ancak laik gelişmelerin demokrasinin temelini oluşturabileceği biçiminde.

\n

Siyasal İslam veya Ilımlı İslam denilen modellerin demokratik olmadığını, sadece Arap ülkelerini emperyalizmin liberal kapitalist modeli ile bütünleştirmek ve Amerikanın emrine sokmak amacını taşıdığını söylüyor.

\n

Samir Amine veya Arap Baharınailgi duyuyorsanız, benim söylediklerimle yetinmeyin, en iyisi Monthly Reviewin Türkçe 28. sayısını alıp okuyun.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları