Doğan Hasol
Doğan Hasol merkez@hasmimarlik.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dünden Bugüne: İnsanlar Eşit, Mevkiler Farklı

23 Nisan 2012 Pazartesi

Biz, o günlerin söylemiyle, “imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle” idik. Tabii mevki farklarını saymazsak… Peki o zamanlar Avrupa nasıldı? İlk kez 1965’te Paris’e gittiğimde o zaman demir tekerlekli metroda birbirine eklenmiş birinci ve ikinci mevki vagonlar vardı.

Geçen gün uçakta bir arkadaşım sordu: Aynı uçağın içinde business class gibi bir ayrım da ne oluyor? Bu soru beni yıllar öncesine götürdü ve bende bir sürü çağrışıma yol açtı.

1961 öncesinde İstanbulda tramvaylar vardı. Avrupa yakasındakileri belediyeye bağlı olarak İETT işletirdi. Bunlar Bahçekapı-Yedikule, Bebek-Eminönü, Tünel-Şişli, Tünel-Maçka, Tünel-Kurtuluş gibi hatlarda çalışırdı. O tramvay arabalarının birinci mevki ve ikinci mevki olanları vardı. Birinci mevki olanlar kırmızı, ikinciler yeşildi. Mevki farkı içerideki koltuklardan gelirdi. İkincilerde tahta olan koltuklar, birincilerde dolgulu ve deri kaplıydı. Tek tramvayların yanı sıra, yokuşu olmayan yerlerde iki ya da üç vagonlu olanlar da vardı. Tramvaycı dilinde öndeki vagon motris, arkadakiler römork olarak anılırdı. Bilet ücreti doğal olarak farklıydı. Anımsadığım yıllarda birincilerde öğrenci bileti 5, ikincilerde 3 kuruştu. Tam bilet sanırım bunun iki katıydı.

Anadolu yakasına gelinceİşletme, bir özel şirkete aitti ve adı Üsküdar-Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları (ÜKHT) idi. O tramvaylar genelde Kadıköy merkezli çalışırdı; Kadıköy kalkışlı tramvaylar Üsküdar, Kısıklı, Bostancı, Fenerbahçe, Moda ve Gazhaneye (bugünkü Hasanpaşa) giderdi. Ayrıca, Üsküdar-Bağlarbaşı-Kısıklı hattı vardı. Bu araçlarda da mevki ve renk farkı söz konusuydu: Birinciler sarı, ikinciler zeytin yeşiliydi. Üsküdar, Kısıklı ve Moda tramvayları tek vagonluydu. Bilet fiyatları Avrupa yakasındaki gibiydi. Mevkiler arasındaki fiyat farkı savaş yıllarında ve izleyen yıllarda zaten zor geçinen insanlar için önemliydi. Doğal olarak çok kimse duraklarda yeşil tramvay gelmesini umutla beklerlerdi. Birçok kişi sarı tramvay geldiğinde binmez, ikinci mevki yeşil tramvay gelinceye kadar beklemeyi tercih ederdi. İnsanların başkaldırmayıp çaresiz katlandığı bu uygulamayı, özel kesimin bir cilvesi sayabiliriz. Kadıköyün yazlık semtleri Fenerbahçe ve Bostancı güzergâhı pek inişli çıkışlı olmadığı için tramvaylar çoğu kez iki vagonluydu.

Yaz aylarında römork olarak yanları açık yazlık vagon eklenirdi. O vagonlarda yolculuk pek keyifliydi. Ancak o vagonlar da yine birinci mevki idi. Anadolu yakasındaki tramvaylar 1966 yılına kadar dayanabildi; sonunda onlar da çiçeklerle uğurlandılar.

Mevki farkı yalnızca tramvaylarda yoktu ki Tünelde, vapurlarda da geçerliydi. Emektar Tünelin iki vagonundan biri birinci, öteki ikinci mevkiydi. Bilet fiyatları da yine tramvaylardaki gibiydi.

Vapurlara gelince Boğaz, Kadıköy ve Adalar vapurlarının burun tarafındaki bölümler ikinci, arka taraftakiler birinci mevki idi. Mevkiler arasındaki fark kanepelerin tahta ya da deri kaplı olmasındaydı. Suvat, Ülev gibi, daha çok Kadıköy ve Adalara işleyen vapurların kıçta, şık özel bir bölümleri daha vardı; orası lüks mevkiidi. Yolculuk sırasında biletçi gelip, eldeki birinci mevki bilete ek olarak 25 kuruş fark alırdı. Birinciden işlemeli camlarla ayrılmış Lükste yolcular kumaş kaplı tek kişilik koltuklarda oturma konforunun yanı sıra, öteki yolculara caka satmak gibi bir ayrıcalığa daha sahip olurlardı.

Ya trenler?.. Trenlerde üç mevki, birinci, ikinci, üçüncü mevkiler söz konusuydu. Birinci mevki kompartımanlarda 4 kişi rahat kadife koltuklarda oturma şansına sahipti, ikinci mevki kompartıman 6 kişilikti ve deri ya da suni deri kanepeliydi, üçüncü mevkide ise 8 kişilik kompartımanlarda tahta kanepeler vardı. Hep aynı boyuttaki kompartımanlarda fark, sıkışık oturma ve oturulan yerin niteliği ve malzemesinden kaynaklanırdı.

Biz, o günlerin söylemiyle, imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle idik. Tabii mevki farklarını saymazsak Peki o zamanlar Avrupa nasıldı? İlk kez 1965te Parise gittiğimde o zaman demir tekerlekli metroda birbirine eklenmiş birinci ve ikinci mevki vagonlar vardı. Bir öyküyle bitirelim: Bir gün metro, istasyona geldiğinde orada bulunan ünlü Fransız sosyalist politikacı Jean Jaurès birinci mevki vagona doğru yönelmiş. Bunu gören işçi yolcular kendisine tepki göstermişler: Sen de bunu yaparsan!.. Jaurèsin yanıtı şu olmuş: Benim çabam sizlerin de birinci mevkiye binebilmesi için!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maçlarda İstiklal Marşı 31 Aralık 2014

Günün Köşe Yazıları