Cüneyt Arcayürek

Başbakan Budur!..

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Almanlar ulusal takımlarını 2014 Dünya Kupası’na eriştiren teknik adamları Joachim Löw’le fazla övünmesinler.
Löw şayet Adanaspor’un küme düşmesine neden oldu diye Fenerbahçe’den şu bu nedenlerle kovulmasaydı, böyle disiplinli, kişiselliğini tatmin için değil, takımın zaferi için oynayan bir onbir yetiştirme olanağını bulabilir miyd?
Yatsınlar kalksınlar Türkiye’nin önüne gelen değerlerin kıymetini anlamayıp ülkeden sepetlemesine dua etsinler.
Löw bir son örnek.

***

Düşünebiliyor musunuz: Atatürk’le yüzünü Mekke’den Batı uyarlığına çeviren bu ülkenin son Başbakanı, şimdilerde de TC’nin cumhurbaşkanı olmaya soyunan RTE; (ve AKP’nin bugünkü cumhurbaşkanı) yaşamı boyunca bir kez olsun filarmoni orkestrası konserine gitmemiş, bir kez olsun bale ya da opera izlememiş, yalellere meraklı...
Dahası var.
Dünya çapında ünlü tenor Pavarotti’yi buraya çağıran, ne ki dinledikten sonra bize yaramaz diye derdest edip ülkesine yollayan biz değil miyiz?
Bu ülkenin yetiştirdiği dünya çapında bir piyanist ve bestekâr olan Fazıl Say’ı neredeyse ülkesini terk etmeye sürükleyen mahkeme eziyeti ve hapisle tehdidin üstünü nasıl örteceğiz?

***

Bu ülkenin bir numaralı yöneticisi; uydurma arabesk müziğinin mucidi, en büyük eseri “Batsın Bu Dünya” olan Orhan Gencebay’ı baş köşelerde ağırlıyor ama saçma sapan bir davadan usanan Fazıl Say’ın başka bir ülkede yaşamaktan söz etmesini, “gitsin, gitsin” diye adeta kovarcasına karşılıyor.
Bu örneklerden yola çıkarsak diyebiliriz ki; ülkemizi yöneten, üstelik boyunbağı taktığı ve arada bir AB üyesi olmaktan söz ettiği için Batılı düşünce sahibi insan diye başımızdan ayrılmaya hiç niyeti olmayan birini övmekte yarışıyoruz.
Bir ülkenin insanları Batı musikisinden nefret eden baş yöneticiye hâlâ Avrupalı diyebiliyorsa, bu iddiaya ancak havadaki kargaları inandırabilir.
Oysa bir ülkenin Batılı olup olmadığı, yöneticisinin sanatkârlarını yüceltmesiyle orantılı.
Bizim dünya liderimiz ise tiyatroları kapatmaya, opera ve baleyi gündemden kaldırmaya çalışıyor.
Biz başka ülkelerin kıvancına, kovduğumuz spor adamlarının ve opera sanatçılarının o ülkelerdeki başarılarıyla ortak oluyoruz.

***

Öyle bir başbakanımız var ki cumhurbaşkanı olmaya soyunuyor ve lakin hükümetinin cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk olaylarının örtbas edilmesinden habersiz görünüyor.
Ama babam olsa rüşvet alanı, yolsuzluk yapanı derhal yargıya teslim ederim, diyen bu Başbakan’ın; davranışlarına bakınız.
Dört bakanı ile ilgili Meclis’te araştırma-soruşturma komisyonu kurulmasını ertelemeye çalıştı.
Emrindeki AKP Grubu’ndan dokuz vekille kurulan komisyonun kurulmasını aylarca savsakladı, engelledi.
Fakat kurulan komisyona üye olan muhalefet partileri üyelerinin; mademki bu dört bakanının rüşvet alıp almadığını araştıracağız...
... Öyleyse savcılığın hazırladığı, Meclis komisyonuna gelen fezlekeleri incelemesine olanak sağlanması isteklerini ertelemek için; bu kez komisyonun AKP başkanı, dosyalarda dizin yok diye savcılığa geri gönderdi.
Şeytanın aklına gelmeyecek savsaklama önlemleri…

***

Ve.. rüşvet alan babasını bile affetmeyeceğini halka açıklayan bu Başbakan’ın, mutlaka ya emri ya da onayı ile dört bakanla ilgili komisyon bir türlü çalışamıyor.
Şayet rüşvete ve yolsuzluklara bu denli duyarlı ise Başbakan; dosyaların muhalefet tarafından incelenip savcıların saptadığı rüşvet gerçeklerinin bir kez daha kamuoyuna açıklanmasının neden önüne geçiyor?
Bu soruya yanıt arayarak kafayı yormayın:
Zira işte Başbakan budur.
Halka söylediğini uygulamaya sıra geldi mi türlü siyasal ayak oyunları ve emrindeki çoğunluğa emir vererek aksini yapan ve yaptıran adam!..
Dünü ile bugünü ortalıkta olan ve tartışılan bir Başbakan, cumhurun başkanı olacak ha?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları