Önce Samimiyet...

16 Kasım 2020 Pazartesi

Ekonominin kötüye gittiğinin en açık göstergesi sokaktaki vatandaşın tavrıdır. Bu tavır da anketlere yansır...

Türk parası son bir yılda yüzde 30 değer kaybetti. Enflasyon eğrisi yükseliyor...

Geçen hafta giderek kötüleşen ekonomik durumu ameliyat masasına yatıran Saray’daki siyasal iktidar, bu alanda önemli kararlar aldı...

“Faiz sebep enflasyon netice” diye direnen yanlış ekonomi politikasının sadık uygulayıcısı Merkez Bankası Başkanı görevden alındı.

Merkez Bankası döviz rezervlerinin eksi noktalara geldiği anlaşılınca, bu kez Hazine Bakanı görevinden “affedildi.”

Yabancı yatırımcı için en önemli ilke olan “hukuk devleti ilkelerine bağlılık” hemen hatırlandı. Büyük törenlerle ekonomi ve yargı alanlarında reform yapılacağı bildirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomik büyümeyi sağlamanın birinci yolunun hukuk devleti ilkelerine bağlılık olduğunu biliyoruz” diye açıklama yaptı. 18 yıl sonra “hukuk devleti”nin önemi kabul ediliyordu.

Adalet Bakanı, “Hukukun güvenilirliği ekonominin de güvenilirliğidir. Adaletin tecellisi hem yerli hem yabancı yatırımcı için çok önemlidir. Bırakın kıyamet kopsun, yeter ki adalet yerini bulsun. Hukuk güvenliğini güçlendireceğiz” dedi.

Şaka gibi bir olgu...

Sadece son aylarda yaşanan kimi hukuksuzluklara bakınca:

Sanki tüm adaletsizlikler başka bir ülkede yaşanmış gibi...

Sanki Adalet Bakanı makamına yeni gelmiş bir günlük bakan gibi konuşuyor...

Yapacağı reformları anlatıyor...

Sanki gazeteci Barış’lar, Müyesser Yıldız’lar başka bir ülkede tutuklanıp hapse atılmışlar gibi...

Sanki birkaç kez tahliye edilir edilmez yeniden tutuklanan Osman Kavala olayı başka bir ülkede yaşanmış gibi...

Sanki, FETÖ aleyhinde yüzlerce yazı yayımlamış olan Sözcü gazetesi yazarlarına verilmiş cezalar yokmuş gibi...

Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir, tüm mahkemeleri ve herkesi bağlar. Sanki Cumhurbaşkanı “Ben Anayasa Mahkemesi’nin kararına saygı duymuyorum” sözlerini söylememiş; sanki Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir kararı kabul etmeyen yerel mahkeme bir başka ülkedeymiş gibi...

Adalet Bakanı bunları bilmiyor mu?

Adalet Bakanı ve yargıda reform yapmak isteyen AKP siyasal iktidarı, bu hukuksuzluklar olurken uzayda mı yaşıyorlardı?

Gelelim Cumhuriyet gazetesini yola getirmek için yasaya, hukuka aykırı olarak verilen ekonomik cezalara...

Üst düzey bir kamu görevlisi, Boğaz’da bir ev kiralıyor. Yanındaki arsada izinsiz inşaat ve tadilat yapıyor. Bu olay, kamuoyuna bilgi vermek amacıyla bir haber olarak yayımlanıyor. Aslında tipik bir gazetecilik olayı.

Vay, sen nasıl Saray’ın üst düzey bürokratıyla ilgili bir haber yaparsın!..

Üst düzey bürokrat, kamu yönetim şemasında kendisine bağlı olan Basın İlan Kurumu’na bu gazeteyi şikâyet ediyor. Basın İlan Kurumu kendi sicil amirini memnun etmek için gazeteye orantısız ekonomik ceza kesiyor. Yapılan itirazı ilgili asliye mahkemesi, dosyanın kapağını açmadan onaylıyor.

Böyle demokrasi, böyle hukuk devleti olmaz...

Adalet Bakanı, “Hukukun güvenliği ekonominin güvenliğidir” derken bu uygulamaları bilmiyor mu?

Yabancı yatırımcıların, özellikle eleştiri yapan gazetelere uygulanan cezaları ve ekonomik baskıları titizlikle izlediklerini bilmiyor mu? Bütün dünyanın bunlara bakarak yargıya vardığını bilmiyor mu?

AKP siyasal iktidarı eğer demokrasi ve hukuk devleti konusunda inandırıcı olmak istiyorsa önce yakınlarına bakmalıdır...

Önce kendisi hakkında doğru ve de ufak bir eleştiriyi kabul etmeyen, kendisi hakkında sadece haber veren o gazeteyi ekonomik yönde orantısız bir biçimde cezalandırma yolunda hareket etmiş olan İletişim Başkanı’na bakmalıdır. Önce onu uyarmalıdır.

Böylesi hukuk dışı davranışların, AKP siyasal iktidarına zarar verdiğini önce AKP üst düzey politikacıları kabul etmelidir.

Demokrasi ve hukuk devleti, açıklamalarla, edebiyatla gerçekleşmez.

Her şeyden önce uygulamada samimiyet gereklidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son Kale Cumhuriyet 24 Ocak 2024
Sonsuza dek 10 Kasım 2023

Günün Köşe Yazıları