Çiğdem Toker

Şehir hastanesi çalışanları çipli köle midir?

20 Aralık 2017 Çarşamba

Adana Şehir Hastanesi üç ay önce, eylülde açıldı. Hastaneyi 680.4 milyon Avro yatırım bedeliyle Rönesans yaptı.
Sık yazsak da tekrarda beis yok, zira kaynak halkın parası. Devlet, şehir hastanelerini yapan şirkete Hazine arazisini bedelsiz verip 25 yıl da kira ödüyor. Adana Şehir Hastanesi’nde 5 bin kişi çalışacağı duyuruldu.
Rönesans Holding Başkanı Erman Ilıcak, hastane açılırken Adana’daki genç meslektaşlarımıza mülakat verdi. Sağlık turizminin canlanacağını söyleyip şu benzetmeyi yaptı:
“Nasıl Amerika’da Houston varsa, Adana Şehir Hastanesi de bölgenin Houston’ı olacak.”
Adeta otel reklamı yaparcasına beş yıldızlı konfor tanıtımlarından biliyorduk da, sağlık turizmi hedefinden bu açıklıkla söz etmek nihai hedefi berraklaştırdı.
Nitekim şehir hastanelerinde esas derdin, sağlık hizmetinden çok kâr güdüsü olduğunun başka kanıtları da ortaya çıkmaya başladı: Personele çipli takip.
Habertürk’te Fatmanur Boylu imzalı dünkü haber, Adana Şehir Hastanesi çalışanlarının çip ile takip edildiğini duyuruyordu. Bir güvenlik görevlisi, görev yerine gitmediği gerekçesiyle işten çıkarılmış, gitmediği de çipli takip kayıtlarından saptanmıştı.

Çamaşırhanede karışmasın diyeymiş!
Çipler, hastane çalışanlarının formalarına monte edilmişti. Personel, çiple izlendiğinin farkında değildi. Çipi fark eden hastane çalışanlarına formaların yıkama sırasında karışmaması için kullanıldığı söylenmişti.Üstelik aynı gerekçe 30 Eylül’de Sol gazetesinde yayımlanan hemşirelere çipli takip haberinde de yer alıyordu.
Ben hayatımda bu kadar gülünç bir yalan duymadım.
Formaların çamaşırhanede karışmaması için farklı renklerde kumaş, iplik, değişik şekillerle ayırmak, işaretlemek dururken; bir giysinin üzerine elektronik çip mi takarsınız Allah aşkına?
İnsanların bu kadar aptal yerine konulmasının nedeni az çok belli aslında.
Yapılan işlem, mesai denetim anlamına geliyor.
Ama yapanlar bunu gizlice yapmanın hukuka aykırı olduğunun farkında.
Çalışanları, onlara haber vermeden, gizlice iş önlüğüne önceden sabitlenmiş elektronik bir parçayla izlemek, kişilik haklarının ihlalidir.

Doktorlar da mı izleniyor?
Anlaşıldığı kadarıyla, şehir hastanesi içinde giyilen giysilerdeki bu çipler hastane kameralarıyla entegre edilmiş. Dolayısıyla kimin kaç metre yürüdüğü, nereye gittiği, hangi koridor köşesini döndüğü saniye saniye kayda alınıp tespit edilebiliyor.
Böyle bir sistem içinde üniformaya, elbiseye, monte edilmiş çiplerle çalışanları izlemek; mesai denetimini de aşıp insanların mahremiyet alanlarına da girmek demek.
Örneğin kamera sisteminin başındaki insanların, bir hemşirenin tuvalet ihtiyacını izlemediğinden kim emin? Bize bunun garantisi verilebilir mi?
Bu konuyu dün araştırırken çipler yoluyla sadece güvenlik personeli, hemşirelerin değil, belli durumlarda hekimlerin de izlenmesinin mümkün olduğunu öğrendim. Hatta eşyaların bile. Kanepelerin bile çipi varmış. Bir odadan diğerine götürülen bir möblenin nerede olduğu kameralardan bulunuyormuş.
Buradan Sağlık Bakanı’na, bakanlık bürokratlarına, şehir hastanelerini yapan şirket başkanlarına, ünlü müteahhitlere soralım.
Şehir hastaneleri çalışanları; hastaneyi yapıp işleten müteahhitlik firmasının, Sağlık Bakanlığı’nın ve/veya iki tarafın ortaklığına verilen isim olan Kamu Özel İşbirliği modelinin kölesi midir?
Sizler çalışmanız sırasında, sizden daha kudretli bir güç tarafından elektronik çiple izlenmeyi ister miydiniz? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları