Çiğdem Toker

Ölüye gaz sıkmak

14 Ekim 2015 Çarşamba

“Bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyaç kalmamış gibi davranıyorlar.” (*)
Ucundan tutmak, yardıma koşmak değil.
Katliamdan saniyeler sonra polisin gaz sıktığı biliniyordu.
Tanıklıklar vardı.
Bombanın patlamasından yarım saat sonra ulaştığım Tren Garı’nda, -o an alandan çekilseler de öncesinde- sıkılan gazın etkisinde, hâlâ öksüren insanlar görmüştüm.
O kan pazarında, ölülerin, parçalanmış bedenlerin, yaralıların üzerine gaz...
Dün ortaya çıkan görüntüler, vahşete dair tereddütleri tamamen ortadan kaldırdı.

***

En yakın örneğimiz Suruç Katliamı.
Biraz öncesinde Gezi.
Polisin, ölü ve yaralıların üzerine gaz sıkmasını vicdan ve merhametle yan yana anma safdilliliğinde olamayız.
Hukuk zeminini zorlayıp tedbirsizlik ve ihmalden de söz edemeyiz.
Gördüğümüz; cürettir. “Münferit” değil, sistemik bir davranıştır.
Amin Maalouf’un “Bir dinleri olduğu için, ahlaka ihtiyaç kalmamış gibi davranıyorlar” (*) sözünü anımsatacak kadar sistemik.
O cüretin arka planında, “anonim” kalınacağına bir güven; bu toprakların genetik kodlarına işlenmiş “cezasızlık” şemsiyesinin kendilerini de örteceğine dair sonsuz bir “özgüven” vardır.
Olur a, zorlu hukuksal çabalar sonucu kimlikleri saptansa bile korunacaklarından, haklarında soruşturma izni verilmeyeceğinden, uzun uğraşlar sonucu kerhen verilse bile yargı önüne çıkarılmayacaklarından, çıkarılsalar bile duruşmalardan vareste tutulacaklarından, davalarının başka uzak illere nakledileceğinden, davaları uzak illere nakledilerek sonuçlanan bir yargılamadan ceza almayacaklarından gayet emin ve güvenli bir biçimde sıkılıyor o gaz...
Böyledir işte devletin “cezasızlık” şemsiyesi.
Ahlaki, vicdani, insani, dini bütün kanalları örter de; hınçla sıktığı o gazın “terörist” değil, çocuğunun öğretmeni, bindiği trenin teknisyeni, sağlık sorunu yaşadığında görüştüğü memur olabileceğini düşündürmez.
O gazı sıktıktan sonra, yaşama tutunabilecekken kaç kişinin ölümüne yol açmış olabileceği ihtimaliyle hiç ilgilenmez.
Gider; ölüye de gaz bombası sıkan eliyle, akşam çocuklarının başını okşar.

***

Şimdi kalkmış, katliam sonrası ölülerin üzerine gaz attırma cüretini vermiş bir sistemden istifa bekliyoruz.
Bilmiyor muyuz ki, istifanın en net sonucu bırakmaktır.
Ve bırakılacakların listesi çok uzundur.
İstifa etmek, makamı, unvanı, net maaşı, ikramiyeyi, ek göstergeyi, otomobili, korumaları, lojmanı, temsil harcamalarını bırakmakla da bitmez.
İstifa, “cezasızlık” öğretisini sürdüren, yayan bir sistemden feragat anlamına da gelir.
Kâbustur bu.
Korkulu rüya görmektense, Orta Vadeli Plan hazırlayarak uyanık kalır.
Emniyet’in bütçesini arttırır. Personel maaşından gaz bombası TOMA alacağı ihalesine kadar.
17.6 milyar TL’lik bütçeyi 20.2 milyar TL’ye çıkararak verir cevabını.
Ne istifası!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları