Çiğdem Toker

Kaos

09 Eylül 2015 Çarşamba

“Evet seçim bitti. Millet kararını verdi. Ya istikrar ya kaos dedim. Millet kaos dedi, hayırlı olsun.”
Cumhurbaşkanı Danışmanı Burhan Kuzu’nun seçimden sonra yazdığı cümleler bugünleri işaret ediyordu.
Bir anayasa profesörünün böyle bir mesaj yazıp yaymasının normal koşullarda akıllara durgunluk vermesi gerekiyordu.
Vermedi. O nedenle bu “makul” mesaj ile tam üç ay sonra, aynı partiden bir milletvekilinin taraftarlarıyla protesto görünümü altında Hürriyet gazetesine yönelik eylemi ve “1 Kasım’dan sonra bu ülkeden gideceksiniz” arasında herhangi bir bağ kurulması da imkânsız.
Zaten seçimden iki gün önce, Diyarbakır’daki mitinge o bombayı bizzat mitingi düzenleyen siyasi parti atmış olmalı.
Öncesinde parti binalarına çiçek görünümlü patlayıcıları gönderenler de kendileriydi.
Suruç Katliamı? Onu da söyleyeyim: Bir bayram günü 32 canı paramparça eden o katliamı aslında bizzat Kobani’ye oyuncak götürmek isteyen o gençler düzenlemişti.
Kendilerini patlattı onlar.
Sırf “huzur ve güven ortamı” bozulsun diye yaptılar bunu...

***

7 Haziran seçimlerinden önce nisan ayında Ağrı-Diyadin’deki provokatif çatışma ile başlayan, mayıs ayında parti binalarına düzenlenen provokasyonların ardından, seçimden iki gün önce HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlayan bombayla “Ne oluyor?” dedirten, bir bayram günü Suruç’ta 32 gencin katliyle ağırlaşan, ardından Ceylanpınar’da evlerinde uyuyan iki polisin katledilmesiyle tırmanan ve o günden beri hız kesmeden tırmanan bir şiddet ve çatışma sarmalının içindeyiz.
PKK’yi kınıyoruz, PKK’yi lanetliyoruz...
Peki, şu basit sorunun yanıtını verir misiniz?
Siz ne yaptınız?
PKK’nin bu saldırılarını engellemek için ne?
Bugün çocuklarımız onar onar toprağa düşerken “betona gömülmeli” dediğiniz silahları, neden o çocuklar ölmeden gömdürmediniz, gömülmesini sağlamadınız?
Aradan üç yıl geçti.
Çözüm Süreci’ni siz başlatmadınız mı?
13 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor?
Eğer o silahların gömülmesini sağlayamayacaktıysanız, doğru düzgün bir planın yoktuysa, neden başlattınız Çözüm Süreci’ni?
Devletsiniz.
Yol kesen PKK’lilere operasyon düzenleyin elbette.
Peki, bunu yaparken, neden Güneydoğu’daki otobüsleri durduranlara, yoksul tarım işçilerinin evini taşlayanlara, TOKİ inşaatı işçilerine saldıranların linç cüretini cesaretini kırmıyorsunuz?
Bir anne nasıl oluyor da öldürülen çocuğunun cenazesini derin dondurucuya koymak zorunda kalıyor?
Bir fırın neden çalışmıyor? Elektrikler, telefonlar neden kesiliyor?
Diyaliz hastaları neden sağlık hizmetinden yoksun kalıyor?
Evet biz PKK’yi kınıyoruz, PKK’yi lanetliyoruz.
Peki siz? Siz halkın “huzur ve güveni”ni, iç savaş korkusu yaşatarak mı sağlıyorsunuz?
Millet, “kaos” demişti öyle değil mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları