Çiğdem Toker

‘Bir kerecik iktidar’

29 Haziran 2015 Pazartesi

Tek saniyede zihnime kazınmış küçük, küçücük bir tanıklık:
Kılıçdaroğlu’nun “Oy verin gitsinler” sloganıyla düzenlediği seçim gezilerinin Aydın durağı.
Yüzlerinde yoksulluğun, her türlü yoksunluğun derin izlerini taşıyan bir grup kadın; belli ki, miting alanına girememiş.
CHP liderini, zor koşullar altında, polis bariyerlerinin ayırdığı demirlere sıkışmış bir halde dinliyor.
Kılıçdaroğlu kürsüde, “Akşam evde tencere kaynamamasının ne demek olduğunu en iyi kadınlarımız bilir” dediğinde, en güçlü alkış, işte o küçük gruptan geliyor...

***

CHP içinde, AKP ile koalisyonu çok arzu eden kıdemli bir grubun varlığı, sır değil.
Çoğulcu, eşitlikçi olduğunu iddia eden bir sosyal demokrat partide, bu arzunun kendisi, sorun diye nitelenemez.
Dahası; siyasetin doğası gereği temiz olmayışından hareketle, “Bir kerecik iktidar” hevesinin, Batı ile iş dünyasının, söylem düzeyinde rafine edilmiş çıkarlarıyla perdelenmesi de anlaşılır.
Sorun olan; AKP ile ortaklık kurmak isteyenlerin, bu arzularını CHP tabanı ile seçmenin tamamı istiyormuş gibi yansıtması.
Ve bu illüzyonun, adeta mutlak gerçekmiş gibi Kılıçdaroğlu’nun iradesine etki edecek bir değişken olarak sunulması.
Hal böyle olunca, -bütün illüzyonlar gibi- tüm CHP seçmenine mal edilen “bir kerecik iktidar” hevesi de yanlışlar üretiyor:
Misal, Davutoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’na atfen “rövanşist davranmama sözünü çok olumlu” bulmasından havalara uçmak...
Aydın’daki o yoksul kadınlar, Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nu övmesinden niye mutlu olsun? İki CHP’li bakan olduğunda, tencereler etle mi dolacak?
Sonra; Baykal’ın olası Meclis Başkanlığı’nı, “büyük koalisyon”u kolaylaştıracak bir aşama olarak görmek.
AKP’nin İsmet Yılmaz’ı başkan adayı olarak göstermesinden umut ve sevinç devşirmek...
İllüzyon esir alınca, haliyle, ne “AKP neden Meclis Başkanlığı’nı kaptırsın” sorusunu soran çıkıyor, ne de Kılıçdaroğlu’nun “Meclis Başkanlığı eninde sonunda protokol yanı ağır basan bir görevdir” sözünü hatırlayıp, Milli Savunma Bakanı Yılmaz’ın bu tanıma gayet uygun bir isim olduğunu düşünen...
Kaldı ki, AKP’nin 3. turda HDP’li Dengir Mir Fırat’ı destekleyerek son tura kendi adayları İsmet Yılmaz’ın kalmasını sağlayacakları, konuşulmaya başlanmış. AKP’nin “genlerine sinmiş aldatma oyununu” bir kez daha sergileyeceği hiç uzak bir olasılık değilken...

***

7 Haziran seçimleri; biri gerçek, diğeri “yok saymak” üzerinden kendisini öyle tarif eden, sonuncusu da potansiyel olmak üzere; üç ana muhalefet partisi üretti...
Ve bu üç parti, şu ya da bu nedenle yan yana gelmiyor, gelemiyor.
Dolayısıyla CHP’nin, gerçek ana muhalefet partisi olmasının idrakiyle, uzlaşı kültürü demek olan koalisyon seçeneklerini tartması, tek başına yanlış değil.
Ama CHP’nin hızla savrulduğu ağır bir yanlış var ki, o da “Bir kerecik iktidar” hevesiyle, seçmenden unutmasını beklemek.
Şüphesiz; CHP, iktidar nimetleriyle buluşan siyasal İslamın, yıllardır sergilediği hoyratlıklarına meşruiyet kazandırmak, yolsuzluk mirasına, anayasal kurumların yozlaşmasına, gencecik hayatların söndürülmesine dahli olmadığı halde ortak çıkmak ve nihayetinde “Oy ver gitsinler” diye topladığı oyları eritmek istiyorsa, AKP ile koalisyon yapabilir.
Ama seçmen unutmaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları