Çiğdem Toker

Arınç ‘Başkanlığa Hayır’ Diyor

23 Mart 2015 Pazartesi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “İzleme Heyeti’ne olumlu bakmıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, sorumluluğun hükümette olduğunu vurgulayan muhalif çıkışı, uzun soluklu ve çok boyutlu tartışmaların habercisi.
Konusu “Çözüm Süreci” olan ve seçime 76 gün kala sarfedilen bu sözleri; yürütme organı - AKP içinde, “kriz” olarak niteleyen de var; eski tartışmaları anımsatarak “danışıklı dövüş” diyenler de...
Yine de farklı tahminler, ortada bir “yarılma” görüntüsü olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

***

Erdoğan’ı üstü örtülü olarak yalan söylemek ve anayasaya aykırı davranmakla da itham eden Arınç, açıklamasının ardından TRT’deki programını iptal etti. Ancak dün “Hükümetimizin hem Meclis içerisinde denetime karşı, hem de halka karşı bir sorumluluğu vardır” sözleriyle, ilk çıkışının özünü korumakla kalmayıp bir adım daha öne taşıyan bir açıklama yaptı. Arınç’ın özellikle 7 Haziran sonrasına atıf yapan sözlerini “Başkanlığa hayır” şeklinde okumak gerekiyor. Tartışmanın evrileceği yönü, bugün ilk kez Çankaya Köşkü’nde toplanacak olan Bakanlar Kurulu sonrasında, “sözcü” sıfatıyla yapacağı açıklamalar da belirleyecektir.

‘Davutoğlu yerine rol üstleniyor’
Kurucusu olduğu AKP’den ve iktidardan 2007 seçimleri öncesinde kopan, eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’e, Arınç’ın çıkışının ardındaki motivasyonun ne olabileceğini sordum.
“Bülent, duygularıyla hareket eder. Hep bireysel olmuştur” diyen Şener, bu sebeple Arınç’ın çıkışının “planlı bir hareket planının parçası olmadığı” düşüncesinde.
Bülent Arınç’ın “kuvvetle muhtemel” üç dönem kuralından kaynaklanan bir kırgınlığı olduğunu söyleyen Şener’in yorumu:
“Cumhurbaşkanı giderken 3 dönem kuralının değişmemesini tembihleyerek ayrılmıştı. Kırgınlık bu sebepten olabilir. Kendisiyle ilgili bazı beklentilerinin karşılanacağı yer olarak Davutoğlu’nu gördüğünü düşünüyorum. O yüzden, Davutoğlu’na yakın bir çizgi sergiliyor. İhtilaflı durumlarda, Başbakan’ın konuşamadığı konularda, rol üstleniyor. Hakan Fidan’ın vekillik için istifası örneğinde olduğu gibi. Ama bu durum, Başbakan’la koordineli olduğu anlamına gelmiyor.”

***

Arınç’ın çıkışının, bir “kriz” anlamına gelmediği görüşünü savunan Şener, şu cümlelerle açıyor:
“Bülent’in yapısal olarak bir hareket başlatma şansı yoktur. O, bir hareketin içinde yer alır. Sağındaki solundakilerle beraber yürüyebilir. Ama yanındakilere, kendisini sahiplendikleri duygusunu hissettirmez. Ha, parti içinde 3 dönemden dolayı başka kırgınlık varsa, Bülent’in çıkışı belki domino etkisi yaratabilir.”
Şener’e son olarak, “Cumhurbaşkanı, kurucusu olduğu hükümetle neden ters düşüyor” sorusunu yönelttim:
“Tabii ki hükümeti bir yanlıştan döndürmek için değil. Cumhurbaşkanı netameli konularda sürekli test halindedir. Siz bunu ‘kendisiyle çelişiyor’ diye yorumlarsınız. Ama o, işler çatallaştıkça, sorular sorarak, kamuoyu algısını yönlendirir. Medyanın büyük bölümünü kontrol ettiği için de kazanır. Şimdi de çözüm sürecinde, işler ilerde zora girerse, ‘Ben uyarmıştım’ diyebilmek için ‘O görüntü yanlıştı’ diyor.”
Vaktiyle Arınç’la mevkidaş olacak kadar “içeride” olan Şener’in tespitleri, bugün “Saray’a isyan”a dışarıdan da bir ışık tutuyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları