Barış Terkoğlu

251 şehidi sattırmayan kadın

09 Aralık 2019 Pazartesi

Aşk yakıcıdır. Çok büyük imtihanları getirir. Aşk taraf olmayı getirir. Âşıksan görmezsin.

İslamcı bir kanalda hele de bir kadından duymayı beklemediğim bir sözdü. Kulak kesildim. Nihal Olçok, içinden konuşuyordu.

Birkaç kez tekrarladı: “Aşk yakıcıdır”. Yanımdaki arkadaşıma “kesinlikle yaşadığını anlatıyor” dedim.

Oğlu ve eski eşi darbe gecesi katledilen Nihal Olçok, bir süredir düzeni sorguluyor. Geçen hafta bizim gazeteye konuşup siyasi tercihlerini de AKP dışında açıklayınca, beklenen ses geldi.

AKP’nin seçim kampanyalarını yürüten, eski eşinin kardeşi Cevat Olçok, açıklama yaptı. “Olçok Ailesi olarak, Nihal Hanım’ın ‘Olçok’ soyadını kullanmasına rıza göstermediğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız” diyordu. Sanki “Olçok” soyadı kutsal emanetti de Nihal Hanım’a “sen hak etmedin” deniyordu!

Nihal Olçok’un 15 Temmuz’da şehit olan eski eşiyle 2013’te boşandığını biliyorduk. Açıklama sayesinde başka bir şey öğrendik. Meğer 15 Temmuz’un ardından Cevat Olçok mahkemeye koşarak yeğenlerinin velayetini almıştı. Sadece yeğen sevgisi mi, bilmiyorum. Nasıl bir hukuk düzeniyse, emin olun orada tuhaf şeyler oldu, çocuklar anneye değil, amcaya verilmişti.

 

Soma’daki kadının öyküsü

 

AKP’nin kampanyalarını yıllarca yöneten amca Olçok’un “eski gelin”i karalaması bana başka bir olayı hatırlattı. Hatta başka bir katliamı. Hatta yine bir katliamda tanıdığımız bir başka kadını. Olçok’un “saraylara layık” örnek kadının şifresi belki de oradaydı.

Soma katliamını hatırlıyor musunuz?

2014 yılında 301 madencimiz Soma’da, patronların çıkarı için diri diri toprağa gömülmüştü. Arkada kalan yakınlarının yerlerde tekmelenmesiyle bitmedi. Yine unuttuk, öldükleriyle kaldılar. Mahkeme, geçen nisan ayında yönetim kurulu başkanı Can Gürkan’ı tahliye etti. Yetmedi, 3 yıl süreyle maden ocağı işletme yasağını da kaldırdı. Adalet yine zenginlerin yanındaydı.

Katliamın hemen ardından, Soma halen ceset kokarken yaşanan o anı hatırlıyor musunuz?

Soma Holding’in patronu, yöneticileri bir masaya oturmuştu. Ama bütün toplantıyı genç bir kadın yönetiyordu. Gazeteler soru sordukça bağırıyor, azarlıyordu. Utanmasa “Hak ettiler” diye açıklayacaktı.

Herkes “kim bu kadın” diye merak etti.

Adının Sema Demiral olduğunu öğrendik. Accord İletişim Ajansı’nın başındaki isimdi. Madencilere mezar olan Soma Holding’in resmi iletişim ajansıydı.

Şirketin sitesine girildiğinde kimler için çalıştığına bakılınca, tablo netleşiyordu. Accord İletişim, AKP’nin birçok projesinin de işlerini yapıyordu. O dönem Çankaya Köşkü’nde düzenlenen resepsiyonlarda bile Accord İletişim’in izi vardı.

Haliyle, herkes merak etti. Bu kadının, gencecik yaşta, gücü nereden geliyordu?

Yanıtı bulmak pek zor olmadı. Sema Demiral’ın arkasındaki el, amca Cevat Olçok'’tan başkası değildi.

Olçok’un şirketini biliyorduk. AKP’nin seçim kampanyalarından, Cumhurbaşkanı’nın çocuğunun düğününe, referandum çalışmalarından devlet kurumlarının reklamlarına kadar her yerde vardı.

Belki soyadı “Olçok” değildi. Ama yakın dostu, kimilerine göre “gizli ortağı” Cevat Olçok’un açtığı yoldan yürüyen Sema Demiral’ın yönettiği şirket de erken dönemde görünür olmuştu.

 Bu trollere hakaretleri kim ettiriyor?

 

Bir tuhaflık daha var...

Nihal Olçok, AKP’li trollerin sosyal medyada sürekli belden aşağı vuruşlarının hedefi oluyor. Nihal Hanım’ı “Şerefsiz trol, adiler sizi” sizi diye isyan ettiren saldırılar bana yine bir başka görüntüyü hatırlatıyor.


AKP’nin sosyal medya çalışmalarını yapan “Yeni Türkiye Digital Ofisi” 2015’te açılmıştı. Adı hep sosyal medyadaki AKP trolleri ile anılan merkezde çalışanların bazıları bu süreçte deşifre de oldu. Peki, sık sık iktidarın hoşuna gitmeyen isimlere hakaretlerin edildiği sosyal medya hesaplarının olduğu merkezi kim yönetiyordu? O gün açılış yapılırken parti sözcüsü Beşir Atalay’ın arkasında duran kişi bu sorunun yanıtını bulmamızı sağlıyor. O kişi Cevat Olçok’tan başkası değil.

 

Sema olmak mı, Nihal olmak mı?

 

Mesele başı açık ya da kapalı değil. Kariyerli ya da kariyersiz değil. Mesele çok daha derinde.

Soma’da da 15 Temmuz’da da ölenler bizim insanlarımız. Ancak 301 işçinin öldürüldüğü Soma’da önümüze Cevat Olçok’un soyadı, “Olçok” olmayan “makbul kadın”ı çıkarılıyor. Katliamın üstünü örtüyor. Patronların sufleleriyle konuşuyor. Sorgulayanları fırçalıyor. Aldığı işlerle ihya ediliyor.


Öte yandan 251 insanımızın katledildiği 15 Temmuz’un ardından bir anne, bir eski eş, hikâyenin peşini bırakmıyor. Zaman gazetesinin patronu Fettah Tamince, adliyeden elini kolunu sallayarak çıktığında “Neyle, neyi takas ettiniz” diye soruyor. Tamince’yi bırakan savcı FETÖ Borsasından çıktığında “Kaça sattınız 251 şehidi, değdi mi aldığınız verdiklerinize” diye içimize oturan sözleri söylüyor. Sonunda kendi mahallesinin “sus” işaretine uymadığı için dışlanıyor, hakaretlere uğruyor. Çocukları kendisine verilmediği gibi, çocuklarıyla aynı soyadını taşıması bile çok görülüyor. Bu orkestranın şefliğini ise suskunluğunu iktidardan aldığı ihalelerle zenginleşerek sürdüren Cevat Bey yapıyor.


İnsan soyadına her zaman kendisi karar veremez. Ama varlığına eşlik eden ruhu yaratabilir. Büyük çıkarların kutsal söylevlerin ardına gizlendiği, ölenlerin mezar taşlarının ederine satıldığı bu dünyada kalbin gördüğünü söylemek bir ahlaki seçimdir. Unutmayın, insanın iki ayak üstüne kalkması dahil, tarihteki bütün sıçramalar aslında basit seçimlerle başladı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları