Altan Öymen

9 Eylüllerimiz hepimize kutlu olsun

09 Eylül 2023 Cumartesi

Çarşamba günkü yazımda, içinde bulunduğumuz eylül ayının önemli günlerine değinmiştim.

Onlardan ikisi, birbirini izleyen iki yılın 9 Eylül günleriydi. Bugün onların yıldönümündeyiz. Birincisi , 1922 yılının “9 Eylül”ü... O gün, Kurtuluş Savaşımızın ilk hedefine ulaştığı gündü. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularına, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” diye işaret ettiği ilk hedefe varılmıştı. İzmir işgalden kurtarılmıştı. Askerlerimiz Akdeniz kıyılarına yerleşmeye başlamıştı.

Bununla, fiilen biten savaşı, resmen de sona erdiren “Mudanya Mütarekesi” ile kalıcı bir barışı sağlayacak olan Lozan görüşmelerinin yolu açılmıştı.

“İkinci 9 Eylül ise” bir sonraki 1923 yılının 9 Eylül’üydü. O 9 Eylül’de de, Anadolu ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin, Ankara’da “Halk Fırkası” adı altında resmen “siyasal parti” haline geldiği gündü.

Bu, şöyle olmuştu: 1923’ün nisan ayında Birinci Büyük Millet Meclisi’nin yeni seçim kararı almasından sonra yapılan seçimlerde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yeniden çoğunluk grubu oluşturmuş ve yeniden seçilen grup temsilcileri Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında çalışmalar yaparak yeni partinin kuruluş hazırlıklarını tamamlamışlardı. 7 Eylül 1923 günü 9 ilkeyi içeren bir nizamname tasarısını, 9 Eylül’deki grup toplantısında oylayarak kabul etmişlerdi. Ve bu sonucu Mustafa Kemal Paşa’nın bir imzasıyla İçişleri Bakanlığı’na sunmuşlardı.

Metnini burada da hatırlayalım: “Umumi Reis” (Genel Başkan) Mustafa Kemal ile Katib-i Umumi (Genel Sekreter) Recep Peker imzasıyla yazılmış olan metni, rahmetli gazeteciyazar arkadaşım Hikmet Bila’nın kitabından alıntılıyorum. (CHP 1919- 1999 - Doğan Kitap)

“Dahiliye Vekâleti Celilesine, Halk Fırkası nam ve unvanı ile tesis ve teşkil ve musaddak (onaylanmış tüzüğü) nizamnamesi takdim edilen siyasi cemiyetin kanunu mahsusuna tevkifan Türkiye dahilinde teşkilatta bulunmak üzere müsaadei resmiyesinin itası (resmi izninin verilmesini) ve Umumi Heyeti İdare Azasının (Genel Yönetim Kurulu üyelerinin) Erzincan Mebusu Sabit, İstanbul Mebusu Dr. Refik, İzmir Mebusu Celal, Erzurum Mebusu Münir Hüsrev, Tekirdağ Mebusu Cemil, Konya Mebusu Kâzım Hüsnü, İzmit Mebusu Saffet, Diyarbakır Mebusu Zülfü beylerden mürekkep ve Halk Fırkası kâtibi umumisinin (genel sekreterinin) de Kütahya Mebusu Recep Bey bulunduğu arz olunur efendim. Halk Fırkası Halk Fırkası Katibi Umumisi Umumi Reisi Recep Gazi M. Kemal”

(Bu başvuru metni, üslup açısından da ilginçtir. Mustafa Kemal Paşa, o zaman Meclis’in ve Meclis yönetiminin de başkanı. Dönemin içişleri bakanına hitap ederken o metnin bu kadar saygılı olmasına gerek yok. Ama bakanlığa dilekçe veren herhangi bir vatandaşın o dilekçesini yazarken kullanmak durumunda olduğu “takdim”, “arz”, ”efendim” gibi saygı sözcükleri hiç ihmal edilmemiş.)

CHP’nin “Halk Fırkası” adıyla ilk kuruluşunun arkasından Cumhuriyetin ilanı gecikmedi. TBMM’nin 1923’ün eylülüne kadarki rejimi, zaten fiili bir Cumhuriyet rejimiydi. O dönemin ilk yıllarında İstanbul’daki padişahlık rejimi de resmi varlığını sürdürüyordu. Ama Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından ve Mudanya Mütarekesi’nden ve son padişah Vahdettin’in ülkeyi terk etmesinden sonra Ankara’daki Meclis, ülkenin tümünün yönetimini fiilen üstlenmiş durumdaydı. Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından ve TBMM’ce onaylanmasından sonra o fiili durum daha da gelişti. Halk Partisi’nin kuruluşuyla, rejimin siyasi niteliği belirginleşti ve 29 Ekim 1923’te Meclis’te o rejimin adı da kondu: Cumhuriyet...

9 Eylül’de kurulan Halk Partisi’nin genel başkanı –o zamanki deyimle “Umumi Reis”i– Gazi Mustafa Kemal Paşa da Cumhuriyet rejiminin ilk cumhurbaşkanı seçildi.

Cumhurbaşkanlığı ve parti başkanlığı

Artık bir ayrıntı gibi gelir. Ama Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın o mevkiye seçilişinden kısa bir süre sonra, partinin yönetiminde şöyle bir düzenleme de yapıldı:

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ülkedeki tüm yönetimlerine, umumi reis vekili ve kurulan hükümetin icra vekilleri reisi (İsmet İnönü), (hükümet başkanı) imzasıyla şu genelge gönderildi:

“Bütün illerdeki Müdafaa-i Hukuk merkezlerine,

Yeni seçim münasebetiyle, Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri tarafından yayımlanan umdeleri havi beyannamede bahsedildiği üzere, Halk Fırkası kurulmuştur. Meclis’teki Halk Fırkası Grubu, tüzüğü tespit etmiştir.

Bu tüzük hükümlerine göre, umumi reisliğe, fırkanın kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretleri seçilmiştir. Kendileri daha sonra cumhurbaşkanlığına seçilmiş olmalarından dolayı, fırka umumi reisliği vazifesini fiilen görmeye beni vekil tayin ettiler.

Bütün vatana kurtuluş ve bağımsızlığı getiren Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, barış devrinin feyizli gelişmelerini sağlamaya çalışmak üzere, bugünden itibaren Halk Fırkası’na dönüşecek ve cemiyetin bütün idare kurulları, Halk Fırkası idare kurulları olarak vazifeye devam edeceklerdir. Dünkü Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, bugünkü Halk Fırkası idare kurullarıyla vazifeye başlıyorum. 20 Kasım 1923 Halk Fırkası Reisi Umumi Vekili İsmet”

Bu genelge de gösteriyor ki:

1- Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk üyeleri Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin üyeleridir.

2- Partinin genel başkanı, aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğu için, parti işlerini yürütmekle parti genel başkan vekilini görevlendirmiştir. Yani, parti başkanı, en azından partinin kuruluşunun ilk döneminde, cumhurbaşkanı olarak üstlendiği görevle, partinin başkanlığı görevini birbirinden ayrı tutmayı tercih etmiştir.

İlk madde: Halkçılık

Partinin kuruluşu sırasındaki ilk çalışmalarını yürütme ve denetleme görevi, ilk kurultaya kadar Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne mensup milletvekillerine verilmiştir. Grubun ilk toplantılarında kabul edilen bir nizamnamede partinin hedefleri yer almıştır. Bunun ilk iki maddesini burada alıntılayayım (Cümleler rahmetli Hikmet Bila’nın kitabında, bugünkü dile göre sadeleştirilmiştir.):

“Madde 1- Halk Fırkası, Cemiyetler Kanunu mucibince kurulmuş siyasi bir cemiyettir. Gayesi, milli hâkimiyetin halk tarafından ve halk için uygulanmasına rehberlik etmek ve Türkiye’yi uygar bir devlet halinde yükseltmek ve Türkiye’de bütün kuvvetlerin üstünde kanunun koruyuculuğunu hâkim kılmaya çalışmaktır.

Madde 2- Halk Fırkası nazarında halk mefhumu, herhangi bir sınıfa münhasır değildir. Hiçbir imtiyaz iddiasında bulunmayan ve genellikle kanun nazarında mutlak bir eşitliği kabul eden bütün fertler halktandır. Halkçılar, hiçbir ailenin, hiçbir sınıfın, hiçbir cemaatin, hiçbir ferdin imtiyazlarını kabul etmeyen ve kanunlardan yararlanmadaki mutlak hürriyet ve istiklali tanıyan fertlerdir.”

***

Cumhuriyet Halk Partisi’nin programı daha önceki 9 ilkeyle birlikte, bu ve benzeri belgelerin bir araya getirilmesi ve yeni ilkelerin belirlenmesiyle 1931 yılındaki üçüncü büyük kongresinde yazılmış ve yeni bir parti tüzüğüyle birlikte kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Daha sonra 1976’da da CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’e katılmasından, sonra partinin 6 okunun yanında “özgürlük”, “dayanışma”, “halkın kendini yönetmesi”, “emeğin üstünlüğü”, “gelişmenin bütünlüğü” ilkeleri de anılarak “sosyal hukuk devleti” niteliği daha da geliştirilmiştir.

Bu süreç içinde, partinin mensupları arasında, parti programındaki ilkeler üzerinde geniş bir mutabakatın var olduğu görülüyor. Parti içindeki yapılarda tartışmaların konuları arasında da partinin ilkeleriyle değil, o ilkelerin uygulanmasıyla ilgili görüşler yer almıştır. O alanda daha çok tüzüğün belirli bölümleri üzerindeki görüşler gündeme gelmiştir. Önümüzdeki kurultayın konuları arasında tüzük konusunun gündeme geleceği anlaşılıyor.

***

Bugünkü “9 Eylül”lerimiz hepimize tekrar kutlu olsun. Daha mutlu günlerimize ulaşmamızın yolunu açsın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hangi alanda iyiyiz? 20 Kasım 2024
Atatürk ve İnönü 13 Kasım 2024
Kayyumlu rejim... 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları