AKP iktidara gelir gelmez kendi yaşam tarzını bütün topluma dayatma yolunu tuttu ve alkollü içkileri yasakladı. Yasaklama resmen yapılmadı, alkol ürünlerine öylesine vergi getirdi ki kimsede alıp içecek derman kalmadı.

AKP yalnızca kendi yaşam tarzını dayatmakla kalmaz, ayrıca kendi yaşam tarzı dışındakileri küçümser, horlar, dışlar, kötüler ve daha da ileri giderek suçlar. Alkollü içkiler konusunda da öyle yaptı. Alkol kullananları horladı, küçümsedi, suçladı. Başarılı da oldu. İnsanlar da yoğun bombardımandan yıldı, pıstı ses çıkaramadı. Oysa burada bir yaşam tarzı dayatması vardı. Ses çıkarmak, bağırmak gerekiyordu. Yapılamadı. Kendi yaşam tarzını zorla dayatanlar edepsizlikle, şirretlikle, küstahlıkla, herkesi sindirdiler, kimse fazla ses çıkaramadı. Bu dayatmaya karşı çıkanlar da itiraz ederken bile kem küm ediyorlar, “Evet alkol kötüdür ama...” diye başlayıp bin bir dereden su getiriyorlar, gür sesle “Sen ne karışıyorsun!” diyemiyorlardı.

En sonunda Kemal Kılıçdaroğlu hafta başında sesini yükseltti ve alkollü içkilere yapılan zammı sert biçimde eleştirdi. CHP genel başkanı bu zamları yıldırma ve zulüm olarak niteledi ve “Devlet hayat tarzını kuşatamaz, taciz edemez, rahatsız edemez. Devlet her hayat tarzını korur. Altı ay sonra vergileri yeniden gözden geçireceğiz” dedi.

***

AKP tutturmuştu alkol bütün kötülüklerin anasıdır diye. Herkes de gıkını çıkarmadan uslu uslu boyun eğiyordu. Kimse de çıkıp alkolün kötüye kullanılması zararlıdır, her şeyde olduğu gibi diye itiraz etmiyor ve şu can alıcı soruyu sormuyordu:

- Alkolün bütün kötülüklerin anası olduğu doğru olsaydı, toplumun her kesiminin egemenleri bir katre alkol almadıkları halde bugün toplumun içinde bulunduğu eşi benzeri olmayan, kötülüğü, rezilliği, pespayeliği nasıl açıklayabilirlerdi?

Öyle ya ortalıkta alkol yok ama rezillik gırla! Nasıl açıklayabileceksiniz bunu???

Alkol yasağı siyasal İslamın dayatmalarından biri. Aynı siyasal İslam çoğu yerde de kadınların başını örtmemesini yasaklıyor. Başını örtmeyen kadınları da onlara bu yasağın uygulanmasını eleştirenleri de darağacında sallandırıyor. Şimdi sakın, “O iş İran’da öyle, bizde öyle değil”, demeyin! Şu anda güçleri yetmediği için bu böyle!

Yoksa...

İçki yasağı getiren ülkelerde şu soruyu sormak günahların ve suçların (zaten orada ikisinin arasında fark yok ikisi de aynı şey) en büyüğüdür:

Nasıl oluyor da içki yasağı getirmeyen ülkeleri, içki yasağı getirenlere göre daha namuslu, daha az yalancı, daha ahlaklı, yolsuzluk, hırsızlık, gasp batağına daha uzak, daha karnı tok, sırtı pek, daha uygar, daha zengin toplumlar oluyorlar?

Nasıl oluyor da alkol bütün kötülüklerin anası olduğu halde, içki içmeyen toplumlar, içenlerden daha kötü olabiliyorlar?

Altı yaşındaki kızların evlendirildiği bir diyarda, bu düğünlerde içki içilmediği için her şey ahlaka daha uygun mu sayılacaktır?

***

Toplumlarda yasaklar hep kötülükleri önlemek bahanesiyle getirilir ama aslında hep kötülükleri örtmeye yarar.

O yüzdendir ki az gelişmiş toplumlarda, toplumsal düzen yasaklar üzerine bina edilmiştir ve yasakları sorgulamak da yasaktır.

İçki yasağı konusuna da böyle yaklaşmak, onları sorgulamak ve karşı çıkmak gerekmektedir. 

Kemal Kılıçdaroğlu haklıdır. İçki fiyatları dayatmadır, zulümdür.