Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Öğrenci

03 Şubat 2013 Pazar

Sevgili,\n

\n

28 Ocak Pazartesi akşamı, yaşamımın kalan süresinde unutmayacağım anlar yaşadım.\n

\n

Avusturya Liseliler Vakfı üyesi öğrencileri, Mesut Ilgımın önderliğinde, öğretmenleri, annem Rahşan Işılayı andılar. \n

\n

Bu tür organizasyonlarpost mortem(ölüm sonrası) yazıları andırır ve hep, şukeşkeyi barındırır:\n

\n

- Keşke o da bunu görebilseydi.\n

\n

Zaten bütün ölümler bir sürü nafilekeşkegetirir beraberinde.\n

\n

Bu keşkelerin olmaması için, yapılmak, yazılmak isteneni mümkün olduğunca ertelememek gerek.\n

\n

Hiç unutmuyorum; 10 yıldan fazla oluyor, annemin doğum günü için birkaç yakın arkadaşı ve benim de dostum olan, bazı öğrencilerinin katılımıyla Boğazda motorda akşam yemekli bir parti verecektim. O sıralarda 83 yaşına girmesine az kalmıştı, ben 85te yapacaktım kutlamayı.\n

\n

Niyetimi açıkladığım bir dostum, itiraz etmişti:\n

\n

- Deli misin, hiç bekleme, hemen bu yıl yap! Bu yaşta hiçbir şey ertelenmez.\n

\n

Haklıydı. Partiyi 83. yaşında yaptık, çok da güzel bir gün oldu.\n

\n

***\n

\n

Annemin, son yıllarında ve hastalığı sırasında, öğretmenlik yaşamından ayrılmasının üstünden 30 yıldan fazla geçmiş olmasına karşın, öğrencilerinin gösterdiği sıcak ilgi, beni çok şaşırttı. Sevildiğini biliyordum da bu kadarını tahmin etmiyordum.\n

\n

Anma gecesinin içtenliği, sıcaklığı ve düzeyi, hem annem dolayısıyla sık sık gittiğim, öğretmenlerini, idarecilerini tanıdığım Avusturya Lisesindeki kalite ve dayanışma düzeyinin yüksekliğini gözler önüne seriyordu.\n

\n

Zaten sayıları az olmayan o okullu yakın arkadaşlarım dolayısıyla, yetişen öğrencinin yüksek düzeyini biliyordum, ama o gece kurumun sağlamlığını somut olarak gördüm.\n

\n

Okulları kurum haline sokan, yalnızca öğretimin niteliği değil, onun ne kadar eğitim olabildiği, yani yaşamın tümünü kucaklayabildiğidir. Bunun yanında, okulun gelenekleri, öğretmenleri de, kurumlaşmanın etkenleri arasında yer alır.\n

\n

Tabii bu arada asıl öğeyi unutmamak gerek.\n

\n

O öyle bir öğedir ki, yokluğu halinde ne okul olabilir, ne de öğretmen.\n

\n

Tahmin ettiğin gibi Sevgili, öğrencidir o.\n

\n

Nasıl ki aktörsüz, yalnız aktörle tiyatro olmuyor, illa oyuncu-seyirci beraberliği gerekiyorsa, okul da öyle, onun için de öğretmen-öğrenci kombinasyonu şart.\n

\n

Evet, öğretmen kutsal ama onun olması için öğrencinin varlığı zorunlu.\n

\n

***\n

\n

İlk bakışta eğitim sürecinin son halkası olan öğrenci, edilgen gibi görünür.\n

\n

Ama hiç de öyle değildir.\n

\n

Öğrencinin çabası olmaz, o verileni almaz veya alamaz ise süreç işlemez.\n

\n

Tabii her verileni düşünmeden, tartışmadan, kendi süzgecinden geçirmeden, özümsemeden olduğu gibi alan öğrenci de sürecin amacına hizmet etmez.\n

\n

Öğrenci, öğretmenin meyvesi, ama bu meyvenin iyi bir ürün olması, yalnız ağacın kalitesine bağlı değil.\n

\n

Başka etkenler de var; çevre, o yetişme sürecinin kendine özgü koşulları vb..\n

\n

Görüyorsun, öğretmen kutsal. Ama öğretmenin varlığı, başarısı da öğrencisine bağlı. Söz konusu olan birbirinin karşıtı gibi görünen, ama birbirinin tamamlayıcısı iki öğe.\n

\n

Hem öğrenci potansiyel, kimi zaman da muhtemel bir öğretmendir.\n

\n

O gece, Rahşan Hanımı anan öğrenciler bana, öğrencinin de öğretmen gibi kutsal bir kavram olduğunu anlattılar.\n

\n

Bu arada ben onları, biraz da kıskanarak, yabancı gibi izliyordum. Çünkü ben Rahşan Hanımın öğrencisi değildim ki.\n

\n

Teselli babında kendi kendime mırıldandım:\n

\n

- Olsun, benim de Necdet Hocam (Kut) var.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları