Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Neden Böyle Oldu?..

20 Haziran 2013 Perşembe

Cumartesi günü, demokratik gösteri haklarını kullanan Gezi göstericileri parkta simgesel tek bir çadır bırakarak, artık eylemi sonlandırmanın vaktinin geldiği görüşüne varmış bulunuyorlardı.

\n

Tayyip Erdoğan iktidarı, silahlarıyla sınır dışına çıkmaları konusunda anlaşmaya vardığı PKK militanlarına gösterdiği hoşgörüyü, Gezi eylemcilerine göstermiş olsaydı, onlar da çadırlarını sökecek, gitarlarını sazlarını, kitaplarını alıp gideceklerdi.
Bu arada Gezi Parkı’nın geleceğinin ne olacağı konusunda, idare mahkemesi, verdiği yürütmeyi durdurma kararıyla, iktidara geri adım atmış görüntüsü vermeden çözüme ulaşmayı sağlayacak eşsiz bir fırsatı altın tepsi içinde sunmuştu.
Kısacası cumartesi akşamı itibarıyla, tansiyonu düşürecek, iç ve dış tepkileri hafifletecek, oluşan diktatör görüntüsünü bir nebze olsun düzeltebilecek koşullar oluşmuştu.
Bütün mesele, iktidarın bir zamanlar terörist ilan ettiği ve savaş halinde olduğu PKK militanlarına verdiği fırsatı, demokratik gösteri hakkını kullanan gençlerine de tanımasıydı.
Ama
Tayyip Bey bu fırsatı tanımadı, tanımamakta direndi ve hatta mazallah böyle bir gelişme olmasın diye önünü kesmek üzere, göstericiler üzerine taarruz emrini verdi.
Koşullar bunların engellenmesine elverişli idi. Ama o yol tercih edilmedi. Böyle oldu.
Neden böyle oldu?

\n

***

\n

Acaba Tayyip Bey, aşırı sinirlenip denetimini mi yitirmişti?
Siyasetçilerin kimi zaman öngörülemeyen büyük toplumsal olaylar karşısında, soğukkanlılıklarını yitirip panikledikleri görülmüştür.
Ama Tayyip Bey için aynı durumun söz konusu olduğunu sanmıyorum.
O bilerek ve isteyerek sertliğin, gerginliğin yolunu seçmiştir.
Onun lügatinde, uzlaşma, politikalara kitlelerin katılımını sağlamak yoktur.
Tayyip Bey, politikasını dinin kurallarına uydurduğuna göre, o politikalar salt gerçeği yansıtmaktadır ve toplumun bunlara destek vermesi zorunlu değildir.
Bu politikalara uymayanlar, o politikaların doğruluğu, gerekliliği konusunda ikna edilmesi gereken yurttaşlar değil, düzeltilmesi gereken gafillerdir.
Tayyip Bey, şimdiye kadar hep bu politikayı gütmüş, gerginlikten her zaman yarar sağlamış bulunmaktadır.
Gerginlik, Tayyip Bey’e hep saflarını sıklaştırıp güçlendirme olanağını vermiştir.
Bugüne kadar, başarıyla uygulanmış olan bu politikadan birden vazgeçmeyi gerektirecek bir neden görmemiştir Tayyip Bey. Ve devam etmiştir. Ve de edecektir.
Bilerek seçilmiş ve ileride daha da artabilecek bir sertlik politikası söz konusudur.

\n

***

\n

Gezi Parkı alanına kondurulacak, güya kışla konusundaki direnişteki inadı anlamak da o denli imkânsız değil.
Bu diktanın tabanı kentlerin talanı özellikle de İstanbul’un rantını mümkün olduğunca çoğaltılıp yağmalanmasıdır.
Eski havaalanının yıkılıp yerine bir yenisinin yapılması da, çılgın ötesi olan kanal projesi de bu olgunun kanıtlarıdır.
“İstanbul’un mülkü deniz, yağmalamayan domuz” zihniyetiyle ne kadar saldırırsanız saldırın İstanbul’a, sonunda bu denizin de suyunun biteceği hesaplanınca, kanal projesiyle ada haline getirilecek İstanbul’a bir İstanbul daha katmak düşünülmüştür.
Olaylara bu açıdan bakıldığı zaman, kışla inadı da, kanal çılgınlığı da kolayca anlaşılır oluyor.
Tayyip Bey’in bütün bu hesaplarının doğru çıkıp çıkmayacağını yaşayarak göreceğiz. Ancak şimdiye kadar rahatlıkla yürütülen politikaların bundan böyle aynı rahatlıkla sürdürülmesinin güç olduğu ortadadır.
Bu toplumsal gerginlik ne Tayyip Bey’e
“çözüm sürecini” yürütecek ortamı sağlar, ne de istediği anayasa değişikliği ile kendisine Çankaya Kralı olma yolunu açar.
Şimdiye kadar ısrarla uygulanan politikaların demokrasiyi getirmeyeceğini Tayyip Bey’e anlatmaya çalışmak ise nafiledir. Çünkü onun zaten öyle bir kaygısı yok ki!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları