Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Birleştirirken Bölmek

23 Şubat 2013 Cumartesi

12 Eylülün lideri Kenan Evrenin barış sloganı şuydu:

\n

- Hazır ol cenge, eğer istiyorsan sulhu salah.

\n

Doğaldı. 12 Eylülün politikası, düşmansız yapamayan paranoya üzerine kuruluydu. Bir türlü çoğulcu ve katılımcı bir yapıya kavuşamamış olan Türk çok partili rejimi, hep karşıda bir düşman yaratarak, birlik beraberlik oluşturmaya çalışmıştır.

\n

1950 14 Mayısında bayram yaparak karşıladığımız demokrasi Türkiyeyi, DP ve CHPnin camileriyle kahvelerinin bile ayrı olduğu iki kampa bölmüştür.

\n

DPnin 27 Mayıstan sonra altında kaldığı, düşman kutuplar ortamını yaratmakta en büyük paya sahip olduğu izan sahibi hiç kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçektir.

\n

Ama bu konuda yine de tereddütü olanlar varsa onlara DP icadı olan Vatan Cephesiuygulamasını anımsatmak isterim.

\n

Gerginlik ve düşman yaratma politikasında, suçu salt sağ veya solun sırtına yüklemeden, ilke olarak kimsenin kimseden daha masum olmadığını söylesek de iktidara sahip olanların daha fazla sorumluluk taşıdıklarını kabul etmek gerek.

\n

***

\n

Feodal tarım toplumu kültürünün ürünü olan düşman yaratarak onun karşısında bütünleşme politikası bir yandan safları sıklaştırma sonucunu doğururken öte yandan da zıtlıkları keskinleştirmeye yol açtığı için birleştirirken bölmeksonucunu doğurur ve ortaya sık sık siyaset yorgunluğuna düşen, ötekini, karşıtını düşman olarak gördüğünden sorunlarına uzlaşma yoluyla çözüm bulamayan, darbeden darbeye savrulan bir ülke çıkar.

\n

Şu anda Tayyip Erdoğan 10 yıldır iktidarda.

\n

Bu 10 yıl süresince Tayyip Bey hep gerginlik politikasını sürdürdü, hep kendi çevresinde safları sıklaştırmak için düşman yaratma taktiğinden medet umdu.

\n

Toplumsal geriliğin de yardımıyla başarılı olduğu da söylenebilir.

\n

Ama 10 yıl süreyle uygulanan ve uygulayıcısından başkasına yarar sağlamayan gerginlik ve düşmanlık politikası sonucunda, Türkiye her konuda kamplara bölünmüş, parçalanmış bir ülke durumuna düşmüştür.

\n

Şimdi Tayyip Bey, Kürt sorununu çözecek devlet adamı rolüne soyunmuş durumda.

\n

Belirtmek gerekir ki barışçı çözüm konusunda, toplumda olumlu bir hava var.

\n

Ancak, Tayyip Beyin bu olumlu havadan yararlanıp çözüm yolunda ilerlemesi güç.

\n

Çünkü Tayyip Beyin Kürt sorununa yaklaşımı ve de siyasal biçemi yeterli değil.

\n

***

\n

Kürt sorunu Türkiyenin sorunu ve çözümü, ancak demokrasiyle mümkün. Kürt sorunuyla demokrasi sorununu birbirlerinden ayırarak birine, öbürüne oranla öncelik tanıyarak çözmek olanaksız.

\n

Tayyip Bey ise al özerk yönetimi ver başkancı rejimiotoriter ve etnikçi takas politikasıyla sonuca ulaşmayı kuruyor ki bu imkânsız.

\n

Bir an için Başbakanın tutumunu değiştirip bu rubikonu aştığını düşünsek bile önümüze ikinci bir sorun çıkıyor. Etnik kökenden kaynaklanan, ama yalnız ondan ibaret olmayan bu sorunun demokratik çözümü için politik uzlaşma şart. Kürtlerle Kürtler, Türklerle Kürtler ve Türklerle Türkler arasında şart olan bu uzlaşma Tayyip Beyin düşman yaratarak safları sıklaştırma politikasıyla sağlanılamaz.

\n

Ne var ki Erdoğan bunun farkında değil görünüyor ve sorunun çözümüne soyunduğunu ilan ettiği andan itibaren şu ya da bu odağa saldırarak kristal dükkânına girmiş bir fil gibi kırıp dökerek yoluna devam ediyor.

\n

Kimi zaman etnik politika yapanlara saldırıyor, kimi zaman milliyetçileri ve ulusalcılığı ayaklar altına aldığını haykırıyor, kimi olayda BDPyi, kiminde de BDP ile el ele vererek CHPyi suçlayarak hedefine yürümeye çalışıyor.

\n

Ve böylelikle birleştiriyorum derken bölüyor.

\n

Barış hedefine düşman politikasıyla varmaya uğraşmak gibi abes bir yöntemle hiçbir yere varılmaz ve birleştirdiğini sanırken bölmekten başka sonuç elde edilmez.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları