Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

ABD ile ilişkiler

13 Kasım 2020 Cuma

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Ortadoğu gezisi sırasında, ülkemizde hiçbir resmi yetkiliyle görüşmeyip, yalnızca Fener Rum Patriği ile görüşecek olmasının garipsenmesi hiç de garip değil.

Her şeyden önce ocak ayına kadar Beyaz Saray’da görevine devam eden Trump ve de dolayısıyla yönetimi ABD’deki deyimiyle artık “topal ördek” konumundadır.

Bu durumda topal ördek Trump’ın dışişleri bakanının ziyaretinin garipsenmesi doğaldır. Pompeo’nun, hiçbir devlet yetkilisiyle konuşmayıp, Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüşmesi de garipsendi.

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasından anlaşıldığına göre, Ankara Pompeo’nun patrik ile görüşmesiyle ilgili olarak “Türkiye ve bölgedeki dini meseleler ile ABD’nin inanç özgürlüğü konusunda dünya genelindeki güçlü duruşunu ve desteğinin görüşüleceği” ifadesinden rahatsız olmuştur.

***

Neyse, “Bu tavır esasen ilişkilerin ne düzeyde olduğunu gösteriyor. Bu davranış ziyaret edilen ülkeye ‘sizinle konuşacak bir şeyimiz yok’ anlamına geliyor” diyen Em. Büyükelçi Onur Öymen’in de vurguladığı gibi “gidici bir hükümetin dışişleri bakanının nereye gittiği, kiminle görüştüğü bir anlam taşımıyor, yeni gelen Biden yönetimi böyle bir tavır koyarsa, o zaman başka türlü değerlendirilir”.

Şimdi esas merak edilen konu, Biden yönetiminin Tayyip Erdoğan ile ilişkilerinin nasıl olacağıdır.

Son zamanlarda bu konuda Türkiye’de çok yanlış bir kanının oluştuğunu söylemek gerek. Kişisel ilişkileri dolayısıyla Tayyip Bey’in Trump ile daha kolay anlaştığı, daha önceki söylemlerinde ileri sürdüğü görüşlerinden dolayı da Biden ile aynı uyumu sağlayamayacağı yolundaki görüşlere katılmak mümkün değildir.

Tabii ki burada Tayyip Erdoğan’ın Biden ile aralarında sürtüşmeler olmayacağını söylemek değil amaç.

Biden-Erdoğan ilişkilerinde ciddi anlaşmazlık noktalarının olması kaçınılmazdır.

Ama bu sürtüşmelerin nedeni, Beyaz Saray’ın yeni ev sahibinin kişiliğinden çok, Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak Washington’da oluşan algı olacaktır.

Başlangıçta ılımlı İslamın dünya çapında yükselen örneği olarak siyasi yaşama hazırlanan Tayyip Erdoğan, daha herhangi bir resmi sıfatı olmadan Beyaz Saray’da kırmızı halıyla karşılanmış bir kişiydi.

Zaman içinde Biden karşısına Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak çıkacak olan Tayyip Erdoğan’ın ABD’deki görüntüsü çok zedelenmiştir.

Ilımlı İslam projesiyle ile onun en parlak temsilcisi olarak siyaset sahnesine sürülen Erdoğan’ın imajının yıpranması eşzamanlı olmuş, neticede ikisi de rafa kaldırılmıştır.

***

Erdoğan’ın Washington’ın gözünden düşmesi demokrasi ve insan hakları konusundaki notları yüzünden olmamıştır. ABD’nin bu konuları hiç umursamadığı artık herkesin malumudur.

Tayyip Bey’in, kimi çıkışlarına karşın, özde 1 Mart 2003 tezkeresi dışında ABD’nin çıkarlarının son irdelemede karşı olan temel bir çıkışı yoktur.

Sonradan ABD tarafından faturası, TSK’ye çıkarılan 1 Mart tezkeresinin çıkması için ise Tayyip Erdoğan’ın da büyük çaba gösterdiği bilinmektedir.

Kuşkusuz, 1 Mart tezkeresi Tayyip Erdoğan’ın pasifine yazılmıştır, ama “beceriksizlik” olarak.

Ortadoğu’da emperyalist projelerin eşgüdümüne ve ortak başkanlığına talip olan Tayyip Bey oradaki taşeronluk işlevini yerine getirirken, Osmanlıcı etiketli İhvancı politikasını bir alt emperyalizm olarak uygulamaya kalkınca bütün Arap dünyasının tepkisini çekmiştir. İsrail’e karşı gösterişli çıkışları da sıkıntı yaratan Tayyip Erdoğan, sonunda, temel noktalarda karşı tavrı olmasa bile ne zaman ne çıkış yapacağı belli olmayan beceriksiz, spektaküler çıkışları denetim dışında kalan, fanatik dinci bir lider imajına sahip olmuştur.

Bu imajı Tayyip Erdoğan’ın siyasal yaşamının başında sahip olduğu desteklerden mahrum kılmaktadır artık.

ABD ile ilişkiler artık bu yeni imajın etkisiyle belirlenecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları