Alev Coşkun

DP, Menderes ve partili Cumhurbaşkanlığı konusu 2

26 Ocak 2021 Salı

Özellikle sosyal medyada yoğun ilgi gören “Partili Cumhurbaşkanlığı Sorunu ve Demokrasi” başlığını taşıyan yazımız, DP’yi kendi kökleri gibi gören AKP kanadında da etki yarattı. Konuya ilişkin bazı tereddütleri gidermek için bugün de ilgili belgeleri yayımlıyoruz.

Geçen pazar günü yayımlanan “Partili Cumhurbaşkanlığı Sorunu ve Demokrasi” başlığını taşıyan yazımız, etki yarattı. Özellikle sosyal medyada büyük paylaşım görüldü.

“Partili Cumhurbaşkanı” bugün, siyasal ve toplumsal yaşamımızın bir parçasıdır. Ancak 20 aya yakın zamandır uygulanan bu sistemin sorunlu olduğu gerek bilimsel çevrelerde gerekse halk katmanlarında kabul edilmektedir. Bu durum, yapılan anketlere de yansımaktadır.

Bu nedenle tarihsel süreci de belirten ve anayasa hukuku ile ilgili dayanakları ortaya koyan yukarıdaki yazımız, muhalefet partileri cephesinde olumlu karşılanırken iktidar ve yandaş cephede tartışma yarattı. Oysa bu makale bilimsel bir yaklaşım içinde tarihsel verilere dayanıyordu.

Yazımızda, 1950 öncesi DP’nin en önemli politik iddiasının, “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”ne karşı olduğunu belirtmiş ve 1946 seçimlerindeki DP’nin seçim bildirgesine gönderme yapmıştık.

DP SEÇİM BİLDİRGESİ

DP Seçim Bildirgesi’nde şöyle deniliyor:

“Devlet başkanının fiilen bir partinin başkanlığında bulunması ve bütün milletin malı olması icap eden devlet başkanlığı yüksek makamının bütün yüksek dokunulmazlık ve yetkileriyle bir partinin tarafında yer alması diğer partileri gayet nazik ve zor bir mevkide bulundurmakta ve partilerin eşit hak ve şartlar altında çalışabilmeleri prensibine aykırı durumlar yaratmaktadır. Cumhurbaşkanı partili değil, tarafsız olmalıdır.” (19 Haziran 1946, DP Seçim Bildirisi)

Bu bilgilerin AKP cephesinde ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesindeki bürokratlarda “partili Cumhurbaşkanlığı” konusunda özellikle AKP’nin kendi kökleri gibi gördüğü DP’nin partili Cumhurbaşkanlığı modeline karşı oluşunun, tartışmaları tetikleyen bir etki yarattığı söyleniyor.

Tereddütleri gidermek için bu durumda, konu ile ilgili belgeyi yayınlıyoruz. Yukarıdaki 19 Haziran 1946 tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşeti şöyle:

“Demokrat Parti dün beyannamesini neşretti. Devlet başkanının fiilen bir partinin başkanlığında bulunması diğer partileri zor bir mevkide bulundurmaktadır.”

Cumhuriyet gazetesinin o günkü manşetine geçen bu cümle, DP’nin seçim bildirgesinden aynen alınmıştır.

AYDIN MENDERES

Bir başka belge, Aydın Menderes’in görüşüdür. Başbakan Adnan Menderes’in oğlu merhum Aydın Menderes’e gazeteci Sayın Taha Akyol sorular yöneltti. Aydın Menderes’in verdiği yanıtlar “Demokrasiden Darbeye-Babam Adnan Menderes”(Doğan Kitap, 2011) başlığını taşıyan bir kitap olarak yayımlandı.

1950’lerin son yıllarında DP-CHP ilişkisi sert bir duruma gelmişti. 1960 İhtilali’nden sonra merhum Aydın Menderes, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın partiler üstü cumhurbaşkanı gibi davranıp tarafların uzlaşmasını sağlayacak bir seçim programı geliştirmek yerine çatışmayı körüklemiş olmasını kitabında eleştirmiştir. (Babam Adnan Menderes, s. 87-88)

GERÇEKLER ORTADA

İnönü Cumhurbaşkanı olarak, 12 Temmuz 1947 beyannamesiyle partisiz olduğunu göstermiş ve kendi partisiyle muhalefetteki DP’yi uzlaştırarak 1950’deki hür seçimlerin yolunu açmıştı. İnönü, “Bir devlet başkanı olarak kendimi her iki partiye eşit mesafede görürüm” demişti.

Konu, siyasal yaşamımızı birinci derecede ilgilendirmektedir. Tarihsel gerçekler ortadadır. Zaten bu nedenlerle 1961 ve 1982 anayasalarında, cumhurbaşkanları tarafsız ve partisiz konuma getirilmiştir.

Aydın Menderes, “Bayar da öyle yapmalıydı” diyor. Aydın Menderes, açıkça İnönü’nün 12 Temmuz 1947’deki girişimine ve ünlü bildirisine gönderme yaparak Celal Bayar’dan da aynı davranışı görmek istediğini belirtiyor.

Konu, bugünkü siyasal ve toplumsal yaşamımızı birinci derecede ilgilendirmektedir. Tarihsel gerçekler ortadadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İsmet İnönü 25 Aralık 2023

Günün Köşe Yazıları