Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İşte de belgesi!
Seçimlere geçmiş zaman liderlerinin izinde gidiyoruz.
Sandığın akıbetini, 1950 seçimlerinin 14 Mayıs tarihi ile “Yeter, söz milletindir!” sloganı belirleyecek görürüyor.
Erdoğan daha önce de “Menderes’in ve Özal’ın devamıyız!” diye oy almıştı.
“Özal’ın devamı” pek olamadı.
Menderes’in devamı olma iddiası ise hem havada hem çok riskli.
Bir defa, basın ve ifade özgürlüğü bakımından Özal’ın eline su dökemez.
Buna siyasetçi, hukukçu ve gazetecileri (ve elbette arşivleri) tanıktır.
AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın “hukuk ve demokrasiye” bağlılık derecesini dünya alemle birlikte görüyor ve yaşıyoruz.
Reyiz, bunu test etmek üzere 73 yıl önceki 14 Mayıs’ı seçmiş görünüyor.
Bendeniz de naçizane 33 yıl öncesinin 25 Mart’ını seçtim.
*
Cumhurbaşkanı Turgut Özal yönetiminde, Türkiye çok çok daha özgür ve demokrat idi.
Her şey değilse de çok şey yazılabiliyor, konuşulup yazılabililiyordu.
Kanıt mı?
İşte, Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile sabah akşam “bebek katili” diye nitelenen Kandil Dağı ardındaki PKK lideri Apo’nun ortak portresi. (AKTÜEL DERGİSİ 25.03.1993)
LİDERLER DE ZENCİLER GİBİDİR
Sonuçta birbirine benzerler. Zaten liderin teröristi, demokratı olmaz. Bir lider önce lider, sonra terörist veya liberaldir.
Bu anlamda Apo ile Özal arasında benzerlikler çok.
İkisi de “federasyon düşüncesine” kapalı değil.
İkisi de televizyon ve gazeteler üzerinden siyaset yapmaya meraklı.
İkisi de “seçilmiş” ve “davetiyeli” basın mensuplarıyla iş tutmanın yararına inanıyor.
İkisi de bıyıklı.
İkisi de risk almayı seviyor.
İkisi de kendi halkına “çağ atlatmaya” kendisini programlamış.
İkisi de Demirel ile pek anlaşamıyor.
İkisinin de en büyük yardımcısı kardeşleri.
İkisi de dağları, yüksekleri seviyor.
İkisi de “Gerekirse ineriz” diyor.
İkisi de gündem değiştirmeye bayılıyor.
İkisi de Talabani ile yakın ahbap.
İkisi de düzgün cümle kurmaya fazla önem vermiyor.
Ancak, Apo ile Özal arasında benzemezlikler de var. Örneğin Apo’nun hem dedesi hem anneannesi Kürt, Özal’ın ise yalnız anneannesi.
Apo’nun Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki sicilini araştırdık. Sicildeki bilgiler, günün birinde, herhalde günün birinde, TBMM Personel İşleri Müdürlüğü’ne aktarmak gerekir diye, özenle saklanıyor.
İşte, TC kayıtlarına göre PKK liderinin özet sicili:
“Aslen Urfa ili, Halfeti ilçesi, Ömerli köyü nüfusuna kayıtlı, Ömer’den olma, Ayşe’den 1949 yılında doğma, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 4. sınıfta 993 numara ile kayıtlı öğrenci. Son olarak Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu çiğneme iddiasıyla gözaltına alınmış, verdiği ifadenin doğru olduğuna kanaat getirilerek serbest bırakılmış.”
Eğer SBF son sınıf öğrencisi Abdullah Öcalan, geçen hafta açıkladığı “siyaset yapma” kararını, o tarihte verse ve uygulasa ne olurdu?
Herhalde o da okul arkadaşı 1971 mezunu Mesut Yılmaz gibi bir başbakan veya Veysel Atasoy, Mehmet Keçeciler veya Hasan Celal Güzel gibi bakan olabilirdi. Çünkü Apo, fazla göstermek istemese de iddialı, ihtiraslı ve zeki bir TC yurttaşı.
Hemşerisi İbrahim Tatlıses’in belirttiği üzere, “Urfa’da Oksfort vardı da bitirmedik mi?” sözüne uygun olarak Urfa’da bulunan en yüksek okulu bitirmiş. Tapu Kadastro Meslek Lisesi mezunu olarak hayata atılmıştı, ilk işi birçok mütevazı edebiyat adamı gibi, tapuda memuriyet idi.
PKK kaynakları Apo’nun “toprak davası”nın o günlerde başladığını belirtiyorlar.
Genç Apo, tapu memurluğu sırasında bazı kadastro ve sınır kayıtlarında değişiklik yapmayı, böylece sembolik de olsa bir mini Kürdistan imal etmeyi hedef almış.
Ancak tapu müdürünün işkillenmesi üzerine bu işten vazgeçmiş. Kendisine daha büyük ve daha köklü bir hedef seçmiş:
Lise fark derslerini verip Mülkiye’ye girmek, kaymakam veya vali olup, tayin edileceği ilk Güneydoğu ilini merkezden kopartarak “Apoland”ı kurmak.
Apo’nun “Apoland” veya “Apoistan” projesinde en büyük mürşidi, belli ki Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa olmuş.
Apo, vali olarak Mısır’a atanan Mehmet Ali Paşa’nın bu işi nasıl gerçekleştirdiğini öğrenmek üzere, tıpkı Özal gibi tarihe merak sarmış.
Bu arada fark dersleri verip, üniversite giriş sınavlarına hazırlanıp Mülkiye-SBF’ne girmeyi başarmış.
Dördüncü sınıfa kadar kazasız belasız gelmiş...
Ne oldu ise o son sınıfta olmuş. Genç lider sendromu o tarihte başlamış. Biraz beklese, kaymakam olarak Cizre’den, Şırnak’a her kazayı, kazasız belasız kurtarma olanağına sahipken sabırsızlığa düşmüş. Güneydoğu’yu topyekûn kurtarmak üzere eline silah alıp dağlara vurmuş.
Ondan sonrası ise ne yazık ki kan, ter, gözyaşı.
*
Apo’nun şahsında, Türkiye siyaseti genç bir lider daha kazanabilir mi?
Neden olmasın?
Yeter ki bağımsız Türk adaleti ile öldürülen insanların ahları elversin.
(25-31 Mart 1993)
NOT: Yazı üzerine rahmetli telefonla aramış, “Yine abilerine uymuşsun! Ama eksiklerin var” demekle yetinmişti. Üç hafta sonra da kalp krizinden 17 Nisan’da vefat etmişti.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti