Ebabil müjdedir!

15 Ocak 2023 Pazar

Sansürün en vahşi biçimi gazeteciyi hapse atmaktır.

Daha da barbarcası gazeteciyi öldürmektir.

Yazarları, yöneticileri ve çalışanlarıyla sansürün vahşi ve barbar hallerini Cumhuriyet gazetesi yaşadı...

Pusular kurulup yazarları kalleşçe katledildi.

Hiçbir tehdit, ceza, barbarlık ilk yayımlandığı gün ilan etmiş olduğu laiklik ve çağdaşlık ülküsünden bağımsız ve özgür gazetecilik ilkelesinden geri döndüremedi.

*

Sansürün hedefi sadece haber, yazı, röportaj, karikatür değildir.

Bizatihi gazetenin kendisi de öz varlığı da sansürün hedefindedir.

Gazeteyi ayakta tutan maddi kaynak ilan ile reklamdır. İlan ve reklam verenler örtülü veya açık tehdit altındaysa, sansür doğrudan gazetenin ve çalışanlarının varlığına yönelmiş demektir.

Cumhuriyet kendi yağı ile kavrulan, çok az sayıdaki gazeteden biri.

Gazeteciliği bir eli yağda, bir eli balda yapanlar da var.

Bunlara “gazeteci” yerine “haybeci” demek daha yerinde olur.

Zira “haybeci” için “Google” iki ayrı tanımı yapıyor:

- Hiç emek vermeden, çalışmadan para kazanan ya da bir çıkar elde etmek isteyen (kimse).

- Bir çıkar elde edeceğini sanarak hileci kumarbazların ya da dolandırıcıların eline düşen kimse, saf kimse.

*

İlk tanım, elifi elifine bizim iktidar kanadının altında icra-ı sanat eyleyen ve “yandaş” da denilen medyadır.

İkinci tanımın, yani, “çıkar uğruna hileci kumarbaz veya dolandırıcı eline düşen kimse” olup olmadığını görmek için seçimleri beklememiz gerekecek.

Beklerken de çevreye bakacağız.

**

Gazeteciliğin elbette kötüsü olur.

Ama “reklamın kötüsü olmaz!”

Hangisi- hangisi demeden haber verelim:

Yeni Şafak gazetesi geçen pazartesi kendi ifadesiyle “Dolu dolu tam 194 sayfa” çıktı.

1 kiloya yakın ağırlıkta. 1. hamur kâğıt. Fiyatı 2.5 TL. (Evet iki buçuk lira.)

4 ayrı 48 sayfalık eklerde cumhurbaşkanı ve sayın bakanları Türkiye Yüzyılı’nı anlatıyor.

Çarşı pazardaki etiketlerden, elektrik, su, doğalgaz faturalarından, emekli maaşlarından tek kelime yok.

Ama sayfalar - sayfalar dolusu rengârenk kamusal kuruluşların reklamları ve ilanları.
Ve elbette iktidarın gözüne girmek isteyen şirketlerin, holdinglerin, milletvekili belediye başkanlarının, kamu bankalarının, hayrı öncelikle iktidara tahsisli hayır kurumlarının, Müslüman işadamlarının kaymak kâğıda tam sayfa renkli reklamları..

**

AKP de kurulduğunda doğal olarak her parti gibi iktidar olmayı hedef almıştı.

Ama iktidar olunca da hiç gitmemeyi planlıyordu.

En büyük güvencesi de FETÖ ile kendi deyişleriyle sehven yaptığı işbirliği olmalı.

Bunun için “merkez” denilen medyayı ele geçirmenin şart olduğuna inanıyordu..

Bu inancı tetikleyen de “Muhtar bile olamaz!” türü manşetler, haberler ve yazılar oldu.

Bu süreçte çok tirajlı ve çok izlenen yayın kuruluşlarına vekâleten çökme görevini Demirören Grubu üstlendi.

Yardım ve yataklık için de Ziraat Bankası’ndan 1 milyar dolar kredi sağladı.

Ancak kurulan bu “haybeci” medya düzeni, iktidar olurken verdiği “Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluğu kaldıracağız” sözünü boşa çıkardı.

Tam tersi oldu, ortalığı yolsuzluk, yasaklar ve yoksuluk sardı.

Demirören’e piyango tersten çarptı.

Üstlendiği borcu ödeyemiyor.

Yandaş TV’ler gazeteler ortalığı saran haksızlık, hırsızlık ve adaletsizlikleri örtmeyi beceremiyor.

İktidarın canlı propaganda yayınları en az 10 TV’deanında devreye giriyor. 10-15 gazetede birden manşet oluyor.

Ama piyasalardaki, mutfaklar ve sofralardaki yangın Nebati bakanın demeçleriyle, söndürülemiyor.

Medyayı ele geçiren zihinleri, gönülleri de ele geçirir” diye yapılan hesap tutmuyor.

Bir tek gazeteci çıkıyor. Bir siyasetçi çıkıyor. Tüm ülkeye hatta dünyaya sesini duyuruyor.

Sosyal medyanın gücü TV kanalı satın almayı boşa çıkarıyor.

Medyayı ele geçirirken yapılan hesaplar şaşıyor.

**

Ebabil Harekâtı” diye ortaya dökülen sosyal medya yankesiciliği cabalama kaptan çaresizliğidir.

Kendilerine uygun buldukları isim, Kuranıkerim’in “Fil” ayetinde geçen “kuş sürüsü” anlamında bir sözcük.

Suç işlerken bile inanç sömürüsünden İslamiyeti kullanmaktan geri duramadıklarının kanıtıdır.

Belli ki Nebati bakanın Nasrettin Hocalık misyonuna el atmış görünüyorlar.

Ansiklopediler, Ebabil’in tüm ömrünü havada geçirdiğini, gece gündüz uçarak yaşadığını, yalnızca üremek için yere indiğini yazıyor.

Bir de baharın habercisi olduğu belirtiliyor.

Haydi bakalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları