BOP’tan KGK’ye yeni Ortadoğu

07 Kasım 2019 Perşembe

Başbakan Erdoğan, kendini eşbaşkan ilan ettiği Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Irak işgali fiyaskosuyla, 2004’te Mısır ve Körfez ülkelerinin itirazı birleşince komaya girdi. Arap isyanları döneminde, BOP’u komadan çıkarma çabaları sonuçsuz kaldı. Nihayet Rusya’nın Suriye’deki başarısının, IŞİD’in yenilgisinin ardından Başkan Trump, güvenlik bürokrasisinin tüm itirazlarına kulağını kapatarak komadaki hastanın fişini çekmeye karar verdi.

Şimdi “ABD bölgeden çıkıyor mu”, “Bu ABD’nin ‘Süveyş krizi’ mi?”... “Öyleyse Ortadoğu portföyünü kim devralıyor” gibi sorular yoğun biçimde tartışılırken, Rusya’nın bir cevap olarak “Körfez Güvenlik Konsepti” başlıklı bir projeyi uygulamaya koymaya başladığı görülüyor. Bu sorular ve Rusya’nın hamlesi, büyük güçler arası rekabet ve paylaşım gerginliklerinin daha da artacağını düşündürüyor. 

Jeopolitik evrimin bir sonucu

KGK, 25 Eylül’de Moskova’da Rusya, Fransa; İngiltere, Körfez ülkeleri, Çin ve Hindistan’ın katıldığı bir yuvarlak masa toplantısının gündemini oluşturmuş, 3 Ekim’de de Valdai Kulüp toplantısında tartışılmış. Dışişleri Bakanı Lavrov, 7 Ekim Irak, 13 Ekim Suudi Arabistan ziyaretlerinde bu konuyu gündeme getirmiş. Kökleri 1990’lı yıllara kadar uzansa da Rusya’nın bu projeyi esas olarak geçen haziran ayından bu yana kararlı biçimde devreye soktuğu anlaşılıyor.

Bu projenin, 2000-2018 arasında genel olarak uluslararası jeopolitikte, özel olarak Rusya’nın dış politikasında yaşanan evrimin doğal bir sonucu olduğu da söylenebilir. Bu yıllarda ABD’nin Afganistan ve Irak savaşları yalnızca fiyaskoyla sonuçlanmakla kalmadı, bölgede İran’ın etkisinin artmasıyla, tarihsel Sünni-Şii karşıtlığını derinleşti, Sünni kaynaklı terörist örgütlerin, IŞİD’in içinde geliştiği iktidar boşluğu oluştu, ABD hegemonyasındaki çöküşü hızlandı.

ABD ve müttefiklerinin, Suriye’deki demokrasi mücadelesini, AKP Türkiyesi’nin de özel çabalarıyla kanlı bir iç savaşa çevirmeleri, Rus uçağının düşürülmesi gibi hesapsız işler, Rusya’nın bölgeye inmesini kolaylaştırdı.

Rusya, kendini 2000’de yalnızca potansiyel olarak önemli bir ülke olarak tanımlıyordu. 2008’de en büyük Avrasya gücü, dünyanın önde gelen devletlerinden biri, 2013’te uluslararası ilişkilerde ve uygarlıkların şekillenmesinde dengeleyici büyük güç olarak tanımlama noktasına gelen Rusya, 2015’te sergilediği T-16 Tankı, 2018’de sergilediği hipersonik füzeler, Kırım’da sergilediği hibrit savaşı becerileriyle büyük güç olarak yerini sağlamlaştırmıştı. Rusya, 2015 yılında bu kez Suriye’de batıyı dengelemeye karar verince bölge jeopolitiği de değişmeye başladı. 

KGK

Kimi yorumcular, Çin’in de açıkça destek verdiği KGK’nin, tüm hedeflerine ulaşmasa bile Rusya’nın, bölgede bir güvenlik garantisi (emperyalist güç-EY) olarak varlığını kalıcılaştırabileceğini düşünüyorlar. 

Rusya’nın, ABD ve AB’yi de katılmaya davet ettiği bu projenin amaçları kısaca şöyle: (1) BM’nin himayesinde, bölgesel bir terörizmle mücadele koalisyonu kurmak. Böylece Rusya’nın bölgedeki operasyonlarını desteklemek. (2) Müslüman ülkeler arasında bir istihbarat eşgüdümü kurmak. Böylece Rusya’nın terörizm tanımını benimsetmek, bölgedeki istihbarat akışı üzerindeki etkisini güçlendirmek. (3) Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin, Arap Birliği örgütünün ve diğer ilgili ülkelerin de katılımıyla bir konsültasyon grubu oluşturmak. (4) Bölgede uluslararası konferanslara ev sahipliği yapmak. Rusya, bu konferansları kendi projelerine zemin hazırlamak için kullanıyor. (5) Aşamalı olarak bölgede silahlanmayı denetleme anlaşmaları, askerden arınmış bölgeler geliştirmek. Böylece Rusya’nın İran gibi müttefikleri için güvenlikli alanlar yaratmak. 

BOP başarılı olmadı, KGK’nin başarılı olacağını düşünmek için de güçlü nedenler yok. Ancak Rusya’nın KGK aracılığıyla ABD’yi bölgeden çıkarma, Rusya’ya askeri, siyasi, Çin’e ekonomik alanlar açma çabalarının büyük güçler arası rekabeti sertleştireceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Gözümden kaçmış olabilir, ama ben KGK ile ilgili metinlerde ve yorumlarda Türkiye’ye rastlamadım. “Rusya, AKP Türkiyesi’ni kazanılmış bir mevzi olarak mı görüyor?” diye düşünmeden edemedim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları