TMMOB'dan İzmir uyarısı: Yeni bir felakete zemin hazırlar

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Bayraklı'da bulunan orman alanına depremzedeler için konut yapılmasına ilişkin açıklamasında, alanın 1995 yılında meydana gelen sel felaketinin ardından ağaçlandırıldığına dikkat çekerek, “Bu alandaki erozyon kontrolü çalışmalarının sel önleyici fonksiyonu görmezden gelinerek izin verilecek yapılaşma ile bir felaketin yaralarını sarmaya çalışılırken bir başka felakete zemin hazırlanacaktır” uyarısında bulundu.

Yayınlanma: 23.11.2020 - 10:57
TMMOB'dan İzmir uyarısı: Yeni bir felakete zemin hazırlar
Abone Ol google-news

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, 30 Ekim'de yaşanan İzmir depremi sonrasında Bayraklı ilçesinde bazı orman alanlarının evlerini kaybedenler için kalıcı konut yapılmak üzere 'orman' dışına çıkarılması çalışmalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, 'Tapuda orman olarak kayıtlı olan Bayraklı İlçesi 2261 ada 59 parselin yaklaşık 360,00 hektarı ve 14,18 hektarlık 37908 ada 2 parselin tamamının evlerini kaybeden vatandaşlarımız için kalıcı konut yapılmak üzere orman dışına çıkarılması için çalışma yapıldığı tespit edildiği' belirtildi.

Söz konusu alanın Yamanlar dağından başlayan ve yaklaşık bin 750 hektarlık su toplama havzasına sahip Laka Deresi Havzası içinde kaldığına dikkat çekilen açıklamada, “İzmir’de 1995 yılında meydana gelen sel felaketi sonucu yitirdiğimiz 65 vatandaşımızın 58’i Laka Deresi Havzası’ndan gelen sellere kapılarak hayatını kaybetmiştir. Sel felaketinden hemen sonra dönemin orman idaresi yetkililerince yerinde yapılan inceleme sonucunda büyük felaketin yaşandığı Laka Deresi Havzası’nda yüzeysel akışın bertaraf edilmesi için hemen çalışmalara başlanmasına karar verilmiş ve erozyon kontrolü yapılması planlanan toplam 1.326,53 hektarlık hazine arazisi Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilerek orman rejimi içine alınmıştır. Çalışmalar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla dönemin Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü’nce yürütülmüştür. Yapılan binlerce km. teras, yüzlerce m3 kuru duvar eşik, harçlı duvar ve tersip bendi gibi erozyon kontrolü düzenlemeleriyle, dikilen yüz binlerce fidan sayesinde yüzeysel akış kontrol altına alınmış ve olası sel felaketlerinin önüne geçilmiştir” denildi.

"Ancak akla ve bilime göre yapılmış başarılı uygulama sahasında aradan geçen zamanla felaket unutularak sahanın yaklaşık 74,00 hektarlık bölümü 2010 yılında şehir hastanesi yapılmak üzere sağlık bakanlığına tahsis edildiği ve inşaatın halen devam ettiği" belirtilen açıklamada bu defa da belirtilen alanın geriye kalan 375 hektarlık bölümünün, 6831 sayılı yasanın Ek.16 maddesine göre orman dışına çıkarılarak depremzedelere kalıcı konut yapılmak üzere Toplu Konut İdaresine (TOKİ) devrinin yapılacağı kaydedildi.

"YENİ FELAKETİN ZEMİNİ OLUŞTURULMAMALI"

"Depremzedelerin daha güvenli bir yerde kalıcı konutlarına bir an önce kavuşturulması gerektiği ancak; deprem gibi sel baskınının da önemli bir doğal afet olduğu göz ardı edilemeyeceği" vurgulanan açıklamada, “Ayrıca İzmir merkezinin yeşil alan ve orman bakımından sınırlı olanaklara sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Buna karşın; yoğun emek ve milyonlarca lira para harcanarak yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan değer ile İzmir için hayati bir önem kazanan bu orman arazisinin depremzedelerin konut ihtiyacının karşılanması gibi hassas bir gerekçeye sığınılarak yeni bir rant alanı yaratılmasına asla izin verilmemelidir. Sel felaketi de deprem gibi insanları ve yaşam alanlarını tehdit eden önemli bir doğa olayıdır. Bu alandaki erozyon kontrolü çalışmalarının sel önleyici fonksiyonu görmezden gelinerek izin verilecek yapılaşma ile bir felaketin yaralarını sarmaya çalışılırken bir başka felakete zemin hazırlanacaktır” ifadeleri yer aldı. 

Deprem gerekçesiyle belirlenen bu alanın yürürlükte bulunan plan kararlarına ve koruma statülerine de aykırı olduğu belirtilen açıklamada ayrıca belirlenen rezerv alanı ile birlikte Bayraklı’da yıkımın gerçekleştiği alanda da inşaat faaliyetlerine hızlıca başlanacağı kamuoyuna açıklamasına rağmen bu kararların alelacele verilmesinin yeterli analiz ve çalışmaların yapılıp yapılmadığı konusunda ciddi soru işaretleri doğurduğu ifade edildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon