TGSD Başkanı'ndan ekonomi değerlendirmesi: Siyasi gölge çok fazla
TGSD Başkanı Hadi Karasu: Sanayici işini, ekmeğini korumak için şu anda cansiperane çalışıyor. Dövizin çok hareketli olması bizi tedirgin ediyor.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Hadi Karasu, sanayicinin dövizdeki sert iniş çıkışları sevmediğine işaret ederek, batık ve iflasların hep bu dönemlere denk geldiğini söyledi. Türkiye’de fabrika bacalarının durmaması için çalıştıklarını anlatan Karasu ile tekstil ve hazır giyim sektörünün sorunlarını ve gelecek hedeflerini konuştuk.
-Dövizin çok hareketli olduğu bir dönemdeyiz, ihracatçı olarak bu, durumdan memnun musunuz; bu sektör açısından ne ifade ediyor?
Bu durumdan mutlu musunuz diye sorsanız sektördeki firmaların yüzde 90’ı değiliz der. Tam tersi bizi tedirgin ediyor. Dövizde sert iniş çıkışları sanayici sevmez. Bugün yükselip yarın düşmüyor. Bir trendle yükseliyor bir iki sezon devam ediyor. Sonra aşağı iniyor sonra yine yükseliyor. Bunu kestiremiyorsunuz. Sanayicilerin geleceği öngörebilmesi lazım. Aksine günü kurtarma işleri yaparsınız. Firmaların hepsi dövizi yakından izliyor. Çalışanlar da buna bakıyor. Şu anda herkes parasını dövize çevirip düşünüyor. Taşımacılık, stokculuk, her şey dövize bağlı. Dövizden etkilenen ne varsa yükselince yükseliyor. Keşke dövizin indiği dönemde yükselen maliyetler de aşağıya gelse, olmuyor. Batıklar, iflaslar da hep dövizin yükseldiği dönemde oluyor. Yatırım yapacaklar hep burdaki stabiliteye bakar. Çok hareketli olunca yatırım yapmıyorsunuz.
Biz bankacı, borsacı değiliz dövizin nasıl hareket edeceğini öngöremeyiz. Döviz riskinden korunma önlemleri deniyor ama şirketlerin yüzde 95’inin bundan haberi bile yok. Mesela kumaşı alırken dövizini 5.5 TL’den bozuyor. Ama tahsilat yaptığı gün bakıyorsunuz döviz birden inmiş, kumaşın parasını bile çıkaramıyor firmalar.
Döviz bir yerde dursa mutlu olacağız. İndi çıktı olmaz. Şimdi ekonomik kararlar alacağız, düşüreceğiz deniyor. E yükselmeden önce alsaydın bunları. Dünya nasıl kontrol altında tutuyor, biraz bunlara bakmak lazım.
Bire bir görüşme
-Son 5 yıldır sektörün ihracatı 15-16 milyar dolar seviyelerinde takıldı kaldı, bu neden kaynaklandı? Şimdi 5 yılda 25 milyar dolar hedefiniz var, nasıl gideceksiniz bu hedefe?
Hazır giyimde ihracatın durağanlaşmasında, bölgesel ve ülke içi güvenlik sorunlarının etkisi oldu. Yabancı alım gruplarının Türkiye’yle iş yapma isteği olumsuz etkilendi. Birçok Avrupa ülkesi ve Amerika, uzun süre müşterilerimize seyahat yasağı getirdi. Hatta markalara doğrudan doğruya telkin edildi Türkiye’den ürün almayın. Alternatif pazarlara yönelin diye. Bu yönde algının değiştirilmesi ve iş hacminin yeniden artırılması için TGSD olarak proaktif temaslar başlattık. En fazla güç kaybeden pazarlarımızdan biri Almanya’ydı orayla başladım. Güç kazanan pazarımız İspanya oraya gittim. Şimdi İngiltere’ye gideceğiz. ABD’de de iyileşme var. Orada da iş görüşmeleri yaptık. Bize karşı yarattıkları algıyı yok etmeye çalışıyoruz. 5 yıl içinde 25 milyar dolar ihracat hedefini yakalarız diye düşünüyorum.
Fabrika bacaları hancı
-Siz elinizden gelieni yapıyorsunuz ama asıl Türkiye’de yaşananlar darbe girişimi, siyasi belirsizlikler, terör saldırıları sektörün ihracatını düşürmedi mi?
Kesinlikle. Sanayici işini, ekmeğini korumak için şu anda bu olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek için cansiperane çalışıyor. Herkes bir koldan çalışıyor. Yurtdışındaki alıcılarımız da gelmek istiyor. Ama bir taraftan da siyasi gölge çok fazla. Bu sadece Türkiye tarafında değil, karşı tarafta da var. Oluşturulan bir imaj var. Biz yaratılan bu havayı karşılıklı dağıtmaya çalışıyoruz. İşimizi bırakmamak için valizlerimizi aldık onların gelmediği dönemlerde gittik ayaklarına.
-Bahsettiğiniz siyasi gölge olmasaydı işler daha iyi olur muydu?
Tek engel o değil tabii ki. Kendi tarafımızda geçmiş yıllarda güzel paralar kazandık. O günleri hep aradığımız için kendimizi yenilemedik. Yenileme yapmazsanız, Çin Bangladeş gelir, işinizi elinizden alır. Türkiye şimdi kaybettiği 10 yılı telafi etmeye çalışıyor. Kendi kendimizi çok sorgulamamışız. Türkiye’de önemli bir potansiyel var, yüzük taşı gibi. İşleri nasıl sürdürülebilir kılabiliriz. Fabrika bacalarını nasıl tüttürebiliriz, bu sektörü üçüncü jenerasyona nasıl bırakabiliriz hep bunları konuşuyoruz. Fabrika bacaları hancı, politikacı da gider biz de gideriz. Fabrikaların sürdürülebilir olması gerekiyor.
Yatırım şart
-Sektörde fabrika bacaları sorunsuz tütüyor mu peki?
Kapasite kullanım oranları yükseldi. O bir sinyaldir, yatırım yap diye bağırıyor. Bu da daha çok verimli olmayı zorunlu kılıyor. Geçmiş dönemlerdeki teşvik mekanizmaları ve sanayi politikaları yapılırken hep popülist kararlarla yürümüş. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kalkındırılmasında çok geç kalınmış. Diğer ülkeler makinelerini 4.0 endüstrillerle yenilerken biz hâlâ eski makinaların canını çıkarana kadar kullanıyoruz. Teşvik alamıyorsunuz. Artan enflasyon oranında maliyetleriniz artıyor. Fabrikaları kurarken bize demişler ki teşvik veriyoruz, binayı yap. Sonra çekilmişler, kendi kendine ayakta kal deniyor. Bu politikayla olmaz. Teknolojinin yenilenmesi için teşvik verilmeli. İşçiye daha iyi para verelim, çalışma şartlarını iyileştirelim ama devletin de balans dengesini sağlaması gerekiyor.
-Son dönemlerde sürekli borç uyarıları, yeniden yapılandırmalar yapılıyor. Sizin sektörde durum nedir?
Hiç kimse risk alacak kadar büyümüyor. Cebindeki kadar işini yapıyor. En az batığı olan sektörüz. Pek çok finans kuruluşu peşimizde. Cari fazla veren sektörüz. Bu olunca bu şirketlerin batması mümkün değil.
-Yabancıların hep Türkiye’ye kayıt dışı üretim yapıyor eleştirileri var nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yabancı markalar Türkiye’de kayıt dışı atölyelerle çalışıp oralarda mültecileri çalıştırarak kendi ülkelerine gidilmesine engel oluyorlar. Burada inanılmaz hummalı çalışıyorlar. Bizim en çok arzu ettiğimiz şey kayıt dışılığın bitirilmesi. Küçük atölyelerin tamamı rehabilite edilmeli.
Engeller kaldırılsın
-Yönetim sistemi değişti, bazı bakanlıklar birleşti, tekstil ve hazır giyim için beklentileriniz neler?
İhracatın önündeki engellerin kaldırılması, gümrüklerde bürokrasinin azaltılması gerekiyor. Cari açığı azaltmak için sürekli çıkarılan anlamlı anlamsız vergilerin gözden geçirilmesi şart. Türkiye’de şu anda üretilmeyen ve bizim sektörün de ara malı olan ürünlere ithalata bariyer koymak yerine onun Türkiye’de üretilmesi sağlanmalı. Eğitim çok önemli. Biraz daha sanayi ile birlikte düşünmek lazım. Sadece mühendis değil ara kademe elemanların da yetiştirilmesi gerekiyor. Teşviklerin konsolide edilmesi şart. Bunları anlamak için bile her şirket bünyesine bir teşvik uzmanı alıyor. Çünkü teşvik sürecini anlamak gerçekten güç. Yerinde teşvikle, modernizasyonunu zorunlu kılmak lazım. Bürokratik işlemler belki yeni dönemle hızlanabilir. O sıkıntıları çok yaşıyoruz. Ama oradaki yol haritasını biz de bilmiyoruz. Geleceği iyi planlamak gerekiyor.
Pamuğu bitirdiler
-Yanlış teşvikler ve maliyet artışı nedeniyle yurtdışına giden firmalar da var, bu arayışlar devam ediyor mu?
Bu kaçış olabilir. Ama sanayicimiz dışarıya açılıyor gözüyle de bakabiliriz. Ama şu yanlışı yapmamak lazım, bir dönem yapıldı. Artık don fanila yapmayı bırakın başka sektörlere geçin denmemeli. 25 milyar dolarlık ihracat diyoruz. Bu, ihracatta sektörü birinciliğe taşır. Önce elimizdekini bildiğimiz işi yapalım. Sonra uçak araba, yapalım. Mesela Güney Kore otomobil yapıyor ama teknik tekstilde dünyanın en iyileri. Firmalarımız en iyi bildiği işi yapsınlar. Mesela Türkiye pamukta çok geriye düştü. Stratejik bir ürün. Tamamını karşılayabiliriz. Oraya iyi bir yaklaşımla bakılsa çok iyi bir yere geliriz. Siz don fanila derken pamuk çok ucuz bir hammadde derseniz niye ABD dünyanın ikinci pamuk ihracatçısı hâlâ.
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Yıkılması gerekiyor!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!