Gazeteci Müyesser Yıldız’a 155 gün sonra tahliye

Gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in ‘devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama’ suçlamasıyla yargılandığı dava görüldü. Duruşmada, 5 aydır cezaevinde bulunan Yıldız hakkında tahliye kararı verildi. Dükel hakkındaki adli kontrol şartı kaldırılırken, gazetecilere bilgi sağladığı iddia edilen Astsubay Erdal Baran’ın tutukluluğuna devam kararı verildi.

Yayınlanma: 09.11.2020 - 13:38
Gazeteci Müyesser Yıldız’a 155 gün sonra tahliye
Abone Ol google-news

Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ve bipolar bozukluk tedavisi gören Astsubay Erdal Baran hakkında "Devletin güvenliği veya yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 6 yıl 3'er aydan 17 yıl 6'şar aya kadar hapis istemiyle açılan davanın yargılaması Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.


Kimlik tespiti sırasında Astsubay Baran açığa alındığını söyledi. Astsubay Baran kendisine atılı suçları kabul etmediğini belirterek, savunmasında şunları kaydetti:

“Konumum, görev yerim ve mesleğim icabı ‘gizli’ ibareleri yazıları görme imkanım yok. Ben malzeme bakım- onarımı gibi işler yaparım. Sanıklardan Yıldız ve Dükel ile tanışıklığımız 2015 yılına dayanmaktadır. 2015 yılında açığa alınmıştım ve bu süre içinde her ikisiyle de tanıştım… Kumpasder’e gittiğimde Müyesser hanımla tanıştım. Avukat ihtiyacımı gidermek için gitmiştim. Halk TV’de program sunan Dükel ile Uludere olayını anlatmak üzere kanala gittiğimde tanıştık. Ona Uludere olayının FETÖ’nün işi olduğunu anlattım. Sonra da kendileriyle hiç yüz yüze görüşmedik. Hep telefon aracılığıyla görüştük.”

‘ŞİZOFRENİ İLACI KULLANIYORUM’

Suriye ve Libya harekatlarındaki bölgede hiçbir meslektaşının olmadığını söyleyen Baran, 10 yılı aşkın süredir bipolar tedavisi gördüğünü ve şizofreni tedavisinde de kullanılan ilaçla tedavi edildiğini açıkladı. Baran, “Hem bipolar bozukluk tedavisinde hem de şizofreni de kullanılan ilacı alıyorum” dedi.

‘OLAY OLMUŞ İSMAİL ABİNİN HABERİ YOK’

Mahkeme Başkanı’nın Baran’a sorduğu “Madem açık kaynaktan atıyorsun. Bu insanlar gazeteci, senden mi öğrenecekler” sorusuna ise Baran, “İnanır mısınız hakimim olay olmuş, basına düşmüş. İsmail Dükel abimi arıyorum, bilgim yok diyor” yanıtını verdi. Baran ‘istihbarat raporu olarak’ kendisine bilgi gelmediğini dile getirerek, “Abla şöyle bir bilgi var diye süsleyip, püsleyip anlatıyordum” dedi.

‘SALLADIM EFENDİM’

Baran Libya’ya gönderilecek birlikle ilgili “Kendi kafamda kurup bir senaryo yarattım. Attığım, salladığım buradan belli” diyerek, Libya’ya gönderilen askerlerin bilgileriyle kendisini Yıldız’a aktardığı bilgilerin uyuşmadığına dikkat çekti. Mahkeme Başkanı Baran’ın “Tahminim” diye açıkladığı bilgilerin Milli Savunma Bakanlığı tarafından doğrulandığını anımsattı. Mahkeme Başkanı “Bu atma bir olay değil gibi duruyor” dedi. Baran ise Libya ve Suriye’deki operasyonlarla ilgili verdiği bilgilerin çalışma sonucu elde edilmiş bilgiler olmadığını, tahminleri ve basından takip ettiği gelişmelere kattığı yorumlar olduğunu kaydetti. Baran, mahkeme başkanının telefon dinleme kayıtlarında geçen bazı konuşmalardaki bilgilere “Salladım efendim” diye yanıt verdi.

‘DURMUŞ ÖZKAN YOK’

Soruşturma Durmuş Özkan isimli bir şahsın ihbarının ardından başlamıştı. Müyesser Yıldız’ın avukatı Erhan Tokat, Astsubay Baran’a Durmuş Özkan’ı sordu. Baran, “Durmuş Özkan diye birisi yok. Benim T.C.’me kadar bilebilecek öyle birisi yok” dedi. Savunmasının sonunda, savcının Baran’a “Telefon kayıtlarında Milli Savunma Bakanı’ndan neden ‘Hulusi’ diye bahsettin?” diye sorması dikkat çekti.

‘İNTİKAMNAMEYE SAVUNMA YAPMAYACAĞIM’

Astsubay Baran’ın ardından gazeteci Müyesser Yıldız konuştu. “Kahve muhabbetti şeklindeki konuşmalar iddianameye konuluyor” diyen Yıldız, kendisinin kuvvet komutanları, genelkurmay başkanları ile görüştüğünü ve astsubay rütbesinde birinden bilgi almayacak kadar deneyimli olduğunu ifade etti. Yıldız, savunma yapmayacağını, soruları lanıtlamayacağını belirterek, tarihe not düştüğünü şöyle açıkladı:

“Huzurunuza gelmeme sebep olan, bir iddianame değil, bir intikamnamedir. bu intikamnameye savunma yapmayacağım. 9 yıl önce Oda TV kumpasında topluca tutuklandık ve yine bu ayda hakim huzuruna çıktık. Orada, ‘Bize yapılanlar kanuni bile değil. Ben de hukukunuzu tanımıyorum. O yüzden savunma yapmayacağım’ dedim. Ne yazık ki, bugün de aynı sözü tekrarlamak durumundayım. Baştan itibaren kanun, hukuk ve ahlâk tanımadan oynanan bu kirli oyunu, şimdi sizlerin huzurunda savunma yaparak, sanki hukuk varmış, adalet tecelli edecekmiş gibi sürdürmek ve legalleştirmek istemiyorum. Bu intikamnameyi önünüze geldiğinde lâyık olduğu yere, tarihin çöplüğüne göndermenizi dilerdim, ama yapmadınız. Oysa bunu kabul ettiğiniz gün, tensipte aldığınız kararlarla, o kağıt yığınının ne kadar pervasızca derlendiğini tespit edip ortaya koyan sizlerdiniz. Ancak istenirse hâlâ bir fırsat var. Bizleri yargılamakla zaman geçirmek yerine, ‘Bak, seni hiçbir delil, belge olmadan ve hukuku ayaklar altına alarak tutuklayıp hapse attık. Sebebi de bazı büyüklerimizi rahatsız etmen’ mesajının verildiği bu intikamnameyi hazırlatanların peşine düşüldüğü takdirde, ülkenin güvenliği adına çok daha önemli bir hizmet yapılmış olunacaktır.”

‘BİRİLERİ YEMEYE KARAR VERMİŞ’

Davada, hedefin kendisi olduğunu bildiğini söyleyen “Doğrudan, ‘Seni alıp içeri atıyoruz’ dense daha insani ve mertçe olur, hukuk da böyle iğfal edilmezdi” dedi. Casusluk yaptığı iddia edilen Baran’ın fiziki takibe alınmamasını eleştiren Yıldız, “Hemen telefonu için dinleme kararı alınmış. Neden? Çünkü telefonun diğer ucunda beni bulacaklarından adları gibi eminlerdi. Çünkü birileri Müyesser’i yemeye karar vermiş” diye konuştu. 2018 yılına ait ve aynı devlet yetkilisi ile ilgili bir haberinin de dosyaya koymasını eleştiren Yıldız, “İzmir Casusluk kumpası hatırlanacaktır. Yüzlerce asker Yunanistan lehine askeri casusluk yapma iddiasıyla tutuklandı. O iftiranameyi hazırlayan savcı sonradan Yunanistan’a kaçarken yakalandı, malûm. İşte bu davada birtakım belgeler Genelkurmay’a soruldu. Şimdiki Genelkurmay Başkanı’nın başkanlığında bir heyet; ders notları, İlker Başbuğ’un seminer konuşması dahil hepsi için ‘gizli belge’ diye rapor verdi” dedi. Yıldız, Libya’da görev yapacak korgeneralin gizli olmadığını söyledi. 

‘ZEKERİYA ÖZ DE SUÇUMU DEĞİŞTİRMİŞTİ’

9 yıl önce Odatv Davasında, FETÖ firarisi dönemin savcısı Zekeriya Öz’ün kendisini önve terör örgütü yönetiçiliğinden, deha sonra suçu değiştirerek “terör örgütü üyeliğinden” yargıladığını belirten Yıldız, “Şimdi de ‘Askeri casusluk’ suçlamasıyla evim acımasız bir şekilde basıldı, alındım. Üçüncü günün sonunda Savcı Bey’in huzuruna çıktığımda, daha ifadeye başlamadan suçun nevinin değiştiğini söyledi. Hale bakın!.. Resmi olarak Aralık’tan beri soruşturulmuşum, evim basılmış. Sonra gözaltındayken casus olmadığım anlaşılıyor ve suç değiştiriliyor. Peki daha ben gözaltındayken HTS’sinden MASAK’ına, Bank Asya sorgusundan TEM-KOM raporlarına her şey geldiği ve casus olmadığım anlaşıldığı halde dosyadaki kısıtlılık neden kaldırılmadı” diye sordu.

‘GAZETECİLİĞİ ANLATMAYACAĞIM’

Yıldız, devamında ise şunları kaydetti:

“Sanıyorum herkes gazeteciliğin ne olduğunu anlatmamı bekliyor. Hayır, bunu yapmayacağım. Çünkü, birincisi, ülkemizde artık uzunca bir süredir başka bir cins gazetecilik var. Gazetecilik şöyledir, böyledir, habere şöyle ulaşılır diye anlatsam, sizler dahil birçok kimseye ütopyadan söz ediyorum gibi gelir. İkincisi, bu intikamnamenin mantığından, vermek istediği mesajdan anlıyoruz ki, sadece devletin açıkladığı yazılabilir, onun dışındakiler ‘casusluk, gizli bilgi, devlet sırrı’ sayılır. Yine de birkaç şey söylemek istiyorum. O polis müdürünün fezlekesinde, ‘Gazeteci kimliğini kullanarak, birçok şahıs ile irtibatlıdır’ diye yazılmış. Ne demek gazeteci kimliğini kullanarak? Gazeteciyim yahu, işim bu. İşimin birinci gereği de insanlarla görüşmek. Sanki gazetecilik kimliğimi kullanarak dolandırıcılık yapmışım. Gazetecilikle ilgili son söyleyeceğim şudur: Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, ‘Basın milletin ortak sesidir’ demiştir. O yüzden Sivas’ta yayımlanan gazetenin adı İrade-i Milliye, Ankara’ya gelir gelmez çıkardığı gazetenin adı Hakimiyet-i Milliye olmuştur; İrade-i Kemal veya Hakimiyet-i Kemal değil. Gazeteciliğin hal-i pür melali ortada. Çok kurban verdik. Bugün artık öldürülmüyoruz diyeceğim; ama bence son olarak Bekir Coşkun, kurşunla veya bombayla olmasa da, köyden köye sürülerek, kahrından öldürüldü. Yaklaşık 40 yıllık gazeteciyim. Bunun 10 yılında devlette görev yaptım. Önümden çok gizli bilgi-belge geçti. Devletin güvenliğinin ne olduğunu ve ne olmadığını iyi bilirim. Devletin güvenliğini; düne kadar Fetullah Gülen’in önünde el pençe divan duranlardan, -İmralı’daki teröristbaşıyla görüşen ve görüşmek için sıraya girenlerden, -askere, polise silah bıraktırıp teröristlere resmi geçit yaptıranlardan, bir başka ülkeye hizmet için yemin etmiş olanları büyükelçi atayanlardan, milli mücadeleden beri düşmanın hedefinde olan Türk ordusunu binbir kumpas, hile ve desise ile tasfiye edenlerden öğrenecek değilim.”

‘EVİMİZDE DİJİTAL KALMADI’

Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı da, dosyada çelişkilerin olduğunu belirterek, iddianemenin ısmarlama yazıldığını ve dosyada yer alan Milli Savunma Bakanlığı raporlarına itibar etmediklerini söyledi. Yıldız’dın mahkemede yaptığı konuşmanın ardından eski emniyet müdürü, avukat eşi Naci Uğur, polislerin evlerine geldiğinde kendisine ve oğluna ait eşyaların da arandığını vurgulayarak, “Bizim evimizde dijital kalmadı. Tamamı götürüldü. Bu el koymalar bile asıl hedefi gösteriyor. 5 ay sonra bize iade ettiler. Şehit haberlerini sordunuz. Bu soruyu 9 yıl önce Müyesser hanım tutuklandığında firari savcı Zekeriya Öz de sormuştu. Müyesser Hanımın sosyal medya sayfasına girerseniz şehit haberlerini görürsünüz. Şehit haberleri de gizlilik dereceli değildir, ona rahmet okumaktır” diye konuştu.

‘CASUS DEĞİL VATANPERVER ÇIKAR’

İsmail Dükel ise savunmasında, “Bir ülke gazetecisi kadar özgürdür. Bir ülkenin demokrasisi basını kadar güçlüdür. Bugün buradayız, yargılanıyoruz. 40 yıllık gazeteciyim. Dün akşam bu memlekette çok ciddi bi olay oldu, bir bakan istifa etti. Yazanlar da yazmayanlar da ortada. Bir gazetecinin neden yargılandığına buradan başlamak gerekiyor. Binlerce haber yaptım. Bir tek haberimde tekzip yoktur. En az iki teyit alırım. Alamadıysam o haberle ilgili kılımı kıpırdatmam. Erdal’dan gelen aramalar var, sen onu aramadım. Ben gazeteciyim haber kaynaklarım olur, bir gün siz bir gün gün sayın savcı. Bilgi almak ve kamuoyuyla paylaşmak zorundayım. Siz bana sorduğunuzda neden sorduğunuzu sorgulayamam. Görevinizdir. Ben gazeteciyim. Benden casus çıkmaz, vatan haini çıkmaz. Vatanperver, vatan evladı çıkar” dedi.

BARAN’IN TUTUKLULUĞU DEVAM EDECEK

Verilen aranın ardından mahkeme başkanı, ara kararını açıkladı. Astsubay Baran’ın sağlık durumuyla ilgili müzekkere cevaplarının beklenmesine, ihbarcının kimlik bilgileri yönünden Ankara TEM Şube’den müzekkere yazılmasına, ‘devletin gizli bilgilerinin temin edilmesi’  suçunu işlediğine yönelik değerlendirme yapılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunulmasına, gazeteci Dükel hakkındaki adli kontrolün kaldırılması ve yurt dışı çıkış yasağının devamına, Yıldız’ın adli kontrolle tahliyesine ve Baran’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Duruşma, 6 Ocak 2021'e ertelendi. Baran’ın ailesi karara tepki göstererek, “Benim oğlumu kullandılar. Verdiğim oylar haram olsun” dedi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler