Sezgin Tanrıkulu: Roboski katliamının failleri meçhul değildir
Roboski Katliamı'nın 6. yıldönümünde CHP İstanbul İl Başkanlığında basın açıklaması yapan CHP İstanbul Milletvkili Sezgin Tanrıkulu, "Roboski katliamı bizim için faili meçhul değildir. Roboski katliamdır, insanlığa karşı suçtur. Bu suçlarda zamanaşımı yoktur. Sorumlular mutlaka yargılanacaktır." diye konuştu.
<video:894209>
Şırnak’ın Uludere ilçesindeki Ortasu/Roboski ve Gülyazı/Bujeh köylerinden, 28’i aynı aileden 34 kişi savaş uçaklarının bombardımanıyla 28 Aralık 2011’de öldürülmesinin üzerinden 6 yıl geçti.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, katliamın altıncı yılında CHP İstanbul İl Başkanlığında yaptığı açıklamada "Bizler yatıp kalkıp Roboski demeden, bu katliamın hesabının verilmesini sağlamadan, gerçek bir toplum olarak yeni yıllara asla giremeyeceğiz" dedi.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu partisinin İstanbul İl Başkanlığında yaptığı açıklamada 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi (KHK) eleştirerek, " Eğer ortalama bir yurttaşa okutsalar bunu -hukuktan az veya çok bilgisi olan- buna şunu söyler; 'Bu bir faşizm kararnamesidir' Faşizmi tarif ederseniz. Budur yani" dedi.
"BU BİR FAŞİZM KARARNAMESİDİR"
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Şişhane'deki CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda gündemle ilgili olarak bir basın toplantısı düzenledi. Saat 11.00'da başlayan toplantıda 696 sayılı KHK'yı eleştiren Tanrıkulu, "Geçtiğimiz Pazar günü sabahı iki tane Karar Hükmünde Kararname ile uyandık. Birisi 695 sayılı, diğeri ise çok konuştuğumuz 696 sayılı KHK. Eğer ortalama bir yurttaşa okutsalar bunu -hukuktan az veya çok bilgisi olan- buna şunu söyler; 'Bu bir faşizm kararnamesidir' Faşizmi tarif ederseniz. Budur yani. Başka bir şey değil. Buna doğru hızla gittiğimiz bir ortamdayız. Nitekim Adalet ve Kalkınma Partisi'nin cephesinden bile bu metne bir çok itiraz geldi. Metnin kendisi ortalama yurttaşa sokaktaki başka bir yurttaşımızı hedef gösteren bir metin. Faşizmin tam adı budur. Böyle bir kararnamedir. Yapacağımız tek iş buna mücadele etmektir. Cesaretle ve umudumuzu yitirmeden" ifadelerini kullandı.
<video:894476>
ULUDERE İLE İLGİLİ AÇIKLAMA
Tanrıkulu, Uludere olayının yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada ise, "Biz bu katliamın sorumlusunun kim olduğunu biliyoruz. Bu faili meçhul bir katliam değil. O gün Milli Güvenlik Kurulu toplantısı vardı. Şu anda Genelkurmay Başkanı o dönemde 2. başkandı Genelkurmay'da. Bizzat kendisinin Milli Güvenlik Kurulu'na gittiğini onay aldığını ve bu katliamın siyasi onayının hükümet tarafından, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildiğini bizzat harekat emrinin de dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tarafından verildiğini biliyoruz. Bunlar hem siyasi hem de hukuki olarak sorumludurlar. Ne zaman olursa olsun mutlaka ama mutlaka yargı önüne çıkartıp bunların hesabını soracağız" şekinde konuştu.
Tanrıkulu'nun açıklaması şöyle:
AKP iktidarının en büyük suçlarından biri olan Roboski katliamının üzerinden 6 yıl geçti. Roboski katliamı, adalet sağlanmadığı sürece kapanmayacak bir yaradır. Fakat bu yara açık kaldığı sürece de adalet mücadelesi devam edecektir. Sadece Roboskili aileler değil, tüm Türkiye halkı bu yara kapanmadığı sürece huzura kavuşmayacaktır.
Roboski katliamının failleri meçhul değildir. Katliamın emrini verenler de, sözde istihbaratı sağlayanlar da, katliam emrini uygulayanlar da Ankara’nın bilgisi dahilindedir. Sorumluları, devletin en üst yönetim kademesinde yer alanlardır. Ve Türkiye’de gerçek bir adalet sistemi inşa edildiğinde, bu sorumların teker teker, insanlık suçu işlemekten yargılanacaklardır. Katliamı gerçekleştirenler, yargılanmamak için yargının kendisini ele geçirmişlerdir. Ama bir toplum, ele geçirilmiş bir yargı sistemiyle yol alamaz.
Tekrar ediyorum, Roboski katliamının failleri ortadadır. Bağımsız bir yargı sisteminde bu katliamın sorumlularının ortaya çıkarılması bir haftadan uzun sürmez. Ancak Türkiye’de yargı, suçluların kontrolü altındadır. Bu da hem onlara sınırsız suç işleme alanı yaratıyor hem de suçların “aklanması” olanağını sağlıyor.
28 Aralık 2011 tarihinde TSK’ya ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucunda katledilen 34 köylüden 19’u çocuktur.
Dolayısıyla Roboski katliamı her şeyden önce bir çocuk katliamıdır! Bu katliamın emrini verenler ve bu emri uygulayanlar, çocuk katilidir.
Katliamdan sonra oluşan yoğun tepki sonucu Şırnak Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma dosyası yetkisizlik gerekçesiyle Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı’na gönderilmiş, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca önce kısıtlama (gizlilik) kararı konulmuş, ardından görevsizlik kararı verilerek soruşturma dosyası Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderilmiştir. Davaya ışık tutabilecek önemli belgeler devlet sırrı kapsamına alınmış, bu sebeple bu belgelere erişilmesi imkânsız kılınmıştır. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı 8 aylık soruşturma sonrasında ‘Gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin, eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığı’ gerekçesiyle takipsizlik kararı vermiş, takipsizlik kararına karşı yapılan itirazlar ise reddedilmiştir.
Aileler, 18 Temmuz 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yapmışlardır. AYM, 34 defa yaşam hakkı ihlalinin söz konusu olduğu bu başvuruyu 19 ay beklettikten sonra 24 Şubat 2016 tarihinde sonuçlandırmış ve esasa girmeksizin eksik belgelerin süresinde AYM’ye sunulmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. AYM’nin işaret ettiği eksik belgeler, 40 başvurucudan 11’inin vekâletnamesi ve Askeri Mahkeme kararının onaylı suretleridir.
Roboski davası, ilk gününden itibaren Avrupa Komisyonu tarafından yakından takip edilmiştir. 2012 Türkiye İlerleme Raporu’ndan başlayarak Avrupa Komisyonu, Roboskî Davası’nı Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerine uyumu bağlamında bir turnusol testi olarak değerlendirmiş ve her yıl bu davayı özel olarak ele almıştır. Avrupa Komisyonu, özellikle etkili ve hızlı bir soruşturmanın sağlanmadığına, gizlilik kararı alınarak kamuoyu önünde şeffaf bir araştırmanın yürütülmediğine, operasyonda askeri hiyerarşi tarafından hatalar yapıldığının kabul edilmesine rağmen askeri ve sivil soruşturmaların sonuçsuz kaldığına ve hiçbir görevlinin cezalandırılması için idari tedbir alınmadığına, askeri veya sivil yetkililer tarafından doğrudan özür dilenmediğine dikkat çekmiştir.
Demokrasinin güçlendirilmesi, insan haklarına saygının sağlanması ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet için cezasızlıkla mücadele, en temel koşuldur. Bir ihlalin failinin cezalandırılmasına ilişkin olanaksızlık halini ifade eden cezasızlık, hukukun üstünlüğünün sağlanmasının önündeki tehlikedir. Bu bağlamda Roboski davası Türkiye yargısı için bir sınav mahiyetindedir. Türkiye yargısı bu sınavı tüm dünyanın gözü önünde verememiştir!
Devletin Roboski ile ilgili yürüttüğü özel politika devam etmektedir. En son 29.05.2016 tarihinde Şırnak İline bağlı Uludere İlçesi Ortasu Köyü’nde sınır ticareti için Irak topraklarına geçen yaklaşık 70 kişilik bir grup geri dönüşleri esnasında ağır silahlar ile saldırıya uğramıştır. Saat 21.30 sıralarında gerçekleşen olayda Roboski katliamının yaşandığı Afra yaylası 15 nolu sınır taşının çok yakınındaki bir mevkide Gülyazı Alay Komutanlığı’ndan obüsler ile ve Beyaz Tepe Sınır Karakolundan tank ve ağır silahlar ile bombalamalanmıştır.
Bombalama sırasında 16 yaşındaki Vedat Encü yaşamını yitirmiş, Suvar Encu (20), İbrahim Encu (15), Özgür Encu (18), ve Yılmaz Encu (17) ise yaralanmıştır. Yılmaz Encu Şırnak Devlet Hastanesinin yoğun bakım servisinde tedavisi devam ederken yaşamını yitirmiştir.
Köylülerin kullandığı güzergahın Beyaz Tepe ve Karaçalı sınır karakollarının arasında olması, köy korucuları tarafından gidenlerin kim oldukları, ne getirdikleri, hangi saatlerde gidip geldiklerine dair bilgilerin karakollara bildiriliyor olması olayın kasıtlı bir katliam olduğu sonucunu doğuruyor.
Roboski katliamının akabinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, savaş uçaklarınca gerçekleştirilmiş bu katliamın sorumlularının Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmayacağını, ne pahasına olursa olsun aydınlatılacağını söylemişti. Aradan geçen 6 yıla karşın, ölümlerin sorumlularının açığa çıkarılmasına ilişkin herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Tam aksine katliamın üstü örtülmeye çalışıldı. Daha sonra 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın Roboskî katliamını darbecilerin yaptığı yönündeki imaları, Roboski katliamını 2011 yılından bu yana devam eden siyasi ittifaklar çerçevesinde değerlendirme zemini yaratmıştır.
Roboski’de yaşananlar ile evrensel bir hukuk anlayışı temel alınarak yüzleşilmesi ve Türkiye’nin bir an önce taraf olması gereken Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) göre olayın çok yönlü bir şekilde soruşturulması gerekmektedir.
Roboski katliamının sorumlularının kaçabileceği bir yer yoktur! Olsa olsa cezalarını ödemememek için zaman kazanabilirler. Ama insanlığa karşı işlenmiş suçların zaman aşımı olmayacağı için bu katliamın cezası, sorumluları sonsuza dek takip edecektir.
Roboski katliamı, dünya yeni bir yıla girmeye hazırlanırken, 2011 yılının son ayında, 28 Aralık gecesi yaşandı. İki gün sonra da yeni yıla girildi. Ne yazık ki bu ağır katliamın yası olması gereken düzeyde tutulamadı. Bir toplumu toplum olmaktan çıkaran temel şey, ortak acı ve ortak sevinç duygusunun kaybıdır. Roboski katliamının sorumlularının bu ülke toplumuna vurduğu en büyük darbelerden biri de ortak acı duygusunda heyelan yaratmış olmalarıdır.
Altı yılın sonunda, geç de olsa bu ortak acıyı paylaşma ve bu acılar üzerinden dayanışma duygusunu geliştirme şansımız var.
Bizler yatıp kalkıp Roboski demeden, bu katliamın hesabının verilmesini sağlamadan, gerçek bir toplum olarak yeni yıllara asla giremeyeceğiz!
6 YILDA NELER YAŞANDI?
Şırnak’ın Uludere ilçesindeki Ortasu/Roboski ve Gülyazı/Bujeh köylerinden, 28’i aynı aileden 34 kişi savaş uçaklarının bombardımanıyla 28 Aralık 2011’de öldürüldü.
2011 yılı
28 Aralık: Televizyon kanalları, olayın üzerinden 12 saat geçtikten sonra TSK’dan yapılan açıklamanın ardından haberi verebildi. TSK, şu açıklamayı yaptı:
“Bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır.”
29 Aralık: Cenazeler defnedilirken Başbakan Erdoğan’dan ilk açıklama geldi: “40 kişilik bir grubun olması daha önce Gediktepe ve Hantepe baskınlarında silahlar katırlarla taşınmasını hatırlatıyor. O zaman da niye bunlara müdahale edilmemişti denmişti.”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Uludere bir operasyon kazasıdır” dedi.
30 Aralık: Başbakan Erdoğan, “Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum” dedi.
2012 yılı
3 Ocak: Bölgeye giden insan hakları savunucuları, sendikacılar, doktorlar ve avukatların hazırladığı rapora göre, katliamın ardından saatlerce yardım gitmediği için donarak ölenler olmuştu.
9 Ocak: Başlatılan soruşturmada Gülyazı Sınır Alay Komutan Vekili Jandarma Albay Hüseyin Onur Güney görevinden alındı. 17 muvazzaf askere de sınır kaçakçılığına göz yumdukları gerekçesiyle görevi ihmalden soruşturma açıldı.
İlçe Kaymakamı Naif Yavuz’a saldırdıkları iddiasıyla da “Kasten insan öldürmeye teşebbüs” iddiasıyla beş kişi tutuklandı.
11 Ocak: TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde Uludere Alt Komisyonu kuruldu.
16 Ocak: Bombardımandan sağ kurtulan Davut, Servet ve Hacı Encü Gülyazı Alay Komutanlığı’nda “pasaport kanununa muhalefet”, “sınırı yasadışı yollarla ihlal etme” ve “ülkeye sınırdan kaçak mal sokma” iddialarıyla ifade verdi.
26 Ocak: BDP, Roboski katliamını Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıdı.
2 Şubat: Şırnak Valiliği’nin hesabına, ölenlerin ailelerine verilmek üzere 123’er bin lira para yatırıldı. Paranın yatırılacağı açıklaması yapıldığı andan itibaren aileler, parayı istemediklerini, çocuklarının katillerinin yargılanmasını istediklerini açıkladı.
4/6 Şubat: Komisyon üyeleri Roboski’de incelemeler yaptı.
16 Şubat: Katliam öncesinde çekilen Heron görüntülerini izleyen komisyon üyeleri “Görüntüler çok net. Göz göre göre ölmüşler” dedi.
1 Mart: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Uludere’de kasıt yok” dedi.
6 Mart: ASELSAN’ın komisyona sunduğu raporun da bu görüşle örtüştüğü açıklandı.
5 Nisan: Milli Savunma Bakanlığı komisyona sunduğu raporda, Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığın ve Uludere Sulh Ceza Mahkemesi’nce konulan gizlilik kararını gerekçe göstererek sorulara yanıt vermedi.
Komisyon üyesi, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, bianet’e yaptığı açıklamada, Savunma Bakanlığı’nın komisyona sunduğu raporda “elle tutulur hiçbir bilgi ve belge olmadığını” söyledi.
6 Nisan: 34 kişinin aileleri Meclis’te BDP, AKP, CHP ve MHP grubuyla görüştü.
TBMM İnsan Hakları Uludere Alt Komisyon Başkanı AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener bu ayın sonuna kadar komisyon raporunu tamamlamayı umut ettiklerini söyledi, ‘‘Şu anda sadece İçişleri Bakanlığı’ndan rapor bekliyoruz’’ dedi.
30 Nisan: İçişleri Bakanlığı raporunda “Ya ikinci bir Heron var ya F-16’lardan verilen koordinatlar girildi ya da başka bir ülkeden görüntü desteği alındı” değerlendirmesini yaptı.
16 Mayıs: Wall Street Journal Roboski katliamındaki hava bombardımanı öncesinde ABD’nin insansız hava aracı Predatör’den görüntü alındığını yazdı.
18 Mayıs: Genelkurmay, haberin hemen ardından “Olayda grubun ilk görüntü tespiti Türk Silahlı Kuvvetlerine ait İnsansız Hava Aracı tarafından yapılmıştır” açıklamasını yaptı ve haberin gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Başbakan Erdoğan’ın da haberi yalanmasının ardından WSJ ikinci bir haber yaparak, haberlerinin doğru olduğunu ve kaynaklarının ABD Savunma Bakanlığı olduğunu vurguladı.
21 Mayıs: Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada, haberin “uydurma olduğunu” bir kez daha tekrarladı ve istihbaratın TSK’dan alındığını, WSJ’deki haberin ABD’deki seçimlerle ilgili olduğunu öne sürdü.
22 Mayıs: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ “İstihbaratın milli kaynaklardan olduğu çok net bir şekilde açıklandı, artık bu konu üzerinde değerlendirme yapmak doğru olmaz diye düşünüyorum” dedi.
Genelkurmay da konuyla ilgili adli ve idari soruşturma başlattıklarını açıkladı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Roboski katliamıyla ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
23 Mayıs: İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bombardımanın emrini, “Ankara’da Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri analiz eden komutanların verdiğini” söyledi.
25 Mayıs: Başbakan Erdoğan, Roboski katliamını gündemde tutanların “terör örgütü ve uzantıları olduğunu” söyledi.
27 Mayıs: Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ilk kez konuştu. Olayla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini söyleyen Yılmaz, yargı sürecini etkilememesi veya bu yönde bir algı doğurmaması için, bugüne kadar “Uludere olayı” konusunda Bakanlık tarafından herhangi bir açıklama yapılmadığını ifade etti.
28 Haziran: Sivil toplum örgütleri ile Roboski Katliamı’nın yaşandığı yere yürümek isteyen ailelere polis tazyikli suyla müdahale etti.
5 Ağustos: Roboski katliamını araştıran Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, Wall Street Journal’ın haberini doğruladı, Predatör’lerin de olaydan önce görüntü aldığını ve görüntülerde köylülerin seçildiğini açıkladı.
21 Ağustos: Asker taşıyan sivil araç Uludere’de şarampole yuvarlandı, dokuz asker ve minibüsün şoförü hayatını kaybetti. Kazada yaralanan askerlere, Roboski’de katledilen yurttaşların yakınları yardım etti.
16 Ağustos: Roboski katliamında 11 akrabasını kaybeden Ferhat Encü, bir formalite yerine getirilmediği için sistemde hala “aranıyor” göründüğü için de altıncı kez aynı sebeple gözaltına alındı.
12 Ekim: Aynı dosyadan altı kez gözaltına alınıp “yanlışlıkla oldu” diyerek bırakılan Encü’nün açtığı tazminat davası, “hakkınızda soruşturma var” denilerek reddedildi.
6 Aralık: Roboski katliamının sorumlularının yargılanması ve hükümetin resmi özür dilemesi talepleriyle imza kampanyası başlatıldı.
10 Aralık: BDP Mersin Milletvekili Kürkçü, bianet’e konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Roboski katliamı, 34 köylünün öldürüldüğü hava harekatı öncesinde 23. Sınır Jandarma Tümen Komutanlığı’na bağlı yerel askeri birlikler tarafından başlatılmış olan ‘Yıldız’ uçarbirlik harekatının devamı. Eldeki bilgilerin değerlendirilmesi hava harekatı öncesinde yapılması tasarlanan fakat sonra ikinci ordu emriyle durdurulan bu ‘uçar birlik’ harekatının gerekçesi konusunda büyük çelişkiler olduğunu gösteriyor. Genelkurmay bu harekatın ‘sınır içerisine doğru bir sızma ihtimaline binaen yapıldığını’ söylüyor. Tümen Komutanlığı ise uçar birlik harekâtını sınırdan çıkışlar olacağına dair istihbaratla gerekçelendirmiş. Ancak bu gerekçelendirmenin aşağıdaki birimlere bir yazılı emirle bildirildiğine dair kayıtlar da bulunmuyor.”
26 Aralık: Meclis Uludere Alt Komisyon Başkanı AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener, 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda Genelkurmay’ın talimat vermiş olabileceğini açıkladı. Şener, olayda kasıt bulunmadığını ancak zincirleme hata olduğunu açıkladı.
Şener, soruşturma sırasında Genelkurmay’ın olayla ilgili tüm belgeleri komisyonla paylaşmadığını belirtti.
Komisyon Roboski raporunu olayın yıldönümünde açıklayacaktı ancak, “raporun siyasi amaçla kullanılmaması için olayın yıldönümünden sonraya Ocak ayına sarkıtıldığı” ifade edildi.
29 Aralık: BDP Eşbaşkanları Demirtaş ve Kışanak’ın, Roboski Katliamı için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) yaptıkları başvuru işleme alındı. Soykırım, insanlığa karşı suçlar ile savaş suçlarına bakan UCM’den Demirtaş ve Kışanak’a gönderilen yazıda; başvurunun işleme alındığı, çıkacak kararın kendilerine iletileceği belirtildi.
2013 yılı
6 Mart: Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı’nın alt komisyonu olan Uludere Alt Komisyonu’nun hazırladığı rapor taslağı, üç muhalefet oyuna karşı beş AKP’li üyenin oylarıyla kabul edildi.
Gizlilik kararı alınan raporu milletvekillerinin sadece okumasına izin verildi. Raporda, “Kasıt yok, sivil irade ile yetkililer arasında koordinasyonsuzluk var” denildi.
27 Mart: Rapor İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda kabul edildi.
Roboskili aileler raporun kabul edildiği gün Meclis’e gelerek, raporun olayı aydınlatmadığını, failleri göstermediğini anlattı. Roboskili ailelerin sözcüsü Ferhat Encü ise şöyle konuştu:
“Komisyon acılarımızı paylaşmaya geldiğinde çok mutluyduk. ‘Devlet katliamı açığa çıkarmaya çalışıyor’ dedik. Görüntüleri izlediler ve birlikte ağladık. Ancak 455 gün geçti ve halen açık, net, planlı bir katliamın sorumluları cezalandırılmadı.”
29 Nisan: CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyonun hazırladığı rapora karşı yazdıkları muhalefet şerhini kitapçık haline getirdi.
11 Haziran: Soruşturmayı 1,5 yıldır yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “taksirle ölme sebebiyet vermekten dolayı” Roboski katliamıyla ilgili soruşturma dosyası hakkında görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi.
Roboski katliamında öldürülen 34 kişinin ailelerinin avukatları, yaptıkları basın açıklamasında, soruşturma dosyasının Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderilmesine tepki gösterdi: “Savcılık bu bir kazadır diyor. Uçaktan bomba düşmüş, 34 kişi ölmüş. Bu nedenle dosyayı askeri mahkemeye göndermeye karar verdi.”
20 Haziran: Roboskili ailelerin avukatları, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturmada görevsizlik kararı vermesine ve dosyayı askeri savcılığa yollamasına itiraz etti.
Görevsizlik kararına ilişkin 10 sayfalık itiraz dilekçesinde, savcılığın bu kararının hukuksuz ve insan haklarına aykırı olduğu belirtilerek, kararın kaldırılması talebinde bulunuldu. Avukatlar, soruşturmadaki gizlilik kararının da kaldırılmasını istedi.
2014 yılı
7 Ocak: Genelkurmay Askeri Savcılığı kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. “Sivil kusur olmadığı gibi 34 kişinin savaş uçakları tarafından katledildiği olayda askerler bakımından da bir kusur olmadığı” gerekçesiyle…
Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın bu kararına itiraz da Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından reddedildi.
8 Temmuz: Genelkurmay Başkanı Özel’in yaptığı bir basın açıklamasında “ölenlerin arasında PKK terör örgütü mensupları olduğunu” belirttiği ileri sürülerek, olayda ölenlerin yakını 32 kişi Özel hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 8 Temmuz 2014 tarihinde Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile ilgili Roboski katliamı soruşturmasında “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi.
18 Temmuz: Roboski aileleri adına bin avukat Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Dilekçede “Yaşam hakkı, adil yargılama hakkı, işkence yasağı ve etkin soruşturma hakkının ihlal edildiği” belirtildi.
2015 yılı
23 Ocak: Adalet Bakanlığı Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru kapsamında görüşlerini sundu. Görüşte, “Bakanlığımız olayın meydana gelmesinde etkili olan ‘kaçınılmaz hata’nın tespitinin yapıldığını belirtmek ister” ifadesi yer aldı.
16 Şubat: Milliyet gazetesinde Albay Eker’in 23 Aralık 2013’de Askeri Savcı Albay Ali Müjdat Eski tarafından alınan ifadesi yayınlandı.
2. Ordu Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanı Albay Aygün Eker’in verdiği ifadede Roboski’de sınırı geçen grubun kaçakçı olduğunu üstlerine bildirdiklerini ama dikkate almadığını söylediği ortaya çıktı.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın Uludere’ye ilişkin takipsizlik kararında olayın “kaçınılmaz bir hata” olduğu savunulmuştu. Eker’in gruptakilerin kaçakçı olabileceğine ilişkin değerlendirmesine takipsizlik kararında yer verilmemesi ise dikkat çekti.
AYM’deki bireysel başvurulara ilişkin Adalet Bakanlığı’nın gönderdiği savunmada da Genelkurmay’ın Bakanlığa gönderdiği yazı esas alındı. Bu yazıda da Eker’in değerlendirmeleri yer almadı.
24 Mart: Bu kez de köylülerin sınır ticaretinde kullandığı katırlar yine askerler tarafından katledildi.
28 Haziran: Roboski’de uzun süredir devam eden askeri hareketlilik ve yayla yasakları protesto için Roboski köyü girişine barikatlar kurarak askeri geçişi önlemeye çalıştı. Asker bu durumu bahane ederek köylülere çok sert saldırdı. İki günlük protesto eyleminde askeri ve polisin sert saldırı sonucu birisi kafasından olmak üzere bir çok köylü yaralandı.
29 Haziran: Sabah sat 05.00 civarında herhangi bir eylem yokken asker hiçbir uyarı yapmadan köyün ortasından geçerken kontrolsüz ateş açtı. Roboskililerin evlerinin önünde bağlı duran katırları vuruldu. Birçok katır yaralanırken, üç katır da öldü. Arabalara kurşun isabet etti. O gün ayrıca dört çocuk darp edilerek gözaltına alındı.
2016 yılı
24 Şubat: Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruyu 'eksik evrak' gerekçesiyle reddetti.
Ret gerekçesinde 53 başvurucudan 3’ünün avukatlarının vekaletnamesinin dosyada yer almadığı belirtildi.
23 Mart: Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.
Ret gerekçesi:
“Başvurudaki eksikliğin giderilmesi bildirimiyle başvurucular vekiline, başvuru formunda başvurucuların temel bilgilerine yer verilmediği ve ayrıca başvuru evrakının kabul edilebilirlik kriterlerine uygun bir başvuru olup olmadığının değerlendirilebilmesi için zorunlu başvuru yollarının tüketildiğine dair Askeri Savcılık ve Mahkeme kararları ile başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının tespiti için kararların öğrenme tarihlerinin başvuru formu ve eklerinde olmadığı bildirilmiş ve eksikliklerin giderilmesi istenilmiştir.
Avukat, 21 Ağustos 2014 tarihli eksiklik giderim evrakında eksikliğin süresinde giderilmemesine yönelik herhangi bir mazeret bildirmemiştir. Eksikleri süresinde tamamlamadığı gibi eksiklik giderimini neden süresinde yapamadığına ilişkin mazeret dilekçesini de yaklaşık bir ay sonra Mahkememize sunmuştur.”
Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt ise karara şerh düştü:
“Anayasa Mahkemesi’nin İkinci Bölümü tarafından 24 Şubat 2016’da yapılan toplantıda, dosyanın incelenebilmesi için gerekli ve temel nitelikteki belgelerin süresinde verilmediği ve geçerli bir mazeret de sunulmadığı gerekçesiyle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin reddine oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Başvurunun reddine ilişkin karara, sürenin geçirilmiş olmasının ve mazeretin kabulünün aşırı bir şekilcilikle incelenip incelenmediği noktasından tereddüt duyduğumdan katılmamaktayım.”
23 Ağustos: Roboski katliamı mağduru 281 başvurucu, yaşam hakkı ihlali başta olmak üzere hak ihlalleriyle ilgili AIHM’e başvurdu.
Roboski katliamında 11 akrabasını kaybeden, HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü bianet’e yaptığı açıklamada, başvuruda yaşam hakkı ihlalinin yanı sıra sorumluların tespit edilmemesi ve yargı önüne çıkarılmamasının başvurusu konusu yapıldığını söyledi.
26 Temmuz 2016 Habertürk TV’de konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Albayrak 2011 yılında 34 kişinin yaşamını yitirdiği Roboski katliamına ilişkin dosyanın yeniden inceleneceğini söyledi.
DAVALAR
TSK’ye ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 34 sivil yurttaşın katledildiği Roboski katliamına ilişkin 5 Ocak 2012’de açılan soruşturma, son olarak 16 Şubat’ta AYM’de ret edilmesi ile AİHM’e taşınıyor. Türkiye’de adalet ve hukuk mekanizmasının AYM’nin ret kararı ile birlikte Roboski için son bulduğunu ifade eden Roboski-Der Başkanı Veli Encü, “Roboski için hukuk süreci yeni başlıyor. Roboski katliamının faillerinin en ağır cezayı almaları için bütün kapıları çalacağız” dedi.
Şirnex’in (Şırnak) Qileban (Uludere) ilçesinin Roboski köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde TSK’ye ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 34 sivil yurttaşın katledilmesi ardından 5 Ocak 2012’de Qileban Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma mahkemelerde mekik dokumaya devam ediyor.
Görevsizlik kararı
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmanın açılması ile birlikte gizlilik kararı alınan Roboski katliamı soruşturması, 5 Ağustos 2012 tarihinden sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmeye başlandı. Cumhuriyet Başsavcılığı da 11 Haziran 2013’te “taksirle ölüme sebebiyet vermekten” şehriyle soruşturma dosyası hakkında görevsizlik kararı vererek, dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi.
Roboski dosyası askeri yargıda
Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderilen Roboski dosyası 6 ay sonra 7 Ocak 2014’te “kovuşturmaya yer olmadığından” şerhiyle dosyaya takipsizlik kararı verdi. Roboskili ailelerinin avukatları aracılığıyla Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın kararına yaptığı itiraz ise 20 Haziran 2014 tarihinde reddedildi.
Roboski dosyası AYM’ye taşındı
Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın kararına Roboskili ailelerin itirazının ret edilmesi ardından, ailelerin avukatları aracılığıyla 18 Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldı. Avukatlar, AYM’den, “En üst düzey yetkililerin başvuruculardan resmi özür dilemesi, takipsizlik ve takipsizliğe itirazın reddi kararının kaldırılması, öldürme olayı nedeniyle sorumluluğu doğabilecek Bakanlar Kurulu’nun, tüm askeri ve mülki yetkililerin yargılanmasının sağlanması için dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesi” talebinde bulundu.
‘Daha sonra bir hata olduğunun anlaşılması…’
AYM ise, Roboski davası için yapılan başvuru kapsamında Adalet Bakanlığı’ndan savunma istedi. Adalet Bakanlığı ise yaptığı 28 sayfalık savunmada Genelkurmay Başkanlığı’nın daha önce Adalet Bakanlığı’na gönderilen yazısı esas alınarak, “Daha sonra bir hata olduğunun anlaşılması, kullanılan gücü otomatik olarak haksız hale getirmez. Aksini düşünmek, devlete ve kanun adamlarına görevlerini yaparlarken, belki de kendilerinin ve diğerlerinin yaşamlarına zarar verebilecek gerçekçi olmayan bir külfet yüklemek olur. Bununla birlikte olayın içinde bulunduğu koşullar, güç kullanılmasını gerektiren makul bir inancın varlığını göstermelidir” denildi.
AYM de ‘eksik evrak’ gerekçesi ile ret etti
AYM de 34 sivil yurttaşın katledilmesi ile sonuçlanan katliam başvurusunu, 16 Şubat 2016’da başvuruda bulunan 53 avukattan 3’ünün vekaletnamesinin dosyada yer almadığı gerekçesi ile reddetti. AYM, eksik belgelerin 15 gün içinde tamamlanması için tebligatta bulunduğunu hatırlatarak avukatların, belgeleri 2 gün gecikmeli sunduğu için ret kararı verildiğini açıkladı.
Katliamın yaşandığı 2011 yılından bu yana adalet arayışlarını kararlıkla sürdüren Roboskili aileler şimdi de AYM’nin de ret kararı ardından avukatları aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yapmaya hazırlanıyor.
‘Hukuk Roboski’de faillerin aklanması için işledi’
AYM’nin red kararını Roboski katliamının askeri ve siyasi faillerinin aklanmasının bir devamı olarak nitelendiren Roboski-Der Başkanı Veli Encü, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümetinin Roboski davasında baskı ve müdahalesi olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunları yaparken suçluluk psikolojisi içinde oldular” dedi. Roboski katliamının faillerinin yargılanmadığını aksine Roboskili aileler hakkında sayısız dava açılarak adalet arayışlarından dolayı defalarca yargılandığını dile getiren Encü, hukukun Roboski’de faillerin aklanması yönünde işlediğini söyledi.
‘Her kapıyı çalacağız’
Türkiye’de adalet ve hukuk mekanizmasının AYM’nin ret kararı ile birlikte Roboski için son bulduğunu ifade eden Encü, “Roboski için hukuk süreci yeni başlıyor. Roboski katliamının faillerinin en ağır cezayı almaları için bütün kapıları çalacağız. İnanıyoruz ki AİHM, Türkiye’yi Roboski davasında yargılayacak ve mahkum edecektir” dedi.
Benzer katliamda Türkiye mahkum edilmişti Roboski katliamının benzer katliamı olan 38 sivil yurttaşın katledilmesi ile sonuçlanan Giver (Kuşkonar) ve Bêsûke (Koçağılı) katliamı da Türkiye mahkemelerinde 20 yıl boyunca mekik dokuması ardından AİHM’e taşınmıştı. AİHM, “hava saldırısı emri vermek”, “yeterli soruşturma yapmamak”, “insan yaşamını dikkate almadan bombalama yapmak” ve “uçuş kayıtlarını gizlemek” suçlarından Türkiye’yi 2 milyon 305 bin avro tazminata mahkum etmişti. |
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Colani’nin arabası
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu