Nuri Okutan: ‘Evet’ çıkarsa MHP diye bir parti kalmaz
MHP İsparta Milletvekili Nuri Okutan, referandumda ‘Hayır’dan yana tavır alınca partisinden ihraç edildi. Valiliği döneminde eğitim projeleriyle çok sayıda ödül alan, kazandığı ödül parasını okul yapımına harcayan Okutan, Botan Çayı’nı rafting ve yamaç paraşütüyle tanıştıran isimdi.
MHP’de 1 Kasım seçimleri sonrasında yükselen muhalif seslerin dalga dalga yayıldığı günlerde milletvekilleri içerisinde bu sese kimlerin kulak kabartacağını pür dikkat izlerken özellikle Isparta Milletvekili Nuri Okutan’ın nasıl bir tavır takınacağını merak etmiştik. Valilik döneminden tanıdığımız Okutan’ın hiçbir şey olmamış gibi ıslık çalarak havaya bakan vekillerden olmayacağını düşünmüştük. “Kendisi hakkında yanlış bir izlenim mi edindik” diye aklımızdan geçirirken ses geldi Okutan’dan. Kurultay talebinde bulundu ve muhalefet saflarına geçti. Referandum sürecinde “Hayır” kampanyasına aktif bir şekilde katılan Okutan geçen hafta içinde önce ifadeye çağrıldı, bir gün sonra da ihraç edildi. İfadesi üzerinde bir gün düşünme zahmetine bile girmemişti MHP Yüksek Disiplin Kurulu.
Kamuoyu onun adını önce Kelkit Kaymakamlığı sırasında duydu. Literatüre “Kelkit Modeli” olarak geçen proje bazında kalkınma modeliyle ilçeye hayat verdi. Kurduğu kooperatifler ve birliklerle köylüye alternatif gelir kaynakları yarattı. Yurtdışından ucuz fiyatla getirttiği toplam 10 bin gebe inekle hayvancılığı canlandırdı. Atıl durumdaki Şiran süt fabrikasının yüzde 55 hissesini birlik adına satın alarak faaliyete geçirdi. Yem tesisi kurdu. Sağlanan gelirle ilçeye okul gibi sosyal projeler yaptırdı.
OKUTAN MODELİ
Siirt valiliği döneminde yaptığı çalışmalarla adını UNICEF gibi uluslararası kuruluşlar duydu. Siirt’te yüzde 4 olan okulöncesi eğitim oranı yüzde 74’e, yüzde 40’larda dolaşan kızların okula başlama oranını 90’lara çıkardı. İlden göçleri durdurmak ve köye dönüşleri teşvik etmek için de köylülerin arazilerine 10 milyon fıstık ağacı diktirdi. Aralarına da asma. Yirmi yılda ancak ürün verecek fıstıklar oluncaya kadar üzüm hasadı yapabilsinler diye. 15. yılı dolan diktiği fıstık ağaçlarının verdiği ürünle Siirt’in fıstık rekoltesi yirmi katına çıktı. Okutan’a göre beş yıl sonra fıstık rekoltesinde Siirt, Gaziantep’i geçecek.
Botan Çayı’nda rafting ve yamaç paraşütü kulüplerini kurdu. Yerel halktan insanlarla birlikte kendisi de rafting ve yamaç paraşütü kurslarına katıldı. Yarışmalar düzenledi.
Bu projelerin benzerlerini Sakarya, Trabzon ve Urfa valilikleri sırasında da sürdürdü. Okulöncesi eğitim ve kız öğrencilerin okuma oranlarında görev yaptığı illeri Türkiye sıralamasında ilk üçe sokmayı başardı. Yurtiçinde ve yurtdışında eğitim alanında ne kadar ödül varsa topladı. Nuri Okutan’ın yöntemleri, UNICEF literatürüne “Nuri OKUTAN Modeli” olarak geçti. Eğitime yaptığı katkılar nedeniyle 2006 yılında 100 bin dolarlık Vehbi Koç Ödülü’ne layık görüldü.
ANNESİNİN VASİYETİ
Bu parayla isterse ailecek güzel bir tatile çıkar isterse kendisine son model lüks arabalar alabilirdi. Yok, son örnek olmadı. Çünkü araba tutkusu olmadığını Siirt’e vali olarak geldiğinde göstermişti. Valiliğin otoparkında bekleyen 2 Mercedes, 2 Mazda ve 1 Cheroke Cip’i sattırmış, gelen paraları projelerde kullanmıştı. Her neyse o para sonuçta şahsına verilmişti ve paşa gönlü nasıl isterse o şekilde harcayabilirdi. Ama o tuttu Sakarya’da okul yaptırdı. Okul yaptırmak için o kadar paranın yetmeyeceğini o da biliyordu. Ama rahmetli annesinin vasiyetidir deyip o parayla okula başladı gerisini kardeşleri ile birlikte imece yoluyla tamamlamayı hesap ediyordu. Kardeşleri de onay verince proje başladı.
ALİ KOÇ’UN DESTEĞİ
Bu okul hikâyesini sorduğumuzda utana sıkıla, mahcup bir şekilde anlattı: “Benim Vehbi Koç Vakfı’ndan 100 bin dolarlık ödül aldığım haberini Isparta’daki babam ve annem de televizyondan izlemiş. Babam pek keyiflenmiş ve şaka yollu,
“Bizim oğlan o paranın bir kısımını söyleyeyim de bize göndersin bari” demiş. Annem de babamın şakasını ciddiye alıp, “Benim oğlum o parayı kendine harcamaz, onunla okul yaptırır” diye çıkışmış. Ben aslında kütüphane yaptırmayı düşünüyordum. Çünkü 100 bin dolara bir okul yapılmaz. Bu olaydan birkaç ay sonra annemi kaybettik. Cenaze için memlekete gittiğimde babam bana bunu anlattı. Ben de o zaman okul yaptıralım eksik kalanı da kardeşlerimle ben vereyim diye düşündüm. Sakarya’da okulun yapımına başladık. Müteahhide iş yaptıkça paranı peyder pey ödeyeceğimizi söyledim. Ödül olarak aldığım parayı verdim. Tayinim Trabzon’a çıktı. Arada bir müteahhidi arayıp paraya ihtiyaç olup olmadığını soruyorum. “Şimdilik yok” diyor. Meğer Ali Koç, okul inşaatı nasıl gidiyor diye gelmiş ve müteahhide “Vali Bey’in verdiği 100 bin dolar yeter. Bir daha ondan para isteme. Eksik kalanı biz tamamlayalım demiş. Eksik kalan 50 bin doları vermiş. Ben bir geldim okul inşaatı bitmiş. Müteahhide “Nasıl oldu bu” diye sorduğumda anlattı. Ali Koç’un kendisini bana bu konuda bir şey hissettirmeme konusunda tembihlediğini ve geri kalan parayı verdiğini söyledi.”
Dink cinayetinin ardındaki operasyon
Trabzon’a gittiğinde Dink cinayeti soruşturmasını kucağında buluyor Okutan. İle gelen müfettişler işin jandarma boyunu soruşturup raporlarını yazmış, ancak Emniyet ayağına dokunmamışlardır. Aylarca bekler, yazışmalar yapar ama nafile. En sonunda dönemin İçişleri Bakanlığı Müsteşarı’nı arayarak, “Emniyet’le ilgili soruşturma savsaklanıyor, müfettişler raporunu yazmıyor” diye serzenişte bulunduğunda aldığı cevap: “Sen bu işlere karışma.”
Kendisini FETÖ’nün hedef tahtasına oturtan bu olaydan sonraki gelişmeleri kendisinden dinleyelim: “Trabzon’a gidince müfettiş raporları hazırdı mesela. O müfettişler şu an açıkta. Jandarma tarafı masaya yatırıldı ama Emniyet ile ilgili rapor bir türlü gelmedi. Bakanlığı bu konuda uyardım ama müsteşar, “Sen o işe karışma” diye payladı. Bugün gelinen noktaya da baktığımızda olan şuydu; cemaatin istediği İstanbul Emniyeti’ni, özellikle de istihbarat birimini ele geçirmek. Dink’in katledilmesi ve bazı bilgilerin saklanması, İstanbul İstihbarat Müdürlüğü’nü ele geçirmeye, o kadro boşalsın ki yerine biz gelelim operasyonuydu. Bunu da sağladılar. Biz tabii bunun iç tarafını da biliyoruz ama devlet terbiyemiz gereği hem de kamuoyuyla bunu paylaşmayı uygun bulmuyorum.
Pazarlık da var
Bunun iç tarafında pazarlık da var. “Ya biz sizi alacağız ya da bunlara razı olacaksınız. “Onlar önce razı oldular İzmir’e gönderilmek istendi istihbaratın başındaki arkadaş, sonra vazgeçti. Sen misin vazgeçen? Bu operasyonlar arka arkaya geldi. Zaten daha Siirt’te iken AKP tabanı beni Başbakan Erdoğan’a “Bu adam derin devletin adamı, Ergenekon süreci başlayınca da Ergenekoncu” diye çekiştirmiş. Ama Başbakan Erdoğan, belli bir süre beni korudu. Önce Trabzon’da FETÖ ile karşı karşıya gelmem, ardından da Urfa valiliğim sırasında Kürt açılımı ile ilgili kendisine önce sözlü, daha sonra isteği üzerine yazılı raporumda “Bu işin yürütülmesinde yanlış giden bir şeyler var” dediğimde bu desteğini çekti. Hemen merkeze alındım.”
Türkiye’de yepyeni bir sayfa açılacak
Valiliği sırasında MHP’den kendisine gelen milletvekilliği teklifini geri çeviren Okutan, merkez valiliği sırasında yinelenen bu teklifi bu kez kabul ederek 7 Haziran 2015 seçimlerinde parlamentoya Isparta milletvekili olarak girer. Okutan, aslında öğretmen liseleri mezunlarının öğretmenlik hakları iptal edilmeseydi karşımıza bir eğitim emekçisi olarak çıkacaktı. Köy Enstitüleri kapatılıp öğretmen lisesine dönüştürülmesiyle Gönen Köy Enstitüsü de öğretmen lisesine çevrildi. Okutan da bu liseden öğretmen olma umuduyla mezun oldu. Sohbetimiz sırasında “Ben Fakir Baykurt’un çıktığı okuldan mezunum” diye övünmeyi de ihmal etmiyor.
Ağırlığı Hayır’a verdik
Partisinden ihraç edilen Okutan’a “Peki, bundan sonra ne olacak” dediğimizde, “Önce referandumu görelim. Hayır çıkarsa Türkiye’nin önünde yepyeni bir sayfa açılacak” diyerek ekliyor:
“Şu anda partiye yönelik muhalefetten ziyade Türkiye’nin geleceğiyle alakalı çalışmalara odaklandık. Referandumdan ‘Hayır’ çıkması için ağırlığımızı bu işe verdik. Tabii sahada çok ciddi sıkıntılar var. Bize yakın arkadaşlarımız rahatsız ediliyor. Halka açık yaptığımız toplantılarımız basında yer almıyor ama biz yine de elimizden geldiği kadarıyla halkla iletişim kurmaya çabalıyoruz. Bundan sonra ne olacağını oturup çıkan tabloya göre bir karar vereceğiz. ‘Hayır’ çıkarsa Türkiye’de yeni bir sayfa açılacağına inanıyorum. Belki Sayın Cumhurbaşkanı yine makamında kalacak. Ama hükümette de MHP’de de bir değişiklik olacak. ‘Evet’ çıkarsa siyasette ikili bir yapı olacak. Bir yanda ana çatıyı CHP’nin oluşturduğu demokratik sol bir yapı, diğer tarafta da AKP’nin ana gövdesini oluşturduğu milliyetçi muhafazakâr yapı. Orada zaten MHP bitiyor, MHP’ye yer yok. Bunun siyasi bir faturasının olması lazım. Partide ihraç edilenler kalanlardan fazla oldu. Her halükârda MHP’de bir değişiklik olacaktır. Yeni bir program ve tüzükle seçmenin karşısına çıkmamız lazım. Mesela biz Güneydoğu’yu çok fazla bilmiyoruz. Kürt meselesinde söyleyebileceğimiz çok fazla bir şey yok. Bunları tekrar ele alıp yeni bir yaklaşım sergileyebilmemiz gerektiğine inanıyoruz.”
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti
- Çete lideri savunma yaptı, tutukluluğa devam kararı!