"Dışlayıcı olmayacağım"

DSP'nin yarın yapılacak kurultayında yeniden aday olan eski Başkan Zeki Sezer, DSP'nin "2002 yılında olduğu gibi bölünme çabalarının başka bir noktaya taşınmaması için örgütten gelen baskıyı üzerine aday olduğunu" belirtti. DSP Kurucu Genel Başkanı Rahşan Ecevit ile Türkiye'nin sorunlarının aşılması konusunda farklı düşündüklerini kaydeden Sezer, "dışlayıcı olmayacağını" vurguladı.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.05.2009 - 14:06

Solu yeniden umut ve alternatif yapmak için daha önce çizdiği yol haritasına bağlı olduğunu anımsatan Eski DSP lideri Zeki Sezer, “2002’de DSP bölündü. DSP’ye karşı çeşitli girişimler gerçekleşti. Şimdi yeniden o girişimlerin olduğuna açıkça tanık oluyoruz. Öyleyse DSP’yi yeniden ulusal birliği, bütünlüğü barışı sağlayacak şekilde güçlendirmek gerekiyor. Bu yönde de geniş bir kadro ve örgütle birlikte sağlıklı demokratik bir yapıyı doluşturmak gerekir” dedi. Kürt sorununa ilişkin “açılım tartışmalarını” da değerlendiren Sezer, bölgeyi adam adım gezen bir siyasetçi olduğunu, Tunceli ve Erzincan’da sağladıkları oy artışının yüzde 10’u geçtiğini  ifade etti. Cumhuriyet Haber Portalı’na konuşan Zeki Sezer'in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:


- Pazar günü yapılacak DSP Kurultay'ında genel başkanlığa tekrar aday olma sebebinizi öğrenebilir miyiz?

ZS: Ben genel başkanlıktan istifa ederek parti için yeni bir heyecanın yaratılmasının önünü açmak istemiştim. Ama o heyecanın örgütten gelen baskıyla yine benim adaylığımla bugünkü koşullarla gerçekleşebileceğine kanaat getirdim. Örgütümüzün partinin bundan önce yapılan çalışmaları ileriye taşıyacak bir çalışmayı benimle yapmak konusunda bir kararlılığı var. Bu konuda yoğun bir talep var. DSP'nin 2002 yılında bölünüp parçalanmasıyla Türkiye'nin getirildiği koşullarda DSP'ye büyük ihtiyaç olduğu, onun içinde DSP'nin başka bir noktaya taşınmaması gerektiği ve bunu da birlikte yapmamız gerektiği konusunda örgütün yoğun bir baskısı oldu. Bende kayıtsız kalamadım, kalamazdım da zaten. 'Demokratik Sol'un çok gerekli ve Türkiye'nin 'Demokratik Sol'a büyük ihtiyacı olduğunu söylemiştim. O ihtiyacı da örgütün birlikte karşılayabileceğimiz çağrısıyla tekrar aday oldum.


- Başkan olmanız halinde AKP'ye alternatif bir sol parti olmak için nasıl bir politika izleyeceksiniz?

ZS: Bu son derece önemli gerçekten sol olmak, gerçekten alternatif olmak ve gerçekten umut oluşturmak lazım. Ben 23 Kasım 2008'de kuruluş yıl dönümümüzde yapmış olduğum konuşmada bir yol haritası çizmiştim, ki ben o gün partiden istifayı hiç düşünmüyordum. Henüz yerel seçimlere de epeyce bir zaman vardı. Orada bir kere partinin kurumsallaşması ve demokratikleşmesi bu yolla Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı verilmesi gerektiğini ifade ediyordum. Şimdi ne yazık ki siyaset çözüm üretmek yerine sorun üretiyor. Siyaset ne yazık ki demokrasi diye diye demokrasiden uzaklaşmış durumda. Hatta siyaset yozlaşmış ve kirlenmiş durumda. Genel başkan suntasının ağırlıklı olduğu bir siyaset anlayışı sürüp gidiyor. 23 Kasım'daki konuşmamda, parti içi demokrasiyi de geniş kitlelere yayılmayı da, toplumun her kesimiyle buluşmayı da gerçekleştirecek yeni bir açılım, yeni bir gelişme gerekir demiştim. Ön seçimlerin egemen olduğu toplumun her kesiminin partide ciddi şekilde temsil edildiği ve o temsil edilen kesimlerin etkisinin parti içinde olabildiği bir demokratik yapıyı ve kurumsallaşmış yapıyı oluşturmak gerektiğini söylemiştim. Ayrıca dünya enerji kaynaklarının yeniden paylaşılması ve bu yolla aslında yeni haritaların çizilmesi aşamasında dünyada ve Türkiye'de yeni gelişmeler oluyor. Demokratik Sol Parti Türkiye'de birliğin, bütünlüğün de temsilcisi olabilecek yapısından 2002'de uzaklaştırılmak istendi bildiğiniz gibi. 2002'de Demokratik Sol Parti bölündü. DSP'ye karşı çeşitli girişimler gerçekleşti. Şimdi yeniden o girişimlerin olmakta olduğuna açıkça tanık oluyoruz. Öyleyse o Demokratik Sol Parti'nin bölünmesi ve iktidardan uzaklaştırmasıyla bugün Türkiye'nin geldiği nokta gözler önünde, öyleyse DSP'yi yeniden ulusal birliği, bütünlüğü barışı sağlayacak şekilde güçlendirmek gerekiyor. Bu yönde de geniş bir kadro ve örgütle birlikte, sağlıklı demokratik bir yapıyı oluşturmak gerekir. Bunu 23 Kasım'daki konuşmamda söylemiştim şimdi aynı noktadayız.


- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gündeme getirdiği ve çok tartışılan ''Kürt açılımı'' hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

ZS: Güney Doğu'yu ve Doğu Anadolu'yu adım adım dolaşmış bir siyasetçi olarak ben şunu görüyorum, biliyorum. Nitekim bu seçimlerde biz Erzincan'da Tunceli'de daha önce DSP'nin hiç almadığı oranda oy aldık yüzde 10'u geçtik. Daha öteye gitmesi lazım. O bölgeyi dolaşıyorum, vatandaşlarla konuştum. Terör örgütü dışında hiç kimsenin bölünme ayrılma gibi bir düşüncesi yok. Ama Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve siyaseti ne yazık ki vatandaşlarımızı kucaklayamamış büyük yoksulluk var. Ama aynı zamanda kültürel değerlerini daha dilediği gibi o bölgedeki vatandaşlarımızın yaşayabilmesi açısından atılması gerekli adımlar var. Bunlar yapılamamış. Bütün insanlarımız Türkiye'nin neresinde yaşıyor olursa olsun hangi kökenden ve hangi inanç gurubundan olursa olsun. Gerçekten birinci sınıf olduğunu hissetmeli. Bunu bizim siyaset olarak hissettirmemiz lazım. İşte Cumhurbaşkanı'nın açıklaması değil, ona dayalı değil ama DSP bölgedeki bu tür açılımları bundan sonra geliştirmeli. Bu konuda projeler koymalı ki hazırlığımız var. Ve aynı zamanda bölgeler arası gelir dağılımı adaletsizliğinin de giderilmesi, mesleksiz gençlerin yetiştiriliyor olması gerçeğinin ortadan kaldırılması yönünde de atılması gereken adımlar var. Biz DSP olarak önümüzdeki dönemde bunu gerçekleştireceğiz. Dediğim gibi bu 29 Mart seçimlerinde de DSP adına o bölgede ciddi bir kıpırdanma oldu. Gelişen koşullarda o iletişim araçlarının değişik kullanılması nedeniyle orada AKP-DTP şeklinde değişik bir yapı ortaya çıkmış gibi gözüküyor. Ama orada toplumun tümünü kucaklayabilecek, birlik bütünlük huzur ve barış içinde kucaklayabilecek tek partinin DSP olduğu konusunda hiç kimsenin de şüphesi olmaması lazım. Dediğim gibi hiçbir vatandaşımızın bölünme talebi, isteği yok. Ama Hakkari'yi dolaşırken gençler benden hep tiyatro istiyordu. Bu küçücük girişimler bile gerçekleştirilememiş. Bu konularda önümüzdeki dönemde Demokratik Sol Parti olarak geniş bir açılımı ve gelişmeyi sağlayabileceğimize inanıyorum.
 

- DP başkan adayı Hüsamettin Cindoruk merkez sağı tek çatı altında toplayacağına dair açıkalmasını nasıl karşılıyorsunuz, siz 'Türk Solu' için bu tür bir birleşmeye nasıl bakıyorsunuz?

Biz 2007 seçimlerinde bir özveride bulunarak CHP'yi destekleyen bir tavır ortaya koyduk. Ama o seçimler aynı zamanda 'Sol'un 1950'den bu yana en düşük oyu aldığı bir seçim oldu. İyi niyetli vatandaşlarımız, birleşirsek daha güçlü oluruz diye düşünen vatandaşlarımız var. Saygı duyuyorum ama CHP'ye oy veren bazı kesimler DSP'ye, DSP'ye oy veren bazı kesimler ise CHP'ye oy vermeyebiliyor. Onun için aslında o seçim sonuçları da 29 Mart seçim sonuçları da irdelendiğinde; ben 'Sol'u iki taraftan büyütmenin mümkün olduğuna inanıyorum. Tabii ki birlik zaman zaman gerekli ve önemli ama bu seçim işbirlikleri şeklinde olabilmeli. Ayrıca yüzde 10 barajının düşürülmesi gerekiyor ki birilerinin hep aleyhinde kullanılmaya çalışılıyor ve genellikle o aleyhinde kullanılan da DSP olarak biz oluyoruz. Hem de Batı demokrasilerinde olduğu gibi seçim işbirliklerinin yasal hale getirilmesi son derece önemlidir. O yasal olabilse, örneğin CHP ve DSP birlikte seçime girebilse ama herkes kendi alacağı oyu alsa, inanıyorum ki 'Sol' çok daha fazla oy alacaktı. Bazen iki ile iki dört etmeye biliyor. Dediğim gibi bize oy veren kesimler bazen CHP'ye, CHP'ye oy veren kesimler bize oy vermeyebiliyor. Bu nedenle birbirimizle kavga etmemiz gerekmiyor ama 'Sol'u iki kanattan büyütme gerçeği Türkiye'nin gerçeğidir. Bunu iyi değerlendirmek lazım. Demokrat Parti'nin kurultayı var onların koşulları farklı. Ben özellikle orta sağda bir partinin etkin olarak kalmamış olmasının eksikliğini görerek Demokrat Parti'nin gerekli olduğuna inanıyorum ama DSP'ye bugün her zamankinden çok ihtiyaç var.



- Son olarak yeniden aday olmanız konusundaki eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz ve Pazar günü gerçekleştirilecek kurultayda başka bir adayı destekleyeceğini açıklayan Rahşan Ecevit'e ilişkin görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

ZS: Ben istifa ederken aday olmayı düşünmemiştim ama dedim ya Demokratik Sol Parti'ye ihtiyaç var. Örgütlerimiz de benim adaylığıma ihtiyaç olduğu konusunda yoğun bir çağrı içerisindeydiler. Ona kayıtsız kalmak doğru olmazdı. Dediğim gibi DSP son derece önemli, DSP'yi 2002'de bölüp parçalayanlar Türkiye'nin bu hale gelmesine neden olanlardır. Ama belli ki o girişimde bulunanların hala DSP ile işi bitmemiş, şimdi yine üzerimize geliyorlar. Gelsinler, biz bunları aşacağız. Sayın Rahşan Ecevit ile olan ilişkiye gelince, Rahşan Ecevit'in Türkiye'nin içinde bulunduğu durumla ilgili kaygıları var, benimde var. O kaygıları aşmak için atılması gereken adımlarla ilgili farklı düşünüyoruz. Onun için o başka bir adayı destekliyor, başarılar diliyorum. Ama dediğim gibi Türkiye'deki sorunların aşılması konusunda yapılması gerekenlerle ilgili olarak aynı düşünmüyoruz. Ben dışlayıcı olmam. Özellikle geçmişte güdümlü yönetimden söz edildi ki haksızlık edildi hem Rahşan Ecevit'e hem bana. Çünkü Rahşan Ecevit'in bizim son tartışmalarımıza kadar böyle bir girişimi yoktu. Dediğim gibi ben kimseye karşı dışlayıcı olmam; ama işimi de iyi yaparım.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler