Güldürmek özgür olabilmekle mümkün
Zeki, sempatik ve mücadeleci karakterlerle tanıdığımız oyuncu Algı Eke’yle 29 Haziran’da sahnelenecek “Tilkiler ve Kötü Kalpli İtler” oyunu öncesi tiyatroyu, mizahı ve insana hissettirdiklerini konuştuk.
Komedi dizilerinin sevilen yüzü, başarılı oyuncu Algı Eke şu günlerde iki yeni sinema filminin hazırlıklarında.
Geçtiğimiz sezona üç tiyatro oyunu sığdıran Eke’ye kariyer yolculuğunu ve yeni işlerini sorduk, her zamanki samimiyetiyle bizleri yanıtladı.
Aslında Alman Dili ve Edebiyatı mezunusunuz. Nasıl başladı oyunculuk yolculuğu?
"Mezun olduktan sonra Nürnberg’de dramaturji okudum. 12 yıldır sinemada, tiyatroda ve dizilerde oynuyorum. Aslında amacım yazar olmaktı, Türkiye’ye döndüğümde yazar olarak yer edinemedim ve param olmadığı için seçmelere girmeye başladım. Bir diziye seçildim, art arda gelen bir sürü iş oldu ve oyunculuk ağır bastı."
“Yazar olmak istiyordum, oyuncu oldum” diyorsunuz. Daha önce senaristlik de yapmışsınız. Kaleminizden yeni işler görür müyüz?
"İlk hedefim hâlâ yazar olmak, işin arkasına, senaryo kısmına geçmek. Oyunculuk benim için ikinci plandaydı. “Galip Derviş” dizisinde oynarken senaryo da yazdım. Bir film projem var, onu üç arkadaş birlikte yazdık. Ayrıca bir dizi projem var. Aslında bütün çabam bundan sonrasında senaryo kısmında olmak için. Hayatımı yazar olarak geçireceğim evreler de gelecek umarım."
Birden fazla oyunda izledik sizi bu yıl. Pandemi sonrası tiyatro salonları için ne söylemek istersiniz?
"Pandemide sekteye uğrayan, Nergis Öztürk’le oynadığımız “10 Saniye” oyunu vardı. Sonrasında Selim Karadana’nın yazdığı tek kişilik oyunum var; “Tilkiler ve Kötü Kalpli İtler”. Bu oyunum çok bana ait geliyor çünkü sahnede tek kişiyim. Bir de Anıl İlter ve Sarp Bozkurt’la oynadığım “Aşk Listesi” var.
Hayatımın hiçbir döneminde olmadığı kadar tiyatro yapıyorum. İzleyici tepkisi ve katılımı çok iyi. Pandemiyle hepimiz neredeyse bütün dijital içerikleri tükettik. Dolayısıyla insanlar özlediler canlı birilerini görmeyi.
AVM içindeki sinema salonlarında değil de farklı tiyatroların bulunduğu kültür sokaklarında gezinmeye başladılar. Yani eğlence anlayışı tekrar tiyatroya taşındı. Hiç olmadığı kadar dolu salonlar, bu durum mutluluk verici. Tiyatro ne kadar güncellenirse güncellensin ölmedi, yeniden ayağa kalktı. Bence büyüsü de orada."
Sahnede olmak nasıl hissettiriyor?
"Yıllardır sinema ve dizi yaptığım ve seyircim teknik ekipten oluştuğu için sokaktaki insanla buluşmayı, onların gözlerine bakmayı, enerjilerini almayı, oyuncu olmayı hatırladım. Her gün aynı oyunu oynasanız da o akşam gelenlerle yepyeni bir oyun oluyor. Bazen sahnede o kadar enerji harcıyorum ki kilo bile veriyor olabilirim. Ama sonrasındaki tatmin hiçbir şeyle ölçülemez."
İnsanları güldürebilmek zor mu?
"İnsanları güldürmek elbette çok zor. İşin arka planı sanıldığı gibi çok eğlenceli ve kolay geçmiyor çoğu zaman. Bütün zorluklara karşın kendi duygu durumunu koruyup üstüne bir de mizah yapabilmek çok zor, bu ülkede zaten zor. Güldürmek de her şeyden bağımsız, özgür hareket edebilmekle mümkün. Mizahı hayati bulurum. Bir toplumda mizahın yok olmasının anlamını bugün geldiğimiz yerde daha net görüyoruz. Güldürmeyi yasakladılar ve gülmeyi unuttuk. "
Geleceğe dair endişeleriniz, umutlarınız var mı?
"Geleceğe dair çok endişem var. Ben anksiyetesi olan bir insanım. Annemi kaybetmemle başlayan bir rahatsızlık bu. Dönem dönem bunun baskısını çok hissedebiliyorum. Ancak ülkenin durumu ve ekonomik koşullar, insanın böyle bir rahatsızlığı olmasa bile yaşama dair endişesini üst düzeye taşıyor. Bu endişeleri niyetimi saf tutarak, kalpten inanarak aşmaya çalışıyorum. "
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti