Ferhat gibi dağları deldi, 70 yıl sonra gidip eserini yeniden gördü

Sivas’a bağlı Gazi köyünde yaşayan Halil Demir, 70 yıl önce babası ve kardeşleri ile birlikte değirmen yapmak için açtıkları su kanalını ziyaret edip, adeta 70 yıl öncesine geri döndü.

İHA

Sivas’ın Gazi köyünde yaklaşık 300 metre uzunluğunda ve 3 metre yüksekliğindeki su kanalı dikkat çekiyor. Sert kayada insan gücüyle açılan kanal, görüntüsüyle akıllara durgunluk veriyor.

Demir ailesi tarafından köyde un değirmeni yapmak için açıldığı öğrenilen kanal, akıllara Ferhat’ın Şirin’e olan destansı aşkı için dağları delerek açtığı su kanalını getiriyor. Gazi köyünde yaşayan 85 yaşındaki Halil Demir, 70 yıl önce babası ve kardeşleri ile birlikte açtığı su kanalını ziyaret edip, adeta 70 yıl öncesine geri döndü.

Elleriyle açtığı kanalın içerisine giren Demir, köy değirmenine su taşımak için sert kayalara karşı verdiği mücadeleyi yeniden anımsadı.

Halil Demir, su kanalının uzunluğunun yaklaşık 300 metre, derinliğinin ise 3 metre olduğunu söyleyerek, “Burayı babam ve 4 kardeş beraber yaptık. O zamanlar yiyecek ekmeğimiz de yoktu, giyecek elbisemiz de yoktu. Küçük kardeşim duru su getirirdi, onu içer burada çalışırdık. Değirmen yapmak için babam ve kardeşlerimle beraber burayı eştik. Burayı eşmek için balyozu başka komşudan, kazmayı başka komşudan aldık. Bizde malzeme yoktu, aç susuz yaptık burayı. Buranın uzunluğu 300 metre, derinliği 3 metre ama zamanla toprakla dolmuş. 1952 senesinde başladık, 1955’de değirmen faaliyete geçti. Biz burayı yaparken zorlandık ama başlamıştık. Akrabalarımıza burayı beraber yapmayı teklif ettik, onlar yanaşmadı. Babam dedi ki ‘Olursa da olmazsa da ben oraya bir emek vereceğim’ dedi. Burası kayaydı, babam zeki ve iş yapmayı seven bir insandı. Gelir bu kayayı toprak gibi eşerdi. Biz babam kadar kazamazdık” şeklinde konuştu.

Demir, yeni neslin günümüzde hazıra alıştığını ve eskisi kadar zorluk görmediğini söyleyerek, “Biz burayı sadece kazma, kürek ve balyozla eştik. Babam vefat ettikten sonra değirmeni kardeşime bıraktı. Kardeşim de abdest almak için burada geliyor, o esnada suya düşüyor. 80 gün suyun içinde kalıyor cesedi. Haber alamayınca kaybolduğunu düşünmüştük. Biz burayı yaparken çok zorlandık, yemeğe ekmeğimiz yoktu. Bir kazma, bir balyoz, bir de kürekle burayı yaptık. Burası bizi yokluktan varlığa çevirdi. Değirmen sayesinde ekonomik gelirimiz düzeldi. O zor günler unutuldu gitti. Şimdiki nesil bu kahrı çekmez ki. Günümüzde herkes dikili elbise alıp giyiyor. Bizim annelerimiz bunları iğneyle dikerdi. O zamanlar hiçbir şey yoktu” ifadelerini kullandı.