Tekerek: AKP dış mihrak arıyorsa önce kendine baksın
TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek, İstanbul Sözleşmesi'ni hedef alan dincilere yönelik "Laiklik mücadelesinin sizin gibi insanlık düşmanlarının panzehiri olduğunu adınız gibi biliyorsunuz. Size bir haber verelim; Daha da çok korkacaksınız." dedi. Tekerek, AKP'nin dış mihraklar söylemi için de "Dış mihrak arıyorlarsa önce kendilerine bakmalılar" değerlendirmesinde bulundu.
cumhuriyet.com.trTürkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in katılımı ile gerçekleşti.
Gündemin komünistlerin gözünden değerlendirildiği toplantıda, ekonomik kriz, gericilerin İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları, artan işsizlik rakamları ve TKH’nin 100. Yıl çalışmaları ele alındı.
Basın toplantısına ekonomik kriz gündemi ile başlayan Tekerek, Türkiye'nin ekonomik olarak yok edildiğinin birçok kanıtı olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu:
“ÜLKEMİZDE İŞSİZ SAYISI 20 MİLYONU AŞMIŞTIR”
"Ülkemizin ekonomik olarak çöktüğünün yok edildiğinin birçok kanıtı var. Döviz ve altın fiyatlarındaki artış bunun sadece bir parçasıdır ama tamamı değildir. Sömürülen büyük emekçi yığınlarının yoksulluklarının, bunun karşısında patronların büyük zenginliklerinin bu açık eşitsizliğin kaynağı kapitalist sistemdir. Bakın değerli yurttaşlar. Ülkemizde işsiz sayısı 20 milyonu aşmıştır. 20 milyonu aşkın insan çalışacak durumdayken, iş ararken iş bulamıyor ve çalışamıyor. Yani yoksul bile değil. Yani açlık sınırında bile değil bunun adı açıkça açlıktır, sefalettir.
"İŞSİZLİK PATRONLARIN KOZU"
Peki çalışan emekçilerde durum nedir? Bunun cevabını bulmak için çok geriye gitmeye gerek yok. Daha 3 gün önce Erzurum’da inşaatı devam eden bir şantiyede işçiler ücretlerinin ödenmediğini belirterek çatıya çıkıp intihar girişiminde bulundular. Patronlar bir gün dahi olsa mazeretli ya da mazeretsiz işe gelmediği için, Covid 19 rastlandığı için ya da sendikalı oldukları için hiç beklemeden işçileri işten çıkarırken, konu maaş vermeye gelince ya da aylarca geciktirdiği maaşlara rağmen işçilerin çalışmasını bekliyor.
İşte bu işsizlik rakamları, işçilere karşı büyük bir koz olarak patronlar tarafından bir sopa olarak kullanılıyor. Şunu belirtelim ki patronlar bu yüksek işsizlik oranlarından oldukça memnudurlar. Bugün neredeyse bir işçi başına düşen 2 işsiz sayısı, patronlar için o 1 işçiyi daha fazla sömürmenin, maaşını geç ödemenin, hatta ödememenin gerekçesi, rahatlığı anlamına gelmemektedir.
Döviz ve altındaki yükselişi bu ülkenin cumhurbaşkanı ve onun partisinin nasıl yorumladığını biliyorsunuz. Cumhurbaşkanı vatandaşın alım gücünün arttığını beyaz eşya alımlarındaki yükseliş örneği ile açıkladı. Karşımızda emekçilerin aklı ile dalga geçen bir anlayış var. Bu siyasi pişkinlik başka hiçbir şey diyememiş olmanın bir sonucu olarak da kabul edebiliriz ama emin olun durum bunun da ötesindedir. Bakın şöyle açıklayalım. Emekçilerin alım gücünü cumhurbaşkanı beyaz eşya alımlarına göre değerlendiriyor. Sürekli KDV indirimlerini uzattıkları bu alandan başka bir alanda alım gücü artsaydı emin olun onu da söylemeyi unutmazdı. Söylemez çünkü yok. Üstelik verdiği örnek bile şüphelidir.
"NEDEN MAMAYA ALARM TAKILIYOR?"
Çok değil 2018 yılında üstelik bugün ülkemizin en tartışmalı kurumlarından olan TUİK bir rapor yayınladı. Raporda maddi yoksunluk oranın %26,5 olduğunu belirtti. Maddi yoksunluk ise şudur değerli yurttaşlar onu da açıklayalım; Çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon ve otomobil sahipliği ile beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir haftalık tatil, kira, konut kredisi, borç ödemeleri, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek ve evin ısınma ihtiyacının ekonomik olarak karşılanamama durumu ile ilgili hane halklarının durumunu gösterir orandır. 2018’den 2020 yılına kadar bu oranda artış oldu ise eğer, bugün marketlerde bırakın et ve tavuk almayı, bebek mamalarına neden alarm takılıyor o halde. Ya da bir baba ya da anne neden markete giderken çocuğumu yanıma alamıyorum diyor.
Ülkemizde dövizdeki dalgalanmalar elbetteki yeni değil. Bakın 2018 yılında da yine dövizdeki bir yükseliş olmuş Recep Tayyip Erdoğan o zaman da suni şişkinlik olarak yorumlamıştı. O zaman suniydi. Şimdi böyle söyleyemiyorlar da bir de bu var diyorlar. Gerçek AKP’ye göre buzdolabı satışındaki yükseliştir. 20 yıldır bu ülkeyi yöneten AKP’nin halka anlatacağı işte bu kadardır fazlası değildir.
"SOSYALİST ÖRGÜTLENMEYE DAVET EDİYORUZ"
Değerli yurttaşlar bir de dillerinden düşürmedikleri bir dış mihrahlar konusu var. Ne zaman çelişkiler yukarıda bahsettiğimiz konular bütün açıklığı ile gündeme otursa dış mihraklar yalanına sarılıyorlar .
20 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Dolar düşmedi, işsizlik düşmedi, yoksulluk azalmadı, enflasyon gerilemedi. Mihrak arıyorlarsa önce AKP kendine bakmalı. Biz bu mihraka baktığımızda, ülkeyi satan, karşılıksız para basıp günü kurtarmaya çalışan, Katar’dan para isteyen, ihtiyaç akçesini bile sıfırlayan, cumhuriyeti bitiren, İstanbul sözleşmesini kaldırmaya çalışan, işçinin kıdemine göz diken, pandemiyi fırsata çeviren, patronların ayağına ülke kaynaklarını seren ama emekçiye ananına da al git diyen bir iktidar görüyoruz. Ve bu iktidarın kaynağını kurutmak için emekçileri sosyalist örgütlenmeye davet ediyoruz.
“ÜNİVERSİTELERDE BİLİM AYAKLAR ALTINA ALINDI”
AKP’nin yandaş atamalarına da değinen Tekerek, AKP döneminin üniversitelerinde yandaşlığın vardığı sonucun her türlü hukuksuzluğu ve haksızlığı yapabilme rahatlığı olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz günlerde BirGün gazetesinin haberi doğrultusunda kamuya personel alımlarındaki yaşanan bir değil birden fazla skandalı daha öğrendik. Pamukkale Üniversitesi rektörü personel daire başkanlığı kadrosunu kriterini öyle bir hazırladı ki sadece bir kişi alındı o da rektörün eşi oldu. Yine Kütahya Dumlupınar üniversitesi spor bilimleri fakültesinde bir bölüm başkanı ön değerlendirmede sonuncu olan eşini mülakatla birinci sırada işe aldı. Trabzon üniversitesinde büro personeli alımı için gerekli olmamasına rağmen İha pilotu olması şartı konuldu ve adrese teslim başvurudan geçen tek kişi yine aynı üniversiteden birinin akrabası çıktı.
Bu kişiler hakkında haberin ardından işlemler başlatıldığı söylendi. Ama biliyoruz ki bu örneklerin arkası kesilmeyecek. AKP döneminin üniversitelerinde yandaşlığın vardığı sonuç işte bu her türlü hukuksuzluğu ve haksızlığı yapabilme rahatlığıdır. FETÖ bahanesiyle üniversiteden devrimci, yurtsever, solcu hocalarımız gönderilmiş meydan işte bu tür sözüm ona hocalara kalmıştır.
Sonrasında yapılan soruşturmalar ise tam anlamıyla göstermeliktir. AKP’nin fıtratına uygun akademisyenler bu türden olanlardır. Üniversitelerde bilim ayaklar altına alınmış, özel üniversitelerin önü açılmıştır.Yine kısa bir süre önce öğrendiğimiz bir haber bunun en net örneğidir. Sağlık bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduğu Medipol Üniversitesine çeşitli kamu binaları tahsis edilmiştir. Yağmanın, talanın boyutları işte buraya kadar varmıştır.”
"DAHA ÇOK KORKACAKSINIZ"
İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara ve yandaşların hakaretlerine de değinen Tekerek, "Gerici Dilipak’ın ardından başka bir gerici olan Fatih Tezcan da İstanbul Sözleşmesini savunanlara küfür etti. Buradan bu küfürbazlara bir cevap vermek isteriz. Biz kadınlar mücadele ettikçe, meydanlara çıktıkça, sesimizi yükselttikçe, örgütlendikçe çok korkuyorsunuz değil mi? Laiklik mücadelesinin sizin gibi insanlık düşmanlarının panzehiri olduğunu adınız gibi biliyorsunuz. Size bir haber verelim; Daha da çok korkacaksınız. Bu ülkenin emekçileri de kadınları da, gençleri de bu kurduğunuz düzeni yıkacaktır. Bu enkazın en altında bu küfürlerin sahipleri kalacaktır." vurgusunu yaptı.
“BU DAVET BİZİM”
Basın toplantısının sonunda TKH’nin 100. Yıl çalışmaları hakkında da bilgi veren Tekerek şu çağrıda bulundu:
"Son olarak partimizin 100. Yaşı sebebi ile duyurularımızı bu basın toplantısı ile sürekli iletmeye devam ediyoruz. 13 Eylül Pazar günü kartal meydanında emek, laiklik, bağımsızlık, sosyalizm için buluşacak 100. Yaşımızın haklı onurunu dostlarımızla paylaşacağız. Bu buluşmamızda Ekrem Ataer ve Halk Korosu, Erdal Erzincan, Mercan Erzincan, Hilmi Yarayıcı, Haluk Tolga İlhan ve Gülsen Tuncer de aramızda olacak. Ayrıca 29 Ağustos Cumartesi günü İzmir’de Kültürpark Fuar’da saat 19.00 da bir buluşma daha gerçekleştireceğiz. O tarihte İzmir’de bulunan tüm dostlarımızı bu buluşmaya çağırıyoruz. Bu davet bizim diyor, basın toplantımızı burada sonlandırıyoruz.”