Liyakat mı yoksa sadakat mı?

KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...

cumhuriyet.com.tr

16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşen anayasa değişikliği referandumu ile hayatımıza giren, TBMM’yi işlevsizleştiren, yürütmenin yasama üzerindeki etkisini artıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin açtığı hem ekonomik hem de sosyal yaralar ile meşgulüz son günlerde…

Maalesef ülkede güzel giden bir şey kalmadı.

Vaat edilenin aksine bir “Hiper Başkanlık” sistemine dönüşen bu ucube yönetim anlayışından kurtulmak şart oldu.

Tek bir kişinin her şeye karar verdiği bakanları, bürokratları, rektörleri atadığı bu sisteme daha ne kadar katlanacağız bilmiyorum. 

Bir gerçek var ki Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nde karar alma sürecinin rasyonalitesi de fevkalade düştü artık…

Bunun başlıca sebebi Cumhurbaşkanı’na tek bir insanın altından kalkamayacağı sayıda görev ve yetki verilmiş olması.

Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar Kurulu gibi bir heyet değildir; Cumhurbaşkanlığı tek kişilik bir makamdır. 

Bir türlü anlatamadık bunu AKP cenahına…

Seçilen kim olursa olsun, ne kadar iyi niyetli ve ne kadar çalışkan olursa olsun, tek bir kişinin yapabileceği bir görev değildir bu.

Cumhurbaşkanı iş yükü altında adeta ezilmektedir. 

En basit örneği Cumhurbaşkanı’nın faizler ve dövizler ile ilgili kararları…

Alması gereken kararları, zamanında alamaması daha da önemlisi, bu kararları almadan önce, Cumhurbaşkanı’nın karar alacağı konularda yeterli inceleme yapma imkanına ve bu konularda etraflıca düşünmek için yeterli zamana sahip olmadığı çok net gözükmektedir.

Ayrıca AKP, neredeyse 20 yıldır belli bir siyasal eğilime karşı değil, hangi siyasal eğilimden olursa olsun, ehliyete, liyakate, kariyere, kıdeme ve uzmanlığa karşı savaş açmıştır.

Unutulmamalı ki ehliyet, liyakat, kariyer ve kıdem esas alınmadıkça etkili ve istikrarlı bir kamu yönetimi kurulamaz.

Cumhurbaşkanı çevresini ehliyet ve liyakat sahipleri yerine kendisine sadakat ile bağlı olanlardan oluşturmuş ve bu nedenle devletimiz hukuki, ekonomik, siyasi ve sosyal anlamda koca bir çıkmaza girmiştir.

Bu sistemin bir “Başkanlık Sistemi” olduğu iddia edilse de, gerçekte bu sistemin ne tür bir hükûmet sistemi olduğu belli değildir. 

Görünen o ki 2023 yılında gerçekleşecek seçim bu nedenle çok önemlidir.

Ümidimiz o ki muhalefet iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geri dönerek sosyal hayattan ekonomiye, adaletten diplomasiye, özgürlüklerden demokrasiye, hemen her alanda ülkemizin karşılaştığı sorunları çözme düşüncesiyle tek adam rejiminin sonunu getirecektir.

Yolsuzluğun her yanı sardığı hatta yapanın yanına kâr kaldığı, yoksulluğun çığ gibi büyüdüğü, işsizliğin zirve yaptığı, kamu malının yandaşlara aktarıldığı, liyakatın yerini sadakatin aldığı bu düzenin sonu yaklaşmaktadır.

2023 seçimleri ülke geleceği açısından çok mühimdir.

Zaten ya sadakati seçerek el birliği ile batacağız ya da liyakatı seçerek tüm toplum olarak bölüşerek zenginleşeceğiz.

Karar seçmenin…