'Asrın felaketi' dediler ama... Depremde on binlerin ölümü kader mi, ihmaller zinciri mi?
Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 6 Şubat 2023 saat 4.17'de meydana gelen ilk sarsıntı, 100 saniye sürdü. 7.7 büyüklüğündeki bu sarsıntı, Türkiye'deki unutulmuş bir gerçeği hatırlattı: deprem.
Ülkemizde 10 ili etkileyen ilk deprem, Türkiye ve Suriye'nin yanı sıra Lübnan, Kıbrıs, Irak, İsrail, Ürdün, İran ve Mısır'ın da yer aldığı geniş bir coğrafyaya etki etti.
Yıkılan binlerce binanın enkazlarından sesler yükselmeye devam ederken aradan geçen 9 saatin ardından 13.24'te, bu kez 7.6 büyüklüğündeki sarsıntı ile deprem ikinci kez yüzünü gösterdi. 45 saniye süren bu deprem, ilk depremde hasar almış fakat ayakta kalan binaları da yıktı ve can kayıplarının giderek artmasına neden oldu. ''Yüzyılın felaketi'' diye adlandırılan Kahramanmaraş depremleri, kuşkusuz ki Türkiye'nin başına gelen en büyük felaketlerden biri oldu. Peki, bu felaketle başa çıkamamış olmak, kader miydi?
Türkiye'de en az 12 bin 141 bina yıkıldı. Deprem; Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Malatya, Diyarbakır, Kilis ve Şanlıurfa olmak üzere 10 ili etkilerken bu kentler afet bölgesi ilan edildi. Daha sonra Elazığ ile Sivas'ın Gürün ilçesi de deprem bölgesi ilan edilen yerler oldu. Depremin merkezi Kahramanmaraş'taki bir züccaciye mağazasında tabak dahi kırılmazken yürütülen çalışmalar kapsamında 56 bin 80 binanın ise acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespit edildi. Diğer yandan Hatay'ın Erzin ilçesinde tek bir bina bile yıkılmadı.
Deprem, kış ayında ve yılın en sert geçen soğuklarında meydana geldi. Yetersiz ve geç kalındığı söylenen çalışmalar sebebiyle depremde enkaz altında kalan insanları en çok zorlayan durumlardan biri de soğuk hava oldu.
Kış şartları, saatler boyunca yiyecek ve ısınma ihtiyaçlarının karşılanmasını bekleyen binlerce depremzedeyi de etkiledi.
Karla kaplanan yolların açılmaması sebebiyle köylerde yaşayan onlarca yurttaş, en az iki gün boyunca gündemden habersiz, kendi çabalarıyla hayata tutunmaya çalıştı. Malatya'nın Ören, Karaterzi, Fındık, Yuvalı, Polat ve Çavuşlu köyleri bunlardan yalnızca bazıları oldu.
BBC Türkçe'nin haberine göre depremde hayatını kaybeden birçok kişi, köyde yaşayan yurttaşların kendi çabalarıyla hazırladıkları bir alanda yıkanıp, defnedildi. Bir yurttaşın, hiç kimsenin yardıma gelmediğini vurguladığı ve ''Gece 12'de cenaze defnettik, gerisini siz düşünün'' ifadelerini kullandığı da görüldü.
Yaşanan depremde birçok ünlü isim ve ünlü isimlerin yakınları hayatını kaybetti. Futbol camiasından Yeni Malatyaspor'un kalecisi Ahmet Eyüp Türkaslan, hayatını kaybeden sporculardan biri oldu. 29 yaşında hayatını kaybeden Ahmet Eyüp Türkaslan'ın enkazdan kurtarılan eşi Kübra Türkaslan, yaptığı paylaşımda ''Burası çok kötü. Ne olur yardım edin Eyüp'e... 30 saattir enkazın altında, ne olur yardım edin. Kepçe yok, vinç yok, hiçbir şey yok. Kimse enkazın altından çıkaramıyor. Ne olursunuz yardım edin. Dümdüz oldu burası" diyerek, sosyal medya üzerinden yardım istemişti.
Hayatını kaybedenlerden biri de usta oyuncu Orhan Aydın'ın kızı Eylem Şafak Aydın oldu. Enkaz altındaki kızına ulaşmaya çalışan usta oyuncu, ''7 katlı bina yapılmasına izin vermişsin, 7 katlı binanın altındaki canlar için tek bir çaba harcamıyorsun'', "Ben 50 yıldır bu ülkeye sanat üretiyorum, ben kızımı almadan oradan gitmem. Eylem yaparım, gerekirse valiliğe yalnız başıma yürürüm!" demişti.
Acı kaybın ardından ''Babalarından önce ölmemeli çocuklar'' notuyla kızının fotoğrafını paylaşanan Orhan Aydın, depremde çocuğunu kaybeden yüzlerce anne/babayı hatırlattı.
Depremde, henüz doğmamış çocuklarının dünyaya gelişini sabırsızlıkla bekleyen yüzlerce çekirdek aile hayatını kaybetti. Hatay'ın Antakya ilçesinde hayatını kaybeden İsmail ve Şaziye Korkmaz çifti, bu ailelerden yalnızca biri oldu. İsmail Korkmaz'ın kuzeni Avukat Gürkan Korkmaz, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda ''Kuzenim İsmail Korkmaz ve hamile eşi Şaziye’yi kaderlerine terk ediyorlar'' ifadesini kullanmıştı.
Depremde yıkılan binlerce yapıdan biri de 2012'de yapılan ve ''Cennet'ten bir köşe'' notuyla satışa sunulan, Hatay'ın Antakya ilçesindeki Rönesans Rezidans oldu. Yapının müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, yurtdışına kaçmaya çalışırken havalimanında yakalandı.
Bir yıl önce Hatay'da, kentsel dönüşüm adı altında yapılan Eser Apartmanı da yıkılan yapılardan biri oldu. Daire başına 200 bin TL ödenen binanın enkazından yalnızca 6 kişi sağ olarak kurtarıldı.
Arama kurtarma çalışmalarındaki yetersizlikler ve deprem bölgelerine gönderilmesi gereken yardımların ulaştırılmasındaki eksiklikler tepki çekerken, yurttaşlar, enkaz başında yakınlarının çıkarılmasını beklemeye devam etti. Dakikalar saatleri, saatler günleri kovalarken, çoğu yurttaş yakınlarını kendi imkânlarıyla enkaz altından çıkarmaya çalıştı.
Enkaz altından çıkarılan onlarca çocuk, ekipler gelene kadar, saatler boyunca hayatını kaybetmiş anne/baba/kardeşlerinin yanında beklemek zorunda kaldı. Avucunda annesinin bir tutam saçıyla enkazdan çıkarılan 20 günlük bebek ve annesinin elini bırakmak istemeyen Eya, hafızalara kazınan olaylardan sadece birkaçı oldu.
Depremde birçok tarihi yapı hasar aldı. Bu tarihi yapılardan biri Adıyaman'da Dulkadiroğlu Beyliği döneminde yapılan Ulu Cami oldu. Adıyaman'ın merkezinde yer alan Ulu Cami, tamamen yıkıldı. Aralarında Gaziantep Kalesi, Şirvan Camisi, Malatya'daki Yeni Cami ve İskenderun'daki Latin Katolik Kilisesi'nin de bulunduğu birçok tarihi yapı da ağır hasar aldı ve kısmen yıkıldı.
Bu gelişme, 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Gölcük Depremi'nde yıkılan camiyi hatırlattı.
Tam 23 yıl önce, 45 saniye süreyle, 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen Gölcük Depremi, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre 17 bin 480 ölüm, 23 bin 781 yaralanma oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 ev, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. 2010 yılında yayımlanan Meclis araştırması raporuna göre 18 bin 373 kişi öldü. 48 bin 901 kişi ise yaralandı.
(Fotoğraf, Gölcük Depremi'nden)
Gölcük Depremi'nde yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilendi. Deprem gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerek de sebep olduğu maddi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biri oldu. Depremin Marmara Bölgesi'nde meydana gelmiş ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiş olması, ülkede büyük sıkıntılara neden oldu. Bu nedenle Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biri olarak kayıtlara geçti.
(Fotoğraf, Gölcük Depremi'nden)
Gölcük Depremi'nin ardından gazetelerde çıkan manşetlerden bazıları şunlar olmuştu:
''Devletin eli gecikti''
''Organizasyon eksikliği korkunç''
''Yollar tıkandı, yardım gecikti''
''Malzeme, uygulama ve tasarım kötü''
(Fotoğraf, Gölcük Depremi'nden)
Gölcük Depremi'nin bu kadar çok can kaybına yol açmasının sebebi olarak kaçak yapılar, standartlara uygun olmayan binalar, uygun olmayan gevşek zemindeki yapılaşmalar ve daha ucuza mal etmek için malzemeden çalan müteahhitler gösterildi. Depremden sonra zorunlu deprem sigortası gibi birtakım düzenlemeler getirildi.
(Fotoğraf, Gölcük Depremi'nden)
Gölcük Depremi'nde enkaz başında çaresizce bekleyen yurttaşlardan bugüne kalan bazı fotoğraflar, 1999'dan bu yana, kameraların objektiflerinde pek çok şeyin değişmediğini gözler önüne serdi. 2018 yılında çıkartılan ve kaçak yapılara resmi olarak izin verilmesini sağlayan “İmar Barışı” yeniden akıllara geldi.
(Fotoğraf, Gölcük Depremi'nden)
Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı olmak üzere toplamda 3 fay hattı bulunan ve oldukça acı bir deprem geçmişine sahip olan Türkiye'de, 23 yıl öncesinin ve şu anın fotoğrafları yan yana getirildiğinde, aradan geçen yıllarda hiç yol katedilmediği görüldü.
(Fotoğraf, Gölcük Depremi'nden)
23 yıl sonra gözyaşları tekrar sel oldu. Ders alınmayan facianın ardından acı, bekleyiş ve umut yeniden kendini gösterdi.
(Fotoğraf, Gölcük Depremi'nden)
Geride ailesini, yakınlarını ve hayallerini 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerle kaybeden binlerce yurttaş kaldı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisiyle konuşan bir depremzedeye, "Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler" dedi.
Yıkılan binaların yanı sıra sapasağlam ayakta kalmayı başarabilmiş yüzlerce yapı varken akıllarda şu soru kaldı: Yaşanılan bu felaket, sahiden kader miydi?