Esra'yı darbederek öldüren Mustafa Bangiz'den pişkin savunma: 'Sakinleştirmek için ittim'

Mersin'de, kız arkadaşı Esra Asena Temir'i (27) darbederek öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Mustafa Bangiz (28) hakim karşısına çıktı. Sanık Bangiz, beyin kanaması sonucu ölen Temir'i sakinleştirmek için ittiğini öne sürerek, "Bana vurmaya başladı, ben de sakinleştirmeye çalıştım. O benim yüzümü elleriyle tutunca ben de omzundan ittim, 'Yeter artık' dedim. Kendisini sürekli ittim" dedi.

DHA

Geçen yıl 29 Haziran'da; inşaat şirketi sahibi Mustafa Bangiz, iddiaya göre, Toroslar ilçesindeki evine geldiği, 1 yıldır birlikte olduğu sevgilisi Esra Asena Temir ile gezmeye çıktı.

Otomobilde Bangiz ile Temir, bilinmeyen nedenle tartıştı. Mustafa Bangiz, sevgilisini darbetti.

ESRA KURTARILAMADI

Başına ve vücudunun çeşitli yerlerine darbe alan Temir, Toros Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Beyin kanaması geçiren Temir, kurtarılamadı.

Olaydan sonra kaçan Bangiz, gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Mustafa Bangiz tutuklandı. Otopsi işlemleri sonrası morgdan alınan Esra Asena Temir'in cenazesi, Akbelen Şehir Mezarlığı'nda toprağa verildi.

HASTANE YERİNE YOL KENARINA BIRAKMIŞ

Mustafa Bangiz ile ilgili soruşturma tamamlandı. Hakkında 'Kadına karşı kasten öldürme' suçundan iddianame hazırlanan Bangiz'in, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanması istendi.

İddianamede, Temir'in aldığı ağır darbeler nedeniyle beyin kanaması sonucu yaşamını yitirdiğine yer verildi. Bangiz'in, Temir'i hastaneye götürmek yerine yol kenarına bırakıp aile bireylerini aradığı ve onlar tarafından hastaneye götürüldüğü belirtildi.

'ÇOK KISKANIYORDU'

Davanın ilk duruşması, Mersin Adliyesi 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuklu sanık Mustafa Bangiz, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, avukatlar ve Temir'in ailesi ise salonda hazır bulundu.

Savunmasında maktulün, kız arkadaşı olduğunu anlatan Bangiz, "Bayram telaşı nedeniyle 4-5 katlı bir giyim mağazasında çalıştığı için kendisiyle görüşemiyorduk. Olay günü akşam da yurt dışından kuzenleri ve akrabaları geldiği için görüşememiştik. Kendisine misafirler uyuduktan sonra görüşmek istediğimi, benim evimde kalabileceğimizi, işe oradan gidebileceğimizi söyledim. Daha önce de bu şekilde buluştuğumuz olmuştu. Kendi aracımı onların evinin yakınında bir yere bıraktım. Kendisi de buluşmayı kabul ettiği için aşağı indi. İşe gideceği için kıyafetlerini ve çantasını da yanına almıştı. Onun arabasının direksiyonuna ben geçtim. O da ön yolcu koltuğuna geçti. Birlikte benim evime doğru yola çıktık. Yoldayken tavrında tarzında bir değişiklik vardı. Sinirliydi. Bir konu varmış da söylemek istemiyor gibiydi. Evlerimiz 15-20 dakikada araçla varılabilecek yakın bir mesafededir. Eve yaklaştığımızda konudan bahsetmeye başladı. Beni bir aile dostumuzun kızından çok kıskanıyordu. Bundan dolayı da aramızda daha önce tartışma ve küskünlük olmuştu. Konuyu açtı. Bahseder gibi oldu. Evin önüne geldiğimizde sesi yükselmeye başladı. Bana vurmaya başladı ben de sakinleştirmeye çalıştım. O benim yüzümü elleriyle tutunca ben de omzundan ittim, 'Yeter artık' dedim. Kendisini sürekli ittim" dedi.

'SAKLANMADIM, ADANA'YA GİTTİM'

Maktulün astım hastalığı olduğu için sürekli kendisine vurmaktan ve itmekten yorulduğunu kaydeden Bangiz, şu iddialarda bulundu:

"Bu süre zarfında davranışları hiddetlendiğinde zaman zaman arabayı sağa geçip durduğum da oluyordu. Baya bir sakinleştirdikten sonra tekrardan evin önüne geldik. Evin önüne geldiğimizde elini yüzünü yıkayalım, hastaneye gidelim dedim, ancak ısrarla hastaneye gitmeyi kabul etmedi. Ağlamaktan gözleri şişti, burnu aktı. Bu halde hastaneye gidemem diye ters ters konuşuyordu. Binanın kapısını açıp kendisini kucağıma aldım.

Eve çıkarken dahi hala söyleniyordu. Ayakkabılarını çıkardı. Kendisi yatak odasına yürüyerek geçti. Pencereleri ve klimayı açtım. Evin içerisinde dahi ben kolunu tutmak istediğimde beni itiyordu. Ben de 'Şımarıklık mı yapıyorsun' deyip yumuşatmaya çalışıyordum. Arabanın içerisi karanlık olduğu için çok fark edememişim. Ancak evde baktığım zaman kaşında, yüzünde, burnunda çizikler vardı. Burnu kanıyordu. Kendisi bu halde ne işe gidebilirdi ne de eve gidebilirdi. Ben de annemden hastaneye götürmeye ikna etsin diye rica ettim. Kendisi kabul etmedi. Ben üzerimi değiştirdim. Annemi arabayla alıp geldim. Geldiğimizde yine şuuru yerindeydi ancak yine hastaneye gitmeyi kabul etmedi. Annem de 'Kucağına al, hastaneye götürelim' dedi.

Bunun üzerine kucağıma alıp arabaya götürdüm. Zaten Toros Devlet Hastanesi bir sokak aşağımızdadır. Annesi ve ağabeyiyle ailelerimiz tanıştığı için annem de onlarla telefonda konuşmuş. Hastane önünde bir şeyler olmasın diye babam beni uzaklaştırdı. 'Sen eve geç' dedi. Ben de yürüyerek eve geçtim. Sürekli telefonla bilgi aldım. 'İçeri aldılar, yüzüne gözüne bakıyorlar' diye söylediler. Bana saldırmalarından korktuğum için Adana'ya gittim. Bir yere saklanmadım."

Avukatları ve tanıkları dinleyen mahkeme, eksiklerin giderilmesi, kalan tanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi.