Yazıya, yaşama adanmış bir ömür! Feridun Andaç’ın yazısı...
Görünümler dünyası ile kavramlar dünyasını buluşturan, bunlar üzerine bizi düşündüren edebiyat / sanat eleştirmeni, bir şair, romancı, denemeci John Berger’ın dünyasına bir adın daha yaklaşabilmek, onun sanata adanmış ömrünün öyküsünü okumak için bir başlama kitabıdır Joshua Sperling’in John Berger: Zamanımızın Bir Yazarı* adını verdiği çalışması. Berger’ın eleştirel / yaratıcı bir yazar olma öyküsü, yazma eyleminin geçtiği alanlar bu kitabın asal konusudur. Onun geliştirdiği sanat eleştirisi ise her yönüyle irdelenmeye, bilinip anlaşılmaya değerdir. Her durumda / konumda bir hikâye anlatıcısıdır Berger. Gören, gözleyen, kayda geçen, taşıyan bir bakışın anlatıcısıdır. Yüzyılın / çağının vicdan sorgusunu yapabilen bir anlatıcı… Onun deneyimlediği hayat gören / gözleyen / sorgulayandır. Giden göz, o irdeleten bakış üzerine kurar anlatılarını.
Feridun Andaç / Cumhuriyet Kitap EkiTUTKULU, ARZULU BAĞLANIŞ!
Kendini adamak…Bir ânlık oluş/ duruş değildir. Seçtiğiniz bir yola, düşe, düşünceye, duyguya kendini vermektedir… Bir bakıma yaşadıkça bunu inşa edebilme yolculuğudur adamak…
Adanış, evet… Tutkulu, arzulu bağlanıştır da. Doğasında vardır, sizden ister bunu. “Çaba, kararlılık, ısrar, fedakârlık gerektiriyordu,” diyordu. Joshua Sperling, John Berger üzerine yazdığı biyografisinde, onu tanımlarken. (*)
Berger’in adanışı seçtiği sürgünlükte başlar. Bu da “Emek vererek” geliştirdiği bir kimliktir onun için. Bir yanda kendi sanatsal uğraşının katedralini inşa ederken, ötede de vicdan savunucusu olarak varoluş zamanının sesi olur, Berger. İlgi alanlarının çeşitliliği onun yazma / düşünme biçimini oluşturur. Analitik, yaratıcı dürtüsü her alanda kendini gösterir.
GÖRSELLİĞİN DİLİ
Öncelikle söze bağlanan, sözde var olan, görselliğin dilini de orada kuran birinin öyküsünü bize anlatıyor Joshua Sperling, John Berger: Zamanımızın Bir Yazarı adını verdiği yapıtında. Onun sanata bakışı, dünyayı yorumlayışı için bir araç-anlatı elimizdeki. Bu anlamda tespitleri bize Berger’ın dünyasına daha da yakınlaştırıyor. Adeta bir yazarın düşünsel / yaşamsal soyağacının izlerini sürer.
Berger’ın eleştirel / yaratıcı bir yazar olma öyküsü, yazma eyleminin geçtiği alanlar bu kitabın asal konusudur. Onun geliştirdiği sanat eleştirisi ise her yönüyle irdelenmeye, bilinip anlaşılmaya değerdir.
Sperling’in şu sözleri bu anlamda yerinde bir belirlemedir: “Berger’ın yazıları doğal dünya, tarih ve geçmişteki sanat için bir tür taşınabilir kılavuzdu.”
ÇAĞININ VİCDAN SORGUSUNU YAPABİLEN BİR ANLATICI
Her durumda / konumda bir hikâye anlatıcısıdır Berger. Gören, gözleyen, kayda geçen, taşıyan bir bakışın anlatıcısıdır. Yüzyılın / çağının vicdan sorgusunu yapabilen bir anlatıcı… Onun deneyimlediği hayat gören / gözleyen / sorgulayandır. Giden göz, o irdeleten bakış üzerine kurar anlatılarını.
Bu anlamda buluşturandır, Berger. Çıkış noktasında bireysellik olsa da toplumsal bakar, toplum-insan ilişkilerinde olagelen her bir şeyi yansıtır anlatılarına. Bu açıdan deneme, eleştirel deneme, roman, belgesel-anlatılar kurması onun çok yönlülüğünü anlatır bize.
SPERLING: ‘YAZILARINDA KORUNAN DUYGULAR SOL UMUDUN BİR ÖLÇÜSÜ’
Onun bir “kazıcı” olduğunu da söyleyebiliriz. Berger biyografı Joshua Sperling, “Yazılarında korunan duygular sol umudun bir ölçüsü,” der. Doğrudur da; Berger’ın hayata bakışı yansıtıcı bir ayna olmanın ötesinde, soran / sorgulayan gözleyip taşıyandır.
Geçmişteki gelecek düşüncesi onu hep ilgilendirmiştir. Yaşama umudunun kökenlerini orada görür, bulur. Yaşanan umutsuzlukları da o aynada gösterir.
Sanat-siyaset ilişkisini, değişim ve dönüşümün tanıklığını, yaşamda ve sanatta “sürekliliğin diyalektiğini” gören / gösteren bir yanı vardır Berger’ın. O nedenle anlatı dünyası (şiir, deneme, roman, belgesel- anlatı) çeşitlilik içerir.
Joshua Sperling’in şu tespiti Berger’ın bu yanını doğrular niteliktedir: “Her köşeden kendini yeniden yaratmış gibi göründe de aynı temel ilkelere sadık kaldı ve aynı şeylere ilgi duymaya devam etti.”
Deneyimlenen bir hayatın anlatıcısıdır o. Bize taşıdığı “bilgi” de oradan ağıp gelendir.
MODERNİZM DÖNÜŞTÜRÜR! PARÇALANMA BUNDAN SONRA GELİR!
Zaman zaman şunu sormuşumdur kendime, özellikle roman yazarken: Modernizm eklektizm midir? Öyle ya, yeni bir şey kuruyorsunuz, konu olarak malzemeniz “yerli” olabilir, ama kurgusal biçiminiz her şeye açık.
Hatta şöyle ki; anlatım sürecinde anlatma / sözdizimi / imgelem de yepyeni söyleyiş getiriyor konumuzun işleyişine. Üstüne üstlük “düşünce”nin anlatını odağında yer alması ise başlı başına bu eklektizmi oluşturan bir olgu. Şu gerçek ki; modernizm dönüştürür. Kesinlikle parçalanma bundan sonra gelir.
İşte bu noktada John Berger’ın dünyasına yüzünüzü döndüğünüzde bu sorunlarla birlikte, güncel sanatın ne anlam içereceğini de anlamaya çalışıyorsunuz. Gelenek, avangard, toplumsal müşterekler, sanatın bir iletişim aracı olma misyonu, entelektüelin görevi, yerellik, yeni gerçekçilik anlayışı…gibi kavramlar üzerine yeniden düşünmeye yöneltir size Berger.
SPERLING: ‘GEÇMİŞİN SANATINDA KAYBEDİLMİŞ AMA DEVRİMCİ OLANI SAVUNUYORDU!’
Modernizmle gelen ne varsa, sanattaki yansımalarına bakışta da Berger size kılavuzluk edebilir.
Joshua Sperling onun bu yanını şöyle değerlendirecektir: “Artık yaklaşmakta olan geleceğin sanatını değil, geçmişin sanatında kaybedilmiş ama devrimci olanı savunuyordu.”
Yeni bir bakış, yeni bir görme biçimi oluşturma yolunun nerelerden geçebileceğini de anlatır bize Berger.
Görme Biçimleri’nin yanına koyabileceğimiz Bir Fotoğrafı Anlamak, Talihli Bir Adam; Berger’ın, görmenin bize anlattığını yansıtması bakımından önemlidir.
Görünümler dünyası ile kavramlar dünyasını buluşturan, bunlar üzerine bizi düşündüren edebiyat / sanat eleştirmeni, bir şair, romancı, denemeci John Berger’ın dünyasına bir adın daha yaklaşabilmek, onun sanata adanmış ömrünün öyküsünü okumak için bir başlama kitabıdır Sperling’in bu çalışması.
(*) Joshua Sperling / John Berger: Zamanımızın Bir Yazarı / Çeviren: Özge Özgür / Everest Yayınları / 351 s. / 2022.