Lirik şiirler, sıcak söyleyişler: ‘Begonya İhaneti’
Begonya İhaneti (Klaros Yayınları), Hikmet Kavasoğlu’nun ikinci şiir kitabı. Şair, günümüz şiirinin eski biçemiyle ama yeni dizeler kurmayı deniyor, lirik şiir anlayışını sürdürürken okur kitlesinin yakınlık duyacağı dizelerle edebiyatımıza incelikli sıcak söyleyişler kazandırıyor.
Figen ŞentürkHikmet Kavasoğlu’nun ikinci şiir kitabı Begonya İhaneti (Klaros Yayınları), lirik şiir anlayışını sürdürürken okur kitlesinin yakınlık duyacağı dizeler kurup edebiyatımıza farklı incelikte sıcak söyleyişler kazandırdığı bir yapıt.
Şiirlerinde işçi sınıfı, kadın, ihanet, sistem, insanlık gibi temalara eğilen şair, çoğu dizesinde kadının çektiği sıkıntıları, toplumda nasıl yıpratıldıklarını, geçim sorunlarını, ne hüzünlere ve hayal kırıklıklarına maruz kaldıklarını dile getiriyor.
“....hangi kadın eteğine toplar ki / çiçeklerini iç cebinde çürütmüş bir adamı”; “…ve çiçekli bir tavırdır namlulara dik yaşamaları” dizeleri bunu örnekliyor.
Kavasoğlu, değişik meslek insanlarını alırken, farklı sınıflarla gelir gruplarından insanların hayat şartlarını da konu ediniyor kendisine:
“ben bakkalım / müşteriye yüz gram peyniri / sen tart da ver bakalım / kefeye nasıl hafif gelir / keseye nasıl ağır”
KAPALI AMA GÜÇLÜ DİZELER
Şair dizelerini, ilk okunuşta kendini hemen ele veren, her okura yakın duran yaklaşımla kuruyor. Belki biraz kapalı olsa, bizi biraz daha düşündürse, güçlü dizelerin yapıtın tamamına evrilmesiyle daha sıkı bir şiir karşılayabilirdi okuyucuyu.
Buna karşın, şairin yine de akıldan kolay kolay çıkmayacak pek çok dizesi yer alıyor kitapta, “İncir Reçeli”inde olduğu gibi:
“belki kuş verir bu bahar beraber diktiğimiz ağaç”, “biliyorsun sen benim dudak işçimsin”
Başka şiirinde farklı bir göz göze geliş daha: “kalbimi vardiyana ayarla.”
Arada, kurduğu artalanla da geliştiriyor şiirini Kavasoğlu. “Huzursuz Karyola”da şu dizeler çıkıyor karşımıza: “Burnu yanlış hayatlar gösteren pabuçlarını boyardım, ipince bir kırmızısı vardı”
Bazı şiir adları ilginç, bu şiirler diğerlerine göre daha güçlü kurulmuş ve ince işçilikli dizelerle taçlandırılmış. Bu bakımdan, şiirde başlığın, okuru ne kadar etkilediği ve şiire davet ettiği, bununla birlikte ilk dizelerin önemi “Hiç İnsanım Yok” adlı şiirde görülebiliyor:
“hiç insanım yok dedi / herkes etimden geçmek istedi / herkes yarasından kör kama gibi çıkmış / kimsenin aklında kalbi yok / yatalım diyor sinsi sinsi / tenime değecek ten değil yılan derisi”
Bir sonraki şiir kitabında, daha az şiirle ama daha sıkı örülmüş dizelerle, okur önüne çıkacağı kestirilebilir şairin. Begonya İhaneti, okunmaya değer güzelliğiyle hepimizi kucaklıyor. Bize de şaire “yol açıklığı” dilemek düşüyor.