Sam Mendes'in muhakkak izlenmesi gereken filmleri
Sam Mendes, 1 Ağustos 1965 tarihinde dünyaya gelen İngiliz sinema ve tiyatro yönetmeni, Portekizli bir protestan baba ve İngiliz yahudi bir annenin oğlu olarak Reading'de doğdu. Cambridge Üniversitesi'nde eğitim gördü. İngiltere'de tiyatro yönetmeni olarak, özellikle ünlü müzikal Cabaret'i yöneterek, ün kazandı.
1999 yılında ilk sinema filmi olan American Beauty isimli filmi çekti. Bu film o sene en çok konuşulan ve en çok ödül alan filmlerden oldu. Sam Mendes, bu filmle Oscar ve Altın Küre başta olmak üzere pek çok festivalde en iyi yönetmen ödülü aldı.
İşte Sam Mendes filmleri...
AMERİKAN GÜZELİ
Amerikan Güzeli'nde, orta sınıf bir Amerikan ailesinin içinde bulunduğu çöküntü ve dağılma konu ediliyor. Lester, kızıyla ve orta yaş bunalımındaki karısıyla iletişim kurmakta başarısızlığa uğrayan, rutinlerle dolu yaşamından tiksinerek yaşlanan bir babadır. İşini bırakıp zamanını hiç yapmadığı gibi değerlendirmeye başlayarak yeniden genç hissetmeye çalışırken, henüz onaltı yaşındaki kızının, güzeller güzeli arkadaşı Angela ile arasında tuhaf bir cinsel gerilim doğar. Bu ilişki kızı ve karısıyla arasındaki zaten kopuk olan bağı koparacak, her bir aile ferdini farklı kaderlere sürükleyecektir. Ünlü İngiliz yönetmen Sam Mendes’in beş Oscar’lı filmi güçlü göselliği ve Kevin Spacey performansıyla göz kamaştırıyor.
AZAP YOLU
Amerika’daki ekonomik buhran döneminde tetikçilik yaparak hayatını kazanan Michael Sullivan, John Rooney’nin hesabına çalışmaktadır. Fakat Rooney’nin oğlu, babasına kendisinden daha yakın olan bu adamı harcayacak türden dolaplar çevirir. Sullivan, hiç istemediği halde kendi oğlunun da olaya karışması sonucu tehlikeli bir açmaza düşer.
Olayların gelişmesiyle birlikte, hem cinayet mahali fotoğrafçısı hem de suikastçı olan Maguire, Sullivan’ın peşine takılır. Sullivan, ne pahasına olursa olsun oğlunu korumak zorundadır.
JARHEAD
Anthony Swoff, Sacramento’da Camus okuyan bir gençtir. 1980’lerin sonlarında askere alınır. Kim olduğunu bilmediği ve esas nedeni de kavrayamadığı bir düşmana karşı savaşması gerekmektedir. Körfez Savaşı sırasında Amerikalı askerler, kendilerine yapılan saç tıraş modeli için bir isim takmışlardır. Kavanozkafa. Yani Jarhead. İşte savaşta duruşları da zaten tam da bu ironik yaklaşım etrafında döner. Aksi takdirde gönüllülük kisvesi altında direnç gösterip de mücadele etmeleri o kadar kolay olmayacaktır. Anthony Swofford’un romanından uyarlanan filmin yönetmeni Sam Mendes.
HAYALLERİN PEŞİNDE
Richard Yates'in aynı adlı kitabından uyarlanan "Revolutionary Road" (Hayallerin Peşinde), Frank ve April Wheeler çiftinin bakış açısından Amerikan evlilik kurumunun etkileyici bir portresini çiziyor.
Yates'in 1950'ler Amerika'sında geçen öyküsünde modern ilişkilerde yansımasını bulmuş bir soru gündeme getirilir: İki insan birbirinden ayrılmak zorunda kalmaksızın sıradan hayat düzeninden kopmayı başarabilir mi?
Frank ile April, kendilerini her zaman çok özel, farklı görmüşler; hayatı yüksek ideallerine uygun şekilde yaşamaya hazır ve istekli olmuşlardır. Bu nedenle lüks evlerin sıralandığı bir cadde olan Revolutionary Road'daki yeni evlerine taşındıklarında kendilerini çevreleyen durağan ortamdan bağımsızlıklarını gururla ilan ederler. O dönemin toplumsal sınırlarını belirleyen tuzaklara asla düşmemeye kararlıdırlar.
Ancak Wheeler çifti kendilerini hiç beklemedikleri bir durumun tam içinde bulur: Frank Wheeler rutin bir işi olduğu için sinirleri günden güne bozulan yetişkin bir erkeğe dönüşürken April de istek ve tutkularını bastırmaya çalışan mutsuz bir ev kadını olup çıkar. Sonuç ise tıpkı diğerleri gibi hayallerini kaybetmiş tipik bir Amerikan ailesidir.
UZAKLARA GİDELİM
Film ilk çocuklarını bekleyen ve mevcut yaşam koşullarından memnun olmayan genç çift Burt ve Verona'nın yerleşip, kuracakları ailenin köklerini salabilecekleri ve çocuklarını büyütebilecekleri en ideal yeri aramak için Amerika'yı dolaşmalarını anlatıyor.
Çiftin yol boyunca yaşadıkları aksilikler ve aradıkları ’ev’i bulmaları için onlara yardım etmeye çalışan enteresan akrabalar ve eski arkadaşlar da serüvenlerine renk katıyor.
SKYFALL
MI6 ciddi bir saldırıya uğrar ve kurumun değerleri temelden sarsılır. M’e karşı sadakat testinden geçen ajan James Bond kişisel bedelleri ağır olsa da, tehdidi bulup her ne pahasına olursa olsun yok etmelidir. Zira MI6’yı ciddi riske sürükleyen isim Silva adında gözü kara, gizemli bir adamdır...
Sinema tarihinin en uzun soluklu aksiyon film serisi olan gizli ajan 007 James Bond'un nefes kesen macerası bu sefer Türkiye, Çin ve İngiltere ekseninde geçiyor. Serinin 23. filmi olan Skyfall'da, 2000'li yılların son Bond'u olarak Daniel Craig'i izlerken ünlü aktöre M rolünde seyircinin alıştığı üzere Judi Dench, Silva rolünde Javier Bardem, hükümet görevlisi Mallory olarak Ralph Fiennes, seksi Bond kadınları olarak ajan Eve rolünde Naomie Harris ve Severine rolünde Bérénice Marlohe eşlik ediyor.
Yönetmen koltuğunda Sam Mendes'in oturduğu filmin Türkiye dışındaki diğer çekim mekanları arasındaysa Şangay, Londra ve İskoçya’nın kuzey bölgeleri yer alıyor.
SPECTRE
007 James Bond karakterini yine Daniel Craig üstlenirken, bu filmde kendisine ödüllü Fransız oyuncu Léa Seydoux 'un (Madeleine Swann) yanı sıra yeni isimler olan İrlandalı aktör Andrew Scott, Dave Bautista, Monica Bellucci ve Christoph Waltz (Oberhauser) yer alıyor. Skyfall'da yer alıp da bu filmde de seyredeceğimiz oyuncular ise Ralph Fiennes, Naomie Harris, Ben Whishaw ve Rory Kinnear. Yönetmenliğini yine Sam Mendes'in üstlendiği filmin senaryosu ise John Logan'a emanet.
Geçmişten gelen şifreli bir mesaj James Bond’u Mexico City’ye ve sonunda, kötü şöhretli bir suçlunun, yasaklı dulu, güzel Lucia Sciarra ile tanışacağı Roma’ya sürükler. Bond, sızdığı gizli bir toplantı sonucunda, Spectre olarak bilinen tekinsiz bir örgütün varlığını ortaya çıkartır. Bond, Spectre’nin ağını ortaya dökebilecek ipuçlarına ulaşmak için, eski düşmanı Mr White’ın kızı, Madeleine Swann’ı aramaktadır. Moneypenny ve Q’dan kıza ulaşmak için gizlice kendisine yardım etmelerini ister. Bond, Spectre'ye yaklaştıkça, ulaşmaya çalıştığı Christoph Waltz tarafından canlandırılan düşmanı ile kendisi arasında, kan dondurucu bir bağ olduğunu öğrenecektir.
1917
1917, I. Dünya Savaşı sırasında askerlerin hayatını etkileyecek önemde bir mesajı iletmekle görevlendirilen iki askerin hikayesini konu ediyor. konu ediyor. I. Dünya Savaşı sırasında Britanya askeri olan Kıdemsiz Onbaşı Schofield ve Kıdemsiz Onbaşı Blake, gerçekleştirilmesi imkansız gibi görünen bir göreve atanır. Görevleri, zamana karşı yarışırken düşman bölgesini geçerek yüzlerce askerin ölümünü engellemek üzere bir mesaj iletmektir. Blake'in kardeşi de kurtarılabilecek askerlerin arasındadır. Bu durumda Blake'i daha da fazla ciddiye alması gereken bir mücadele bekliyordur.
EMPIRE OF LIGHT
Empire of Light, 1980'lerde İngiltere'nin güney sahilinde bulunan güzel bir eski sinemada ve çevresinde geçen bir aşk hikayesi olarak tanımlanıyor.