Asuman Kafaoğlu-Büke: “Okuyan kadın ‘sakıncalı’ hâlâ!”
Yazar ve eleştirmen Asuman Kafaoğlu-Büke yeni kitabı Tablodaki Kadın-Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları’nda (Epsilon Yayınları) kadının okuma serüveninin izini sürüyor. Edebiyat, toplumsal yapı ve sanat tarihine yoğunlaşarak bunlar arasındaki kesişim kümesinin incelikle ele alındığı yapıt, okuyucuyu anı tablolar arasında zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor.
Berrin KaradenizYazar ve eleştirmen Asuman Kafaoğlu-Büke yeni kitabı Tablodaki Kadın-Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları’nda (Epsilon Yayınları) kadının okuma serüveninin izini sürüyor. Edebiyat, toplumsal yapı ve sanat tarihine yoğunlaşarak bunlar arasındaki kesişim kümesinin incelikle ele alındığı yapıt, okuyucuyu anı tablolar arasında zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor.
Dünyaca ünlü yapıtların içinde kitabınızla gezinerek, tarihin bir başka köşesinde resmedilenler üzerinden açılan katmanlarda bugünü bulmaksa kimi zaman şaşırtıcı kimi zamansa trajik bir keşfediş...
Geçmişte toplumsal yaşama katılmaları engellenen kadınların ancak kitaplar sayesinde dünyayı keşfedebildiğini ifade eden Asuman Kafaoğlu-Büke’yle “okuyan kadın” resimleri üzerinden sanatın, kitabın ve nihayetinde kadının zaman içinde nasıl değiştiğini konuştuk.
“Kadınlar okumayı bıraktığında, roman biter.”
Ian McEwan
KİTAP OKUYAN KİŞİNİN BEDEN DİLİ!
- Tarih boyunca kadın ve kitap arasındaki ilişki yalnızca ikisi arasında kalmamış, bir başka yapıta, tablolara da konu olmuş. Hatta burada da kalmayarak yeni yapıtlara esin olabileceğini Tablodaki Kadınlar kitabınızda da görebiliyoruz.
Bu bağlamda sanat, kadın ve kitap nasıl bir etkileşim içinde sizce?
Yüzyıllar boyunca kitaplar, özellikle de kurgusal yapıtlar, kadınlar için çok önemli olmuş çünkü kendi başlarına özgürce deneyimleme fırsatı bulamayacakları olayları kitaplar sayesinde öğrenmişler. Seyahat etme, çalışma, para kazanma ve hatta savaşma onlara çok kısıtlamalarla sunulmuş ya da tamamen engellenmiş.
Oysa tarih boyunca kadınlar toplumsal kültür aktarımında çok önemli bir rol üstlenmiştir. Kendilerine anlatılan hikâyeleri çocuklarına ve torunlarına aktararak kültürel devamlılığı sağlarlar. Kitaplar da bu yüzden önemli rol oynuyor kadının bilgilenmesinde ve bilgi aktarımında.
Plastik sanatlarda da bunun yansımasını görüyoruz. Ayrıca kitap okurken saklı bir dünyanın içine giriyor okuyucu, bu da bir gizem yaratıyor. Ne okuyor? Ne düşünüyor? Çünkü okunan metin bedene yansıyor bir şekilde: Sıkıntı, heyecan, eğlenme belirtilerini görebiliyoruz kitap okuyan kişinin beden dilinde. Bu gizemi çözmek ressamlara ilginç gelmiş diye düşünüyorum.
‘KADINLARIN SINIRLANDIRILMIŞLIĞI İSYAN ETTİRİYOR!’
- Birbirinden değerli ressamların artık birer dünya kültür mirası olan tablolarından önemli bir seçkiyi inceliyorsunuz. Eserleri seçerken nelere dikkat ettiniz?
Eserlerde özellikle kadının elindeki kitabı okuyor olmasını istedim çünkü bazı resimlerde kitap bir süs objesi gibi yer alıyor, onlar ilginç gelmedi. Ben okuma eylemi üzerinde durmayı hedefledim.
Bir de farklı okumaları yansıtmak istedim. Örneğin bir aşk mektubu ile acı bir haber veren mektup arasındaki okuma farkı ilgimi çekti. Ya da bir dua kitabı ile erotik bir roman okuma arasındaki fark.
- Yalnızca tablolara konu olan kadınları değil, aynı zamanda yapıldıkları dönemin sosyal yaşamından kesitleri, sanatçılarını ve onların bakış açısını da aktarıyorsunuz. Kadının okuma serüveninde sizi en çok şaşırtan şey ne oldu?
Aslında en çok şaşırtan şey - ve her seferinde şaşırmaya devam ediyorum - kadınların ne denli sınırlandırılmış olduğu. Tamam elbette biliyoruz tarihteki kadının toplumsal konumunu ama bunları örnekler üzerinden görmek insanı isyan ettiriyor.
Elbette hoş sürprizler de oldu, Van Gogh’un edebiyata ne denli düşkün olduğu ya da Jan van Eyck’ın inanılmaz yapıtı “Ghent Mihrabı”nın ayrıntıları… bunlar daha önce bilmediğim ama öğrendikçe büyük zevk aldığım bilgiler oldu.
‘Kuran Okuyan Kız’ / Resim: Osman Hamdi Bey
‘2000’E YAKIN RESİM İNCELEDİM’
- Tablodaki Kadınlar ciddi bir araştırma ve incelemeye dayanıyor. İncelemenizi kaleme alırken hangi kaynaklardan yararlandınız?
2000’e yakın resim indirdim ve onlara bazen günlerce baktım. Teknolojinin bu resimlere bakmayı çok kolaylaştırdığı bir çağda yaşıyor olmamız büyük bir şans. Resimleri dilediğimce büyültüp, inceleme olanağı buldum. Bir müzeyi gezerken göremeyeceğimiz ayrıntılar eserleri çok daha ilginç kılıyor.
Ayrıca müzelerin eserler üzerine hazırladıkları kataloglardan yararlandım. Sanatçıların yaşam hikâyelerini ise genelde İngilizce Brittanica ansiklopedisinden edindim. İnternette bulduğum bilgilere (farklı tarihler ve yazılımlar kullanıldığı için) güvenmedim.
BİTMEYEN ‘SAKINCALILAR’!
- Tablodaki Kadın bize bir yandan şunu anlatıyor: Tarihin hatırı sayılır denli uzun bir döneminde “okumak” kadınlar için sakıncalı bulunmuş. Öyle ki bu sakınca “kötü yola düşme”, “erkekleşme”, “asileşme” olarak adlandırılmış.
Günümüzde bu durum ne kadar değişti sizce?
Benim gençliğimde kitap okumak siyasi başkaldırı olarak algılandı bir dönem. Evlerden kitaplar toplatılıp suç unsuru olarak gösterildi. Korkunç bir baskı vardı gençlerin üzerinde. Yani kitabın “tehlike” olarak görülmesi bildiğimiz bir konu.
Kadınların kitap okuması konusu ise farklı boyutlarda hâlâ büyük bir sorun. Kız çocuklarının iyi eğitim olanağı bulması zor. Bugün haberlerde Afganistan’da kız öğrencilerin üniversite eğitimi almasının yasaklandığı öğrendik. Gördüğümüz gibi okuyan kadın “sakıncalı” hâlâ…
Resim (solda): Renoir / Resim (sağda) Picasso
KADININ KİTAPLA BÜYÜLÜ BAĞI!
- “Kadınlar okumayı bıraktığında, roman biter.” Kitapta aslında incelikle işlediğiniz bu sözü biraz açar mısınız?
Ian McEwan’ın bir söyleşisinde rastladım bu söze. Gerçekten çok sayıda roman yazarı okurlarının kadınlardan oluştuğunu dile getirir. Ben buna kadının kitapla büyülü bağı diyorum.
Ama bir de bunu bir aşağılama olarak dile getirenler var, yani “kadınlar felsefe, tarih okuyacaklarına, gerçeklerden uzaklaştıran kurmaca okurlar” demek isteyenler.
Kadınların felsefe, sanat, bilim tarihinde yer almıyor olmasını kadında bir eksiklik olarak görmek ve göstermek çok yanıltıcı. Suçu tarih boyunca eğitim alması engellenmiş kadın cinsinde değil, bunu engelleyen iktidarlarda aramak gerek.
DA VINCI’DEN VAN EYCK’A, RENOIR’DAN İBRAHİM ÇALLI’YA OKUYAN KADIN TABLOLARI...
- Kitapta okuyucuları hangi sanatçıların hangi eserleri bekliyor?
Kitapta ortaçağdan 20. yüzyıla kadar çok sayıda yağlı boya tablosundan örnekler yer alıyor. Leonardo da Vinci’den Picasso’ya, Jan van Eyck’dan Renoir’a çok geniş bir zaman dilimi içinde resmedilmiş okuyan kadın figürlerine yer verdim kitapta.
Böylece yüzyıllar içinde sadece kitabın, okumanın ve kadının değişimini değil, aynı zamanda sanat tarihindeki farklı tekniklerle yapılmış resimlerin tarihini de görmek olanaklı.
- Sizi en çok kendine çeken, etkileyen eser hangisi oldu?
Aslında garip bir şey oldu bu kitabı yazarken, hangi resim üzerine yazıyorsam, o anda en sevdiğim ve en müthiş bulduğum o oluyordu. Bir sonrakine geçince değişiyor ve yeni favorim yine o anda incelediğim eser oluyordu.
Ama sanırım şimdi mesafeden bakınca Jan van Eyck’ın “Ghent Mihrabı” beni en çok etkileyen oldu. En çok sembol barındıran, en gizemli ve en zor çözülecek eser olduğu için.
Elbette yalnızca Mecdelli Meryem değil, birçok sanatçının yapıtına birbirinden farklı pek çok kadın figürü konuk oluyor. Kitapta yapıtı ile anılan iki büyük Türk ressam da bulunuyor. Osman Hamdi Bey’in “Kur’an Okuyan Kız”ı ve İbrahim Çallı’nın “Hamakta Kadın” adlı tablosu da incelenen eserler arasında.