Zirve Yayınevi davası sürüyor
Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 48. duruşması başladı.
cumhuriyet.com.trMalatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma nedeniyle sabah saatlerinden itibaren Malatya Adliyesi içerisinde ve çevresinde sabah saatlerinden itibaren yoğun güvenlik önlemi alındı.
Tutuklu sanıklar, cezaevi araçlarıyla adliyeye getirildi. Zirve Yayınevi'nde öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske'nin eşi Suzanne Geske ve müdahil avukatları, duruşmayı izlemek üzere koruma eşliğinde adliyeye geldi.
Zirve Yayınevi davası
Malatya'da, 18 Nisan 2007'de, Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel, boğazı kesilerek ve bıçaklanarak öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım olay yerinde yakalanmıştı.
Üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'ndeki tedavisinin ardından, diğer zanlılarla birlikte tutuklanmıştı. Günaydın'ın olaydan yaklaşık 2 yıl sonra cezaevinde cumhuriyet savcısına verdiği ifade doğrultusunda, olayı azmettirdiği gerekçesiyle Varol Bülent Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki de tutuklanmış, Yelki daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti.
Savcı İsmail Aksoy'un davayla ilgili hazırladığı 19 sanıklı ikinci iddianamede, emekli Orgeneral Tolon'un, Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüttüğü 1993 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi (TUSHAD) isimli gizli bir yapılanmayı, Ergenekon terör örgütünün talimatları doğrultusunda, bu örgüte bağlı kurarak faaliyete geçirdiğinin belirlendiği ileri sürülmüştü.
İddianamede, Tolon, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil'in yanı sıra astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adem Gedik ve Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen, Aykut Saka, İlker Çınar ile olaya ilişkin devam eden mevcut davada da sanık olarak bulunan Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Varol Bülent Aral ve Hüseyin Yelki sanık olarak gösterilmişti.
Hamit Çeker ile Haydar Yeşil savunmasını verdi
Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin davanın 48. duruşmasında tutuklu sanıklardan Hamit Çeker ile Haydar Yeşil savunmasını verdi. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, Hamit Çeker, 2006 yılının son aylarında üniversite sınavına hazırlanmak için Malatya'ya geldiğini, başka bir amacının bulunmadığını ileri sürerek, ''O zaman ne hükümeti ne siyaseti biliyordum. Hükümeti devirmeye yönelik suçum olamaz. Bir örgüt üyesi de değilim'' diye konuştu.
Sanıklardan, arkadaşları dışında kimseyi tanımadığını, tutuklu sanıklardan Emre Günaydın'ın sonradan duruşmalarda Varol Bülent Aral olduğunu öğrendiği kişiyi farklı bir isimle kendilerine anlattığını savunan Çeker, Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa'nın ''Siz Emre'yi durdurmak istemediniz mi?'' sorusuna, ''(Bunu bize niye yapıyorsun? Yayınevi'nin peşine niye düştük? Arkasında kim var?) dediğimde Emre bize (Sizi biliyorlar, artık dönüşünüz yok) diye tehditlerde bulundu. O zaman 18-19 yaşındaydım. Bana da şu an şaçma sapan, cahilce geliyor ama o zaman düşünemedim'' ifadelerini kullandı.
Emre Günaydın'a o dönemde karşı çıkmamalarına çok üzüldüğünü belirten Çeker, misyonerliğin ne olduğunu da cezaevinde öğrendiğini, olay yerindeki kişileri de olay yerinde ilk kez gördüğünü iddia etti. Olay yerine kimseyi öldürmek için gitmediklerini, bazı belge ve bilgileri aldıktan sonra ayrılacaklarını bildiklerini savunan Çeker, ancak Emre Günaydın'ın ''Beni biliyorlar, öldürmeden çıkmam'' dediğini ileri sürdü. Diğer sanıklar Salih Gürler ile Cuma Özdemir de, Emre Günaydın'ın bu sözleri sarf ettiğini onayladı.
Sanık avukatı Katar, Emre Günaydın'a sorular sordu
Çeker'in avukatı Mehmet Katar, duruşmada tutuklu sanıklardan Emre Günaydın'a sorular yöneltti. Katar'ın neden üniversite sınavına hazırlanırken misyonerlikle ilgili bilgiler topladığını sorması üzerine, Günaydın, o dönemde insanı galeyana getirecek diziler bulunduğunu belirterek, ''O gün bugündür Kurtlar Vadisi dizisini izlemiyorum'' dedi.
Katar, neden ''kitle harekatı oluşturacak cevşen takma, şükür namazı kılarak olayın olduğu yere gitme, ''şehit olacağız'' notu bırakma gibi İslami motifler'' kullandıklarını sorması üzerine Günaydın, ''Ben hep cuma namazlarına giderdim. Müslümanım ama dört dörtlük Müslüman değiliz'' dedi.
Arkadaşlarının, olayda söylediğini ileri sürdükleri ''Beni biliyorlar, öldürmeden çıkmam'' iddialarının doğru olmadığını savunan Günaydın, ''(Beni biliyorlar) demedim. Bu dava buraya nasıl geldi anlamış değilim. Ergenekon diye bir şeyi cezaevinde öğrendim. Bu kadar büyük adam olduğumuzu bilmiyordum. Ne kadar önemli insanlarmışız'' diye konuştu.
Haydar Yeşil'in savunması
Tutuklu sanıklardan Haydar Yeşil de savunmasında, Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin hazırlanan ikinci iddianamenin 3 numaralı sanığı olduğunu belirterek, iddianamenin hazırlanış sürecinde gizli tanık ve sanık İlker Çınar'ın 8 kez ifadesi alınırken, kendisinin hiç ifadesinin alınmadığını öne sürdü. İddianamede terör örgütü kurmakla suçlandığını dile getiren Yeşil, ''Şerefli bir Türk subayı iken terör örgütü üyesi yapıldım'' dedi.
İlker Çınar'ın ''yalancı gizli tanıklık'' yapmasının bazı haberlerle sağlandığını iddia eden Yeşil, gazeteci-yazar Adem Yavuz Arslan'ın Çınar'ın gizli tanıklığından önce yalan haberlerle olayı kurguladığını, ayrıca ''Bir Ermeni Var'' isimli kitabının da soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğini ileri sürdü.
Haydar Yeşil, dava kapsamında yapılan operasyonda evinin ve iş yerindeki ofisinin arandığını, burada, açıklandığında başka ülkelerle sıkıntı yaratabilecek diplomatik belgelere el konulduğunu ileri sürdü. Yeşil, ''Belgeler bilinmemesi gereken ellerde dolaştı. Aynı şubede diğer personelin bile tanımaması gereken haber elemanları ifşa edildi. İfşa edilen kişiler örgütlere hedef gösterildi'' savunmasında bulundu.
Operasyonların amaçlarının Jandarma İstihbarat biriminin itibarsızlaştırılması olduğunu iddia eden Yeşil, hazırlanan raporlar ve ihbar mektuplarının düzenleme ve yalanlardan ibaret olduğunu öne sürdü. Yeşil, verilen aranın ardından savunmasına devam edecek.