Yurtta sulh cihanda sulh

cumhuriyet.com.tr

Atatürkün en güzel sözlerinden biri olan bu söylemin, Türkiyenin jeopolitik konumunun yarattığı durum dikkate alındığında içeriğinden çok ileri, kırmızı çizgilerimizin belirlenmesi anlamında büyük bir politik sır taşıdığını düşünüyorum.

Basit ama büyük anlamlı görünüşünün yanında, Atatürkün bu sözün açılımını yaptığına dair belleğimde bir bilgi yok. Belki de dikkatimden kaçmış olabilecek konuyu, bugünün dünyasının politika batağında ulusa yol gösterecek bir rehber olacağı kanısındayım. İlerleyen satırlardaki izahımla bunun vazgeçilmez bir devlet politikası olarak kullanıldığında, günümüzde ülkemize yönelen bitmez tükenmez ve baş ağrılı problemlerinden bizleri; önemli ölçüde uzak tutacağı kesindir.

Türkiye coğrafi konumu dolayısıyla, Boğazlarla birlikte Karadeniz, Ege ve Akdeniz gibi üç denizle çevrili olduğu gibi yirminci asrın başından başlayan, bu asırda doruk noktasına eren dünya enerji kaynaklarını büyük ölçüde bulunduran Ortadoğunun stratejik, politik ve askeri bir bölgesindedir. Bu nedenle menfaatler peşinde olduğu kadar dünya liderliğine, hatta hâkimiyetine göz dikmiş ülkeler devamlı tacizle, kendi yararlarına olan politikaları Türkiyeye empoze etme yarışındadırlar.

Böyle bir durum Türkiye aleyhine eksi bir durum yaratmakla birlikte anlamlı bir politika ile elimizdeki güç silahını kullanıp, irili ufaklı bu ülkelere hadlerini bildirme ve bizimle iyi geçinme gerekliliğini zor oyunu bozar deyimiyle lehimize çevirmemiz gerekir.

Türkiye bir tahterevallinin tam ortasında ayakta duran adam gibi dünya dengelerini sağlayacak veya bozacak bir konumdadır. Ağırlığını bir tarafa koyduğunda o tarafın avantajı artarken diğer ülke veya ülkeler zararı hissedeceklerdir. O halde Türkiye bağımsız bir politika izlemeli, ancak menfaatleri gerektirdiği zaman uzun vadeli olmamak üzere taraf olmalıdır.

Rusya-Türkiye yakınlaşması

Atatürkün 1938 yılında vefatının hemen ertesi yılı başlayan İkinci Dünya Harbi’nde adeta Yurtta Sulh Cihanda Sulh anlayışıyla hareket eden yakın silah arkadaşı İsmet İnönü, dünyayı kana bulayan insanlığın bu yeni vahşetinden Türkiyeyi uzak tutmuştur. Savaşan taraflar da karşılarına almamak için Türkiyeye saldırmamışlardır.

Birinci Dünya Harbi’nde ise Türkiyeyi paylaşmakta anlaşamayan ülkelerden Rusyanın önerilen paydan vazgeçerek bize silah vermesi, Kurtuluş Savaşını kazanmamızda yardımcı olmuştur. Batılı ülkelerin komşu olacak kadar yakına gelmeleriyle bozulacak dengenin Rusya aleyhine olacağı hesabıyla bu yönde karar almışlardır.

ABD yayılıyor

Bugün ABD, Ortadoğuya hâkimdir. Balkanlar da gene kontrolü altındadır. Eğer Kafkasların da işi biterse, Türkiyenin tam ortasında olduğu bir şeytan üçgeni ortaya çıkacaktır; Kürdistan da kurulursa İsrail-Kürdistan (büyük)-Ermenistan- Gürcistan bağlantılı ve Çin seddi benzeri uzun bir askeri hat oluşacaktır. Rusya bunu açıkça görmekte ve testi kırılmadan tokat atmayı yeğlemektedir. ABDnin iflas etmiş bir küreselleşme ekonomisiyle bitiremeyeceği bir dünyayı, politik ve askeri hamlelerle takviye etmeye çalışmasını Rusya yakından izlemekte, haklı olarak da endişe etmektedir.

Tekrar üzerinde durup dikkatinizi çekeyim. Türkiye dünya dengelerinin ve barışının sağlanmasında en önemli ülke durumundadır.

Yurtta sulh olması için bu dengeleri gözetmemiz gerekir. Aksi halde bugünkü durumda, terörün cirit attığı; ekonomik dengemizin, ABD ve ABnin sözlerini dinlediğimiz müddetce sağlandığı, milyonlarca insan aç uyurken ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin yabancılara peşkeş çekildiği, varlık içinde yoklukla yaşayan bir millet halinde kalırız. Hatta en zayıf halka olarak bizi bekleyen daha da vahim bir gelecek mümkündür.

Türkiyede ulusal çıkarları savunan, sömürüye karşı Atatürkün yolunu tutan bir zihniyetin ön plana çıktığı gün sadece kendimize değil, silah komp-radorlarına karşı harpleri rafa kaldırmayı canı gönülden isteyen, insan sıfatını taşıyan herkese yardımcı olabiliriz. Bize saygıları olduğu sürece her ülkenin bizden bir mavi boncuk alma hakkı vardır. Aksine, tekrar hatırlayalım ki dünya dengeleri sağlanmadıkça yerine oturmamış fayların yaratacağı sarsıntıları en çok Türkiye hissetmekte devam edecektir.

Erol BAŞARIK (Ekonomist) Reform 2000 Partisi Gen. Başk. İngiltere