"Yüksek Yargı'da oğluna gemi alan var mı?"

CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan, Bülent Arınç'ın HSYK Başkanvekili Kadir Özbek'e yönelik, "İstifa edecek cesarette değilsiniz" sözlerine tepki gösterdi.

cumhuriyet.com.tr

CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yazılı olarak yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na soru önergesi verdi.
Ayhan, önergesinde Arınç'ın Pakistan örneğini veren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek'i "İstifa edecek cesarette değilsiniz" diyerek yanıtlamasının, Arınç'ın hukuk devletinin gereği olan 'kuvvetler ayrılığı ilkesi'ni henüz sindiremediğini gösterdiğini belirtti.

Hukuk devleti ilkesi ve güçler ayrılığı ilkesinin Anayasal demokrasinin temel güvencesini oluşturduğunu, kuvvetler ayrılığı ilkesindeki amacın, iktidarın keyfi icraatlarının engellenmesi, her eylemin hukuk kurallarıyla sınırlandırılması, fertlerin doğal haklarının devlet karşısında korunması olduğunu kaydeden Ayhan, "Diğer bir deyişle, hukuk devletinde, yürütmenin işlem ve eylemlerinin hukuksal denetimi yargı tarafından yerine getirilmektedir. Rejimimizin çok önemli bu ayrıntısı, Sayın Arınç'ın bir hukukçu olarak bilmesi gereken de bir hususlardır" dedi. Ayhan, "Mayınlı arazilerinin İsrail'li bir şirkete verilmesine olanak sağlayan yasal düzenleme, Karşılıklılık ilkesi göz ardı edilerek, yabancıların stratejik alanlar dahil her alanda, istediği toprak almasını sağlayan Tapu yasası, yapılan düzenlemeyle 'Erkek yapıyorsa çapkınlıktır, kadın yapıyorsa zinadır' hükümleri getirilen TCK yasası, İlköğretimde içinde Atatürk'ün olmadığı Türkçe kitabının çocuklara okutulmak istenmesi" gibi kimi yasa, yönetmelik ve idari kararların Anayasa Mahkemesi ve Danıştay tarafından durdurulmasının rejimin teminatı olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir kez daha önemini ortaya koyduğunu belirtti.

Arınç toplumsal kirliliklere karşı sessiz kalıyor

Arınç'ın hukuk devletinde yürütmenin işlem ve eylemlerinin hukuksal denetiminin yargı tarafından yapılmasına şiddetle karşı çıkarken; başta insan hakları olmak üzere, hukuk, adalet, eşitlik, ahlak ve ilkelere uygunluğu tartışılmayacak kadar açık ve ortada duran toplumsal kirliliklere karşı "mülayim ve sessiz" kaldığını savunan Ayhan şöyle devam etti:
"Örneğin, bu ülkede başta yargıçlar olmak üzere, rektörler, askerler, gazeteciler, gece yatağından kaldırılıp yaka paça gözaltında alınabilirken, memuru, esnafı ve çiftçisi ödeyemedikleri borçları nedeniyle cezaevine konulabilirken, zimmetten, dolandırıcılıktan, görevi suiistimalden, sahtecilikten, ihaleye fesat karıştırmaktan, naylon fatura düzenlemekten haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunan milletvekilleri ne yazık ki; adalet önüne çıkmamakta ve yargılanamamaktadır. Kamu zararına neden olduğu, ihaleye fesat karıştırdığı, görevi suiistimal ettiği gerekçesiyle haklarında dava açılan bürokrat ve AKP'li belediye başkanlarının soruşturulmasına, AKP hükümetinin Başbakanı ve bakanları izin vermemektedir. Takdir edilecektir ki, kendini aklayamamış bir siyasi iktidarın, kuvvetler ayrılığı ilkesini, kendine 'adeta' hasım görerek, yargıyı hedef alan ve yıpratmayı amaçlayan açıklamalar yapması toplum vicdanını zedelemektedir. AKP hükümetinin yargı reformu adı altında TBMM'ne taşıdığı, 'yargıyı kendi istediği şekilde oluşturma' çabaları kamuoyunda ibretle izlenmektedir."

Ayhan'ın Arınç'a sorusu

CHP İzmir Milletvekili Ayhan, TBMM Başkanlığı'na verdiği önergede Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç'a şu soruları sordu: "Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı olarak 'Hodri Meydan' diyerek istifaya çağırdığınız yüksek yargı mensupları hakkında; haklarında zimmet, yolsuzluk, sahtecilik, rüşvet, hırsızlık, kalpazanlık gibi adi suçlardan soruşturma ve kovuşturma bulunan, oğluna, kızına ya da bir yakınına gemi alan, kendisi, eşi, çocukları ya da bir yakınının mali suçları nedeniyle, yapılan yasa değişikliğiyle 'affa' uğratılan, naylon fatura düzenlemekten hakkında soruşturma ve kovuşturma açılan, bir yakına yüksek miktarlarda devlet bankalarından ucuz kredi sağlayan, imar planlarında yapılan değişikliklerle rant elde ettiği belirlenen, Avrupa'daki topladığı paralarla gurbetteki yurttaşlarımızı soyan kimi dernek ve girişimleri kamu görevini kullanarak koruyup kollayan, kimi ithal ürünler üzerinde yapılan vergi oyunlarıyla, oğlu, kızı ya da bir yakını haksız kazanç elde eden, özelleştirme kararı alınmış bir Kamu İktisadi Kuruluşuna bir yakınının yönetim kurulu üyesi olarak atandığı yüksek yargı mensubu var mıdır?"