Yolsuzluğu da Gezi'ye bağladılar: İmar değişikliği direnişe takılmış!

17 Aralık operasyonu kapsamındaki TOKİ dosyasında savcı, 60 kişi için takipsizlik kararı verdi. İmar değişikliklerinin Gezi'ye takıldığını belirten savcı, dosyayı kapattı.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvetyolsuzluk soruşturmalarının TOKİ dosyasıyla ilgili kısmı tamamlandı. Soruşturmayı yürüten Savcı Ekrem Aydıner gözaltına alındıktan sonra savcılık tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan işadamı Ali Ağaoğlu, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Eski Taşdelen Belediye Başkanı Hüseyin Avni Sipahi ile işadamları Ahmet Nazif Zorlu, Mehmet Ali Aydınlar, eski Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ında aralarında bulunduğu 60 şüpheli hakkında yeterli delil olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Savcı takipsizlik kararında delillerin ve mahkeme kararlarının hukuka uygun olmadığını savundu. Ali Ağaoğlu ile ilgili iki mahkemenin teknik ve fiziki takip talebine ret kararı verdiğini belirten savcı Aydıner, başka bir mahkemenin üç ay süreyle teknik takip kararı verdiğine dikkat çekti. Savcı Aydıner, diğer şüphelilerin teknik takip kararlarının da bu karar üzerine yapılan takipte elde edilen bilgilere dayanarak alınıldığını belirtti.

Radikal gazetesinden Fatih Yağmur'un haberine göre, takipsizlik kararında ceza yargılanmasında amacın keyfi kararların verilmesi olmadığını belirten savcı Aydıner, “Amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Yani ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla sınırsız, hukuk kurallarına aykırı ve sanık haklarını hiçe sayan yöntemler izlenemez. Ceza yargılamasına ters düşülerek elde edilen delillerin yargılama makamı tarafından değerlendirmeye alınmaması gerekir. Çünkü bunlar hukuka aykırı delil olarak nitelendirilir” ifadelerini kullandı.

İsimsiz ihbar mektubu ile dinleme olmaz

Aydıner, önleme dinlemesi ile elde edilen delillerin ceza soruşturmasında kullanılamayacağını ifade etti. Bunların delil olarak kullanılmasında sınırını çok genişletmemek gerektiğini söyleyen Aydıner, “Aksi halde dağdaki çobanın dahi telefonlarının dinlendiği paranoyası ile yaşadığı bir toplum yaratırız” dedi.

Emniyete ihbar olarak gelen ve ‘Ali Ağaoğlu’nun adamlarına birini tartaklattığı ve adamlarının yere bir el ateş ettiği’ yönündeki ifadelerin suç işlemek için örgüt kurmak suçunun unsurlarını oluşturmadığını belirten savcı Aydıner kararında şunları vurguladı: “Somut bir delil içermeyen, yasal olarak işleme konma imkânı dahi bulunmayan isimsiz ihbar mektupları ile varsayımlara dayanarak, iletişimlerin tespiti ihlallerine yol açabilecek yollara başvurulması mümkün değildir. Son yıllarda ne yazık ki bir suç soruşturmasının başlangıcında örgütün varlığını iddia ederek, soruşturmaya başlamak delil toplamanın bir yolu gibi kullanılmaktadır. Hemen her suç soruşturmasında, suçun işlenmesi için örgüt kurulduğu iddia edilip, mahkemelerden iletişimin tespiti ve dinlenilmesi kararları alınmaktadır. Ancak daha sonra örgütün varlığı kanıtlanamasa bile hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen ve bu nedenle tesadüfi delil gibi kabul edilmesi gereken deliller, cezaya gerekçe olarak kabul edilmektedir.”

Bu soruşturmada da örgütün varlığının peşinen kabul edildiği ve iletişimin tespiti kararı alındığını ileri süren Aydıner, “Soruşturmanın başlangıcında verilen iletişimin tespiti kararı hukuka uygun değildir” dedi.

Abdullah Oğuz Bayraktar’ın Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın oğlu olmasına rağmen iş sahipleri ile yakın ilişkiler içinde olmasının eleştirilebileceğini belirten Aydıner, “Ancak bu durum başlı başına suç teşkil eden bir nitelik arz etmemektedir” ifadelerini kullandı. Maslak 1453 projesinin imara aykırı olarak rüşvet karşılığında yapıldığı iddialarına da değinen savcı Aydıner, “Bu projede imar planlarına aykırı olarak yapılan işlemlerin nelerden ibaret olduğunun açıklanmadığı, kimin ne şekilde projenin imara aykırı yapılmasını sağladığının delilleri ile belirtilmediği, Abdullah Oğuz Bayraktar’ın Ali Ağaoğlu ve bakanlık bürokratları olan şüpheliler ile senli-benli konuşmasını doğal olmadığından yola çıkılarak aralarında bir menfaat ilişkisinin olduğunu izaha çalışıldığı, telefon dinlemelerinde de yasadışı işlem yapıldığı ve göz yumulduğu sonucunu çıkaracak konuşmalara rastlanmadığı tespit edildi” açıklamasını yaptı.

GEZİ YÜZÜNDEN İMAR PLANI DEĞİŞTİRİLEMEMİŞ!

Kararında Zorlu Center’in yapımında da imar usulsüzlüğü ile ilgili iddiaların somut bir delile dayanmadığını ifade eden Aydıner, Bahçeşehir’de bir plan değişikliğine yönelik çalışma üzerine çevre halkının tepki eylemlerinin, Gezi Parkı eylemleri dönemine denk gelmesi üzerine plan değişikliği yapmak isteyenlerin endişelendiği ve bakanlık tarafından bunun iptal edildiğini anlattı. Savcı Aydıner, işadamı Mehmet Ali Aydınlar’ın Acıbadem Sağlık Grubu’nun bulunduğu binaya ek yapmak istediği ve inşaat izni alamaması üzerine Hüseyin Avni Sipahi ile irtibata geçerek rüşvet ile izin aldığı iddiasının da yeterli olmadığını kaydetti. Savcı, örgüt yönünüden delil bulunamadığını belirtirken, Çerve ve Şehircilik Bakanlığında görevli Osman İyimaya hakkında ise bakanlığın soruşturmaya izin vermediğini de açıkladı.