"Yıllarca sansür yüzünden kısıtlandık"

Sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit, ''Yıllarca sansür dolayısıyla kısıtlandık. Türk sinemasının önünün açıldığını düşünüyorum. Daha özgür sinema filmleri yapılabilir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit, jüri üyesi olduğu 5. Erciyes Film Festivali için geldiği Erciyes Üniversitesi Süleyman Çetinsaya İletişim Fakültesi'nde ''Türk Sineması'' konulu söyleşide öğrencilerle bir araya geldi.

Koçyiğit, sinema hayatının anlatıldığı sinevizyon gösteriyle başlayan söyleşide, gençlerin Türk sinemasına gösterdiği ilginin kendisini memnun ettiğini söyledi.

Sinema sanatçıları olarak filmlerde Türk kültürünü heyecanla yansıtmaya çalıştıklarını dile getiren Koçyiğit, ''Bu 50 yıl öncede böyleydi, 50 yıl sonrada böyle olacak. Dün filmimiz teknik olarak ulusal ve uluslararası alanda fakirdi. Ama bugün filmimiz gelişti. Filmlerimizde dünyanın her yerinde kullanılan teknikleri kullanabiliyoruz. Artık büyük ödüller alıyoruz. Bu Türk sinemasının dipdiri ve ayakta olduğunu ve daha nice güzel günler göreceğinin göstergesi'' diye konuştu.

 

'Kısa film önemli'

Kısa filme çok önem verdiğini ifade eden Koçyiğit, şunları söyledi:

''Geleceğin büyük sinemacılarının bugünün kısa filmlerini yapan kişiler olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla kısa filmler, o kişinin kısa film konusundaki yeteneğini gösteriyor. Artık ülkemizde birçok üniversitemizde, birçok iletişim fakültemizde sinema bölümleri var. Bu bölümü okuyan öğrenciler çok değerli hocalar tarafından yetiştiriliyor. Gençlerin yaptığı kısa filmlerle ödül alması onları ikinci bir kısa film hazırlaması için tetikliyor.''

Türk yakın tarihi ve Türk halkının yaşadıklarının nice filmlere konu olabileceğini anlatan usta sanatçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hepimiz demokrasi aşığız. Biz daha özgür sinema filmleri yapabiliriz. Bunun önünün açıldığını düşünüyorum. Artık bu sansürün ortadan kalktığına inanıyorum. Türk yapımcılar daha özgür sinema filmleri yapabilir. Türk sinemasının önünün açıldığını düşünüyorum. Yıllarca Türk sinemasının dertlendiği konu sansür konusuydu. Sansür elimizi kolumuzu öyle bağlamaktaydı ki hayal ettiğimiz dünyayı bile aktarırken sansür nedeniyle kendi kendimize otokontrol yapmak zorunda kalıyorduk. Öyle günler geliyordu ki ya film yasaklanıyordu ya da kişiler hapse atılıyordu. Bizim için bundan daha büyük bir ceza olamaz.

Anarşi ve kaosun kol gezdiği, gençlerin sağ sol davaları nedeniyle öldürüldüğü, ailelerin filmi sinema yerine televizyonda izlediği zamanlarda filmler giderek kısıtlanmaya başladı. Sinemayı ayakta tutan gişe hasılatıdır. Eğer ki bir yapımcı filmle iyi bir hasılat sağlarsa, ikinci filmi yapmaya imkanı oluyordu. Ben daha sonra hissettiklerimi daha iyi yansıtabilmek için kızımın adını verdiğim Gülşah Film'i kurdum. Firar, Derman ve Kurbağalar filmlerimle yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda ödüller aldım.''

 

"Türk insanı melodramı seviyor"

Koçyiğit, söyleşide yöneltilen ''Şimdiki dizilerde yer alan konular zaten Türk filmlerinde işleniyor. Bir daha neden bunlar dizi filme çevriliyor'' sorusuna da ''Çünkü Türk insanı melodramı seviyor. Melodram Türk insanını kamçılıyor. Türk insanı artık yaşam hikayelerini, aile içi şiddeti çok kolay kabul etmiyor'' cevabını verdi.

Önümüzdeki yıl 50'nci sanat yılını kutlayacağını dile getiren Koçyiğit, bundan gurur duyduğunu da sözlerine ekledi.