Yetişkin olmanın bedeli

Argo’yla 3 Oscar ödülü alan oyuncu–yönetmen Ben Affleck dördüncü filmi Live by Night’ta (Gecenin Kanunu) 1920’lerin Boston’una giderek gangsterlere, suç filmi türüne saygıda bulunuyor.

Aslı Selçuk

Argo’yla (Operasyon: Argo/ 2012) en iyi film, uyarlama senaryo, kurgu Akademi ödüllerini alan oyuncu–yönetmen–senarist–yapımcı Ben Affleck, Dennis Lehane’in 2012 tarihli romanı Live by Night’ı sinemaya uyarlayarak bunaltıcı, lirik bir dramatik suç filmine imza atıyor. Gone Baby Gone’ın (Kızımı Kurtarın/ 2007) ardından yazarın romanını ikinci kez uyarlayan Affleck, Live by Night’ta 1920–30’ların Amerika’sına, doğduğu kent Boston’u terkederek Florida’ya gidip yasak içki satan yerel mafya babası Joe Coughlin’in yükseliş öyküsünü anlatıyor. Boston’la Florida arasında geçen, Hollywood’un Altın Çağı’nın romantizmiyle eski suç türünü harmanlayan klasik anlatımlı Live by Night, Altın Çağ’a da  saygıda bulunuyor. Affleck, hayran olduğu Raoul Walsh, John Huston, David Lean, Warren Beatty, Alan J. Pakula gibi ustalara postmodern bir göndermede bulunarak hepsini teker teker selamlıyor.

Live by Night, The Town’dan (Hırsızlar Şehri/ 2010) sonra yönetmenin ikinci dramatik suç filmi. Bu tür filmlere yakınlık duyduğunu belirten Affleck: “Bu film Warner’ın gangster, suç filmlerine duyduğum sevgiyi anlatan bir aşk mektubu. Suç filmleri güçlü etik olgular içeren aynı zamanda çekici, eğlenceli, gösterişli filmlerdir” diyen sinemacı, The Town’ı esinlenerek çektiğini, en iyi sahneleri kurguladığını, Live by Night’a ise çok sıkı hazırlandığını belirtiyor. Günümüz filmlerinde yakın planlar kullanıldığını oysa ki Doktor Jivago, Reds gibi 1970’lerin romanesk süper prodüksiyonları beğendiğini, Live
by Night’ta geniş planlarla çalıştığını anlatıyor. Affleck, Live by Night’ın büyük bir öykü olduğunu, büyük aşk, büyük suç, büyük eğlence olarak herşeyi büyük yansıttığını, bunun bir yaşam ve ölüm savaşımı olduğunu, 1930’larda ortamın çok tehlikeli ve ölümcül olduğunu vurguluyor.

“Filmlerimi çoğunlukla romanlardan uyarlıyorum. Dennis’in karakterleri çok sinematografikler, diyalogları çok düzgün, katedraller gibi geniş öyküleri özlü biçemde kaleme alıyor. Romanlarını okurken perdeye neyi aktaracağımı hemen anlıyorum” diyen Affleck kitabı kendisine Leonardo Di Caprio’nun verdiğini irdeliyor. Argo’dan sonra eski usül bir Hollywood öyküsü çekmek istediğini, Live by Night’ın tam istediği roman olduğunu belirtiyor. Gone Baby Gone ve Live by Night’ta ebeveynlerle çocuklarının ilişkilerini anlatan yönetmen kişisel saplantılarına da odaklanıyor: Ebeveynlerin suçlarını çocuklar mı öder ? Ebeveynlerimize ne borçluyuz ? gibi sorular soruyor. Ergenlikten yetişkinliğe geçince sürekli bedel ödüyoruz gibi duyumsarız. Psikoloji ve modern dram bize geçmişe bakmayı, kim olduğumuzu anlamak için çocukluk dönemine dönmeyi öğretir.

Ben Affleck, sinemanın ona çok şey kattığını, filmler izleyerek dünyayı ve kendini anladığını, kahramanlarıyla özdeşleştiğini, sevdiği kahraman doğru karar veriyor mu, ben de aynı şeyi yapar mıyım gibi sorular sorduğunu belirtiyor. Boston’u çok iyi bilen, tanıyan, kentle özel bir ilişkisi olan yönetmen, halkı, sokakları, barları çok iyi bildiğinden filminde daha önce hiçbir filmde görülmemiş mekanlarda çekim yaptı. Görüntü yönetmeni Richard Richardson’a (Aviator, Inglourious Bastards, Django Unchained) yabanıllık, yoğunluk, vahşi bir bölge yaratmak istediğini söyleyen Affleck, öyküyü gerçekçi, eksiksiz betimlediğini, alaycılık ve entelektüalizmden kaçındığını irdeliyor. Boardwalk Empire’a benzememek içinde aynı oyuncular, stilistler ve dekoratörlerle çalışmadığını
da vurguluyor.

Affleck’in dışında yazar Dennis Lehane’in Mystic River’ını Clint Eastwood (Gizemli Nehir/ 2003) , Shutter Island’ını da Martin Scorsese (Zindan Adası/ 2003) sinemaya uyarladılar. Lehane, Affleck’in tıpkı kendisi gibi klasik formlara bağlı olduğunu, gizemli, karmaşık konuları sevdiğini irdeliyor. Eastwood ve Scorsese’nin büyük sinemacılar olduğunu ama romanlarına dışarıdan baktıklarını açıklıyor, Affleck’in içerden baktığını açıklıyor: Eastwood ve Scorsese pencereden evin içine bakıyorlar oysa ki Ben  salonun tam ortasında ortasında oturuyor” diyor.

Live by Night, Gone Baby Gone gibi ergenlikten yetişkinliğe geçen bir genç adamın öyküsü. İki filmde suç filmi, yetişkinlik için ödenen bedeli anlatıyor. 1950’lerin polisiye, suç filmi kodlarıyla dolu, Ben Affleck’in oynadığı, yönettiği, Leonardo Di Caprio’yla birlikte yapımcılığını üstlendiği, Elle Faning, Brendan Gleeson, Chris Messina, Sienna Miller, Zoe Saldana, Chris Cooper’ın oynadığı dramatik suç filmi Live by Night (Gecenin Kanunu) 3 Şubat’ta sinemalarımızda gösterime giriyor.