Yeniden 'Araba Sevdası'...

1898'de kitaplaştırılan “Araba Sevdası”, Tanzimat sonrası dönemde öne çıkan en önemli Türkçe roman. Recaizade Mahmud Ekrem'in kaleminden çıkan “Araba Sevdası”, şimdi yeni edisyonlarıyla tekerar okur karşısında. Seval Şahin'in yazısı...

Cumhuriyet Kitap Eki

Bir 'sevda' kılavuzu...

Araba Sevdası, Jale Parla’nın deyişiyle kendi devrinde yazılan eserleri, edebî anlayışlarını ve hatta kendini eleştirebildiği için modern bir eser olarak kabul edilir. Parla, Araba Sevdası’na bu anlamda Tanzimat edebiyatı adı verilen zaman dilimi içerisinde özel bir anlam atfederek romanın kendi dönemindeki metinlerle ilişkisi üzerinde durur ve daha yazısının başında romanın konusunun nasıl hiçlikten bahsettiği meselesi ile modernlik meselesi arasında bağlantılar kurar. Parla’nın Araba Sevdası hakkındaki ufuk açıcı yazısının önsözüyle geçtiğimiz günlerde yeniden yayımlanan Araba Sevdası, bu sefer Fatih Altuğ aracılığıyla bambaşka bir şekilde okur karşısına çıktı. Bu bambaşkalık, en az romanın edebiyat tarihindeki önemi kadar edebiyat araştırmacılığında da yer kaplayacak bir durum.

Peki nedir bu bambaşkalık?

Fatih Altuğ, kitabın başında yer alan eseri yayıma hazırlama sürecini anlatırken kitap hakkında daha önce dikkati çekilmemiş birçok unsuru gündeme getiriyor. Romanın yayımlanış tarihi için söz konusu edilen üç farklı tarihin nelere denk düştüğü meselesine bir çözüm getirirken romanın sonunda yer alan zaman çizelgesinde romanın anlatıldığı zamana dair bir kronoloji de oluşturuyor. Ayrıca bu zaman çizelgesinde yazarın ne gibi atlamalar, hatalar yaptığına dikkat çekerek bunların romanın yapısıyla bağlantısına da değiniyor. Altuğ sunuş yazısında Araba Sevdası’nın ilk defa illüstrasyonlarıyla birlikte bugünün okuyucusuna sunulması ile romanın kendi devrinde de ilk defa “musavver” (resimli) bir roman olarak okur karşısına çıkarılışından bahsediyor. Ayrıca Altuğ’un eser yayımlanmadan önce verilen reklamlarda resimli olarak yayımlanacağının özellikle vurgulanması konusu, bu noktadan yola çıkarak eserdeki görsellik unsurunun da romanın önemli bir boyutu olduğunu dile getirmesi önemli bir tespit. Sadece bu tespit bile Araba Sevdası’nı çok farklı okumalara açacak bir ipucu: “1898 yılında yayımlanan roman, 24.5x16.5 cm boyutlarında 175 sayfa olarak ve Halil Paşa tarafından resimlenerek basılmıştır. Hem tefrikada hem de kitapta bulunan resimler özellikle bu roman için yapılan resimlerdir. Şu anda dolaşımda olan Araba Sevdası nüshalarında bu resimler yer almamaktadır. Halbuki kendisini 'musavver millî roman' olarak sunan ve görselliğin temel bir izlek olarak ele alındığı bir metin için bu resimler asli öneme sahiptir. Ahmet İhsan’ın sahibi olduğu Servet-i Fünûn dergisi ve Âlem Matbaası, romanı tefrika ve yayım sürecinin her aşamasında metnin resimli oluşunu öne çıkarmıştır.”

YENİ BİR OKUMA TECRÜBESİ

Roman yayıma hazırlanırken bir okur olarak romanla birlikte tam da romanın anlatıldığı zaman dilimini somut bir şekilde görebileceğimiz birçok unsur da Araba Sevdası’nın bu baskısına eklenmiş. Bihruz’un gezdiği, dolaştığı, düşündüğü, eğlendiği yerlerden okuduğu kitaplara kadar onun evrenini oluşturan her şey romanın içinde gözlerimizin önüne seriliyor. Böylece o romanı yaratan anlatı evreni, onu oluşturan yazarın zihni, anlatı zamanının düzlemi, gündelik alışkanlıkları, anlatı evrenindeki kahramanın iç/dış dünyası, onu oluşturan koşullar, hepsi birarada veriliyor. Böylece romanı okurken onu meydana getiren malzemeyi bir arada gördüğünüz için okuma tecrübeniz de değişiyor. Romanın evrenine girmeniz kolaylaşırken romanın size anlattıkları kadar anlatmadıklarını da düşünebilir hale geliyorsunuz. Yine romanın sonunda yer alan ve Altuğ tarafından eklenmiş metinler aracılığıyla Bihruz’un duygu ve düşünce dünyasına dair de bir sürü ipucu yakalıyorsunuz. Sadece Bihruz’un değil dönemin hakim bakış açılarına da bir giriş niteliğinde bu metinler.

Roman yayıma hazırlanırken romanın bugünün okuruyla bağlantısını kurabilmek için yapılan notlamalarda harita ve resimlerin yanı sıra o dönemde kullanılan zaman ve para birimleri de bugünkü yaklaşık değerlere çevrilmiş. Böylece on dokuzuncu yüzyılın romanı, bugünün okuru için daha kendi hayat tecrübesine denk düşer bir okuma pratiğine dönüştürülmüş. Aslında Araba Sevdası’nın bir okuma kılavuzu şeklinde hazırlanmış bu haliyle romanın tarihselliğiyle okurun bugünü arasında atılan köprüler hem görsellik hem de notlamalarla desteklenerek çok zengin bir okuma/okunma imkânına kavuşturulmuş.

OKUMA DAVETİ

Bu çaba, çok değerli ve şüphesiz gerçekleştirilmesi büyük bir emek ürünü. Bihruz’un bütün roman boyunca bir okuma ve anlama/anlatmama ilişkisinin tüm boyutları kitapta gözler önüne serilip onun bilincindeki derin yarılmalar olduğu gibi gösterilirken Altuğ, bizlere bir başka şeyi daha gösterir: Bir kitabın ve kahramanının oluşma/oluşamama sürecinin tüm aşamalarını.

Modern Osmanlı edebiyatının bu ilk modern romanı yıllar sonra onu oluşturan tüm unsurlarla birlikte tekrar okur karşısına çıkıyor. Kitabın eleştirel basımı ile birlikte ayrıca sadeleştirilmiş basımı da yayımlanmış. Böylece mümkün olduğu kadar çok okur kitlesine ulaşmak hedeflenmiş. Yıllardır Arap harfli metinleri Latin harflerine aktarma işiyle meşgul biri olarak Araba Sevdası gibi önemli bir romanın günümüz harfleriyle bu şekilde yayına hazırlanmış halini hayranlıkla ve heyecanla karşılamamak mümkün değil.

Ama kafama takılan iki şey var sadece: İlki resimlerin ve haritaların olduğu sayfalar daha farklı bir kâğıda basılsaydı demeden edemiyor insan. Bir de eserin sonuna bir indeks eklenseydi nasıl olurdu sorusu da aklımdan geçmedi değil.

Araba Sevdası’nın Latin harflerine aktarılmış bu son baskısı hepimizi bu önemli romanı yeniden okumak için bir davet niteliği de taşıyor.

sevals@gmail.com

Araba Sevdası/ Recaizade Mahmud Ekrem/ Yayıma Hazırlayan: Fatih Altuğ/ Eleştirel ve Sadeleştirilmiş Basım/ İletişim Yayınları/ 310 ve 350 s.