Yeni Yargı Paketi...

cumhuriyet.com.tr

Üye olmadan örgüt yararına faaliyet cebir-şiddet-tehdit yoksa cezalandırılabilir olmaktan çıkmıştır. Bu suçların soruşturulmasında ve olası mahkûmiyet durumundaki infaz hükümlerinin uygulanmasında PKK yanlılarına büyük avantaj sağlanmıştır.

“İnsan hakları ve ifade özgürlüğü bağlamında bazı değişiklikler yapılmasına dair kanun” (6459) ile kısmi af ve PKK amaçları doğrultusunda serbestçe propaganda özgürlüğü getirilmiştir.

Terörle Mücadele Kanunu md. 7/2. diyor ki: “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı ‘teşvik edecek şekilde’ propagandasını yapan kişi, … (abç) … ” Bu tanımla suçun bir maddi unsuru olan “konusunun” hangi propaganda olduğunu saptıyor.
Gelelim bu hükmün anlamlarına:
Birincisi: Bu değişiklikle
“terör örgütünü” övmek, görüş ve iddialarını yaymak vs. artık cezalandırılabilir olmaktan çıkarılmıştır. Terör örgütünü değil yalnızca cebir-şiddet-tehdit yöntemlerini öven bildiri ve açıklamaları yayımlamak suçtur.
Örneğin PKK’nin
“anadilde eğitim”, “özerk eyaletler” istemiyle yazdığı gerekçeli bir broşürü gazetenizde derginizde yayımlayabilirsiniz. Sorun şudur: Elbette bu görüşlerde özgürce ifade edilebilir ve edilmeli. Toplum özgürce tartışmalıdır. Ancak bu tartışma PKK bildiri ve açıklamaları üzerinden yapılırsa, temel sonuç PKK’nin eylemli meşruiyet kazanması olur. “Bir ülkede legal siyasal ve toplumsal yaşamın temel aktörlerinden birinin aynı zamanda silahlı güç olduğunun kabulü ile o örgüte faaliyet serbestisi tanımak aynı topraklar üzerinde ‘ikili iktidar’ oluşturmak demektir.”
İkincisi:
Bu “Kürt Milliyetçi Hareketine” özel bir kanun olarak çıkmıştır ve uygulanmaktadır. Nereden bu sonuca varıyoruz? Cebir şiddet ve tehdit yöntemi övmeyen yalnızca “örgütü” öven, tanıtan, propagandasını yapan haberleri nedeniyle tutuklandıkları iddia olunan KCK gazetecileri tahliye edilirken aynı gerekçeyle (terör örgütü haberi yapmaktan) tutuklu olan Silivri gazetecileri tutuklu yargılanmaya devam edilmektedir.
Üstelik
“KCK gazetecileri”, “Biz; Evet verdiğimiz haberlerin kaynağının PKK olduğunu biliyoruz. Ancak gazetecilik gereği, bunların haber değeri olduğunu düşünerek haber yaptık” diyerek fiili üstlenirken.. “Silivri gazetecileri” gazetecilik gereği haber yaptıklarını savunmakta, fakat haberin kaynağında bir örgüt olduğu ve bunu bilerek davrandıkları iddiasını reddetmektedirler.

Üye olmadan faaliyet

Üye olmadan örgüt yararına faaliyet cebir-şiddet-tehdit yoksa cezalandırılabilir olmaktan çıkmıştır. Bu suçların soruşturulmasında ve olası mahkûmiyet durumundaki infaz hükümlerinin uygulanmasında PKK yanlılarına büyük avantaj sağlanmıştır.
Değişiklik metni şöyle:
(Ek fıkra: Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına; ….. (propaganda, yasadışı gösteri yürüyüşü vs. suçları) işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220’nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı “ayrıca” ceza verilmez.
Birinci sonuç:
“Terör örgütlerinin; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bildiri veya açıklamalarını basanlar veya yayınlayanlar”, “gösteri yürüyüşü yapanlar” vs. artık ve ayrıca TCK 220’den ceza almayacaklardır.
Bu hükümle geniş bir dolaylı kısmi af çıkarılmıştır. Çünkü daha önce suç olan ve cezası verilmiş, hatta infaz aşamasında olan hükümler suç olmaktan çıkarılmıştır.
Ek fıkranın son hükmü:
“Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.”
İkinci sonuç:
Yani ceza hükmü yalnızca silahlı örgüt üyelerine uygulanacaktır. TCK 220’ye eklenen bu hükümle de; “Silahsız” KCK’nin eylemli “sempatizanlarına” koruma getirilmiştir. Kişi KCK adına suç işlerse örgüt üyesi olmaktan alacağı cezada indirim yeterli bulunmamış, hiç “cezalandırılmaması” sağlanmıştır.

Felaketin büyüğü arkada

Terörle Mücadele Kanunu’nun 8. maddesi “Terörün finansmanı” başlığını taşımaktadır. Bu hüküm kaldırılmıştır.
Şimdi yasası hazırlanıyor.
Bütün teknolojik olanaklara sahip olan, ceza hukuku usulünün yerine olabildiğince güvenlik-polis usulünü hâkim kılan, istihbaratı hayatımızın en özel alanlarına bile pervasızca sokabilen bir anlayış; gözetleme, dinleme, teknik izleme gibi kişiliğimize yaptığı ağır saldırılara bir yenisini ekliyor varlığımızın önemli bir parçası olan, halkımızın güzelim deyişiyle
“canın yongası olan malımız” üzerinden yeni bir denetim ve baskı usulü üretiyor, “kamu güvenliği” adına baskı aygıtı oluşturuyor. Adı “Terörizmin Finansmanı ile Mücadele Yasası”
Dikkat ediniz.

Av. Mustafa İlker GÜRKAN Muğla Barosu Başkanı