Yeni Eğitim Yılı Sorunlu Başlıyor

cumhuriyet.com.tr

Güzel ülkemizin sınırları ateş çemberinde, içimizdeki kanayan terör belası canlar yakarken, din, mezhep çığırtkanlığı ayrımcılığı körüklüyor. Bu olumsuzluklarda, çocuklarımızın akla dayalı, bilimsel, sorgulayan ve öğrenci merkezli bir eğitimle yola koyulmaları ulusal beklentimizdir. Aydınlık varken, karanlığa yönelmek önümüzü görememektir.

Eğitimimizdeki dönüşümün düşündürdüklerini sıralarken içim acıyor. Bugün ülkemizde yaşanan toplumsal korkulardan biri de eğitimde süregelen yozlaşmadır. Toplum, eğitimde uygulanan 4+4+4 kesintili fay hattının getireceği karanlık yarınların endişesindedir. Eğitim ve kültür, ulusları güçlü kılan temel unsurlardır. Nitelikli, çağdaş, bilgiye dayalı eğitimin uluslararası yayılması ve dolaşımı gelişmenin getirisidir. Çağdaş dünyada bilginin paylaşımı, din, dil, mezhep, vicdan tarafsızlığı özgürce yaşamanın kuralıdır. Bu kuralların uygulanırlığı laik demokratik yönetimlerin aydınlık getirisidir.

Eğitimde sevgi, öğretimde akla dayalı bilgi ve başarı esastır. Çünkü insan, bilimin, erdemin simgesi, öznesi ve her şeyidir. İnsanımızı nitelikli bireyler olarak yetiştirmek, onların düşünce karanlığına ışık tutmak devletin görevidir. “İnsanımızın dünyalarını karartmak değildir. Eğitim, ekmek ve sudan sonra halkın en zorunlu gıdasıdır” diyen Danton, çocuklarımızın alın terinin beyin terine karışacağı nitelikli bir eğitimden söz ediyor. Çünkü her zaman her yerde herkes için eğitim gereklidir. Örgün eğitimle başlayan (5-6 yaş) çocuk yaygın eğitimle geleceğin yetişkini olacaktır. En gerçek yol olan bilimden uzaklaşarak, her şey din için kavramıyla yola çıkmak ülkemizi karanlıklara itecektir. Çocuklarımız, yarınlarımızın güvencesidir. Onlar, Köy Enstitülerinin sloganı olan “yarın, ümit sende” düşüncesiyle çağdaş eğitimin verileriyle donatılmalıdırlar. Çocuklarına sahip çıkmayan toplumların gelecekten bir şey beklemeye hakları yoktur. Çağdaş eğitime, kültüre, sanata ve geleneksel değerlere sahip çıkmak ülkeye sahip çıkmaktır. Unutulmamalıdır ki, bir ülkenin asıl zenginliği nitelikli insan çokluğuyla ölçülür.

Büyük düşünür Jean Jacques Rousseau, bilim ve sanatın gelişmesinde ahlaki gerileme savıyla yola çıkarken, o, insanların saflığı, eşitlikçi duruşunun örselenmemesi diye düşünüyordu. Rousseau, insanın erdemli oluşunu savunuyor. Onun düşüncesinde ana tema eşitsizlikti. 18. yüzyılda düşünce kavramını irdeleyen büyük düşünür eserleriyle topluma ışık tutmuştu. Ülkemizde 21. yüzyılda ve bilgi çağında bir asır öncenin eğitimini geri getirmek, eğitimi dini kurallara uygulamak, her şey din için diye yola koyulmak eşitsizliktir, adaletsizliktir.

Eğitim, ulusların zenginliğidir. Kalkınmış uluslar eğitimle güçlenir, saygınlık kazanırlar. Bilimde, kültürde, sanatta, sporda ve teknolojide ileri olmaları bu güçlü saygınlıklarındandır. Onlar üretiyor, bizler tüketiyoruz. Onlar balık tutuyor, bizler satın alıyoruz. Onlar ileri, bizler geriyiz. Onlar, akıl ve bilim savı ile yola çıkıyorlar, bizlerde de her şey inanç için planlanıyor.

Tevhidi tedrisatın örselendiği, eğitim sisteminin altüst edildiği, Atatürkçü düşüncenin eğitimden arındırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Ülke insanı sorunlar yumağıyla boğuşurken, işsizlik, yoksulluk can acıtıyorken eğitimdeki bu yapı değişimi anlaşılamamaktadır. Tarihimizin, kültürümüzün ve ortak duygularımızın sesi Türkçemizin yüzde 40-60 oranında kirlendiği görülmektedir. Dün Arapça, Farsça, bugün özellikle İngilizce ve diğerlerinin kuşatması altındadır. Hani “Türkçe ses bayrağımızdı?” Anlaşılan Arapça ve İngilizce, Türkçeden daha etkin ve geçerli kılınacaktır. Oysa, özgür bir ulus, özgür bir dilde kimliğini bulur. Yabancı hayranlığı, moda, marka tutkusu ve kopyacılık bizleri bizden uzaklaştırıyor. Eğitim ve kültür bakanlıkları, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, basın ve tele-vizyonlar eşgüdüm içinde Türkçe dil kirliliğinin konusuna çözüm arayışında olmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki Türkçe giderse Türkiye gider. / Dil demek ulus demektir. 2000 imam hatip ortaokulunun açılışı, kayıtlarda camilerin desteği, toplumu yönlendirmeye imam-mele seferberliği, her il, ilçe ve beldeye imam hatip lisesinin açılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eğitimi yönlendirmesi ve konularını toplumun ilgiyle izlediği bilinmektedir.

Bir profesör, bir mühürle açılan onlarca üniversitelerimiz var. Öğretim üyesi sıkıntısı, bilim ve yetenek yeterliliği edinmiş 18 bin yardımcı doçent doktorların yabancı dil sorununu çözerek bu haksızlık giderilmelidir. Alanlarında başarılı, yetenekli ve deneyimli bu öğretim üyeleri üniversitelerimizin birer umudu olacaklardır.

2012-2013 eğitim yılı bu karmaşalarla, çözümsüz sorunlarla açılıyor. Öğretmenler güvensiz, suskun bekleyişte. Öğrenci velileri tedirgin. Eğitimde dini kadrolaşma doludizgin. Okulların kurumsal sorunları, kesintili eğitimin şekilsel ve özsel anlaşılmaz biçimi. Eğitim yaşı kaygısı, tabela değişikliği ile Anadolu Lisesi’ne geçişlerdeki sorunlar, ödenekler vb. çokça soru ve sorunlarla yarınlarımızın umudu, gözbebeklerimiz çocuklarımız okullarına koşacaklar. Başarılı bir gelecek onların olsun.

Güzel ülkemizin sınırları ateş çemberinde, içimizdeki kanayan terör belası canlar yakarken, din, mezhep çığırtkanlığı ayrımcılığı körüklüyor. Bu olumsuzluklarda, çocuklarımızın akla dayalı, bilimsel, sorgulayan ve öğrenci merkezli bir eğitimle yola koyulmaları ulusal beklentimizdir. Aydınlık varken, karanlığa yönelmek önümüzü görememektir.