'Yeni bir anayasa yapılacaktır'

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, yeni bir Anayasa yapılacağını, 2011 genel seçiminin ana maddesinin bu olacağını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, AKP İzmir milletvekilleri Tuğrul Yemişçi, İsmail Katmerci, Erdal Kalkan ve Taha Aksoy ile parti İl Başkanı Ömür Kabak'ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında, 12 Eylül'de yapılacak referanduma ilişkin görüşlerini aktardı. Referandumun, bir parti programı, bir hükümet meselesi olmadığını vurgulayan Aydın, referandumla sunulan değişikliğin Anayasa'da yapılan ilk değişiklik olmadığını belirtti.

Aydın, halkın Anayasa değişikliğiyle ilgili bilgilendirilmesi konusundaki çalışmalara biraz erken başladıklarını ve vatandaşların aklına yanlış bilgiler yerleştirilmeden işin ne olduğunu anlatmak istediklerini söyledi. Bu konuda diğer parti mensuplarının neler söylediğini, sivil toplum kuruluşlarının eleştirilerini yakından takip ettiklerini anlatan Aydın, Anayasa değişikliğinin bir iyileştirme paketi olduğunu ve savunulmayacak bir yanı bulunmadığını ifade etti.

Bakan Aydın, bugüne kadar yapılan konuşmaların tümünün, değişiklik maddeleri dikkate alınarak yapılan konuşmalar olmadığını, konuşmalarda hükümet ya da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsının hedef alındığına işaret etti. Anayasa değişikliğinin, iki noktada Türkiye'ye gerçek bir yenilik getireceğini ifade eden Aydın, şunları söyledi: ''Biri, Türkiye'de kamu denetçiliği konusunda bir adım atılıyor. Bunun Anayasa'da olma mecburiyeti var. Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değiştiriliyor ve Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurma hakkı veriliyor. Dolayısıyla vatandaş bir yandan kamu denetçiliğinin getirdiği rahat ve sivil ortam içerisinde haklarını ve özgürlüklerini, eğer şikayet ediyorsa, arama imkanına kavuşacak, öte yandan da Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının tanınması büyük bir genişleme ve rahatlama getiriyor.''

Bakan Aydın, Anayasa değişikliğinde en çok iki maddeye itiraz edildiğini anımsatarak, şöyle konuştu: ''Bana sorarsanız bunlar hukuk devleti açısından çok daha önem arz eden iki maddedir. O maddeler üzerinde de dikkat ederseniz konuşma, tartışma açılmıyor meydanlarda. Çünkü açtığınız zaman göreceksiniz ki, ister HSYK ister Anayasa Mahkemesi bugünkü haline göre demokrasi açısından çok daha ileri bir aşamaya gidiyor bu değişiklikle. Demokrasi hem genişliyor hem derinleşiyor. Bu ne demek? Eğer bir ülkede oy veren vatandaşların yüzde 40'ı oy kullanıyorsa ve o yüzde 40'ı ile o hükümet oluşuyorsa veya TBMM oluşuyorsa ya da ona tekabül eden kurumlardaki vekiller oluşuyorsa bu ayrı bir şeydir ama yüzde 70'in, yüzde 80'in oy kullanması ayrı bir şeydir. Oy kullanma kaynağı ne kadar geniş olursa demokrasinin işlemesi süreci o kadar daha güçlü olur. Burada HSYK'nın modeline bakınız, yedeklerle birlikte 34 üye giriyor. Birinci sınıf hakim ve savcılar oy kullanma imkanına sahip oluyorlar. Sahada çalışan, asıl işi gören, dolayısıyla problemleri de bilen ve o problemlerden dolayı sıkıntıları olan insanlar oy kullanma ve seçme hakkına sahip oluyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulamaya 'demokrasi açısından yarar getirmez' denemez. Denirse bu yanlış olur.''

Sık sık Adalet Bakanı'nın HSYK'da olmasının da eleştirildiğini belirten Aydın, ''Eleştirilebilir ama halihazırdaki bakanın konumuyla bu yeni gelen düzenlemede bakanın konumu arasında önemli fark var. Orada bakanın yetkisi önemli ölçüde azalıyor. Bakan sadece Genel Kurula katılıyor ve Genel Kurulda oy kullanma hakkına sahip oluyor. Dairelerdeki asıl fiili çalışmalara katılmıyor ve oy kullanma hakkı yok'' diye konuştu.
 

'Yargının, yürütmenin vesayeti altına gireceği yönündeki eleştiriler'

''Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu en önemli sıkıntı kurumların demokratikleşme sürecinde çektikleri sıkıntıdır'' diyen Mehmet Aydın, o bakımdan Türkiye'nin bir bakıma eşikte sayıldığını söyledi. Aydın, ''Türkiye bunu başarırsa gerçekten Türk demokrasisi Batı demokrasisine çok yakın bir noktaya gelir'' dedi. Bakan Aydın, asıl demokrasinin derinleşmesinin, demokrasinin zihinlerde, kafalarda var olmasına bağlı olduğunu dile getirerek, ''Kafa demokrat değilse bütün yasalarımız değişmiş olsa sonuçta demokratik bir süreci sonuna kadar götürme imkanımız olmayabilir. Demek ki kafanın da demokratik olması lazım'' diye konuştu.

''Yargı, yürütmenin tesiri altında kalacak, vesayetine girecek'' eleştirileri olduğunu anımsatan Aydın, şöyle devam etti: ''Arkadaşlar, eğer vesayet söz konusuysa üç kişiyi mi vesayet altına almak kolaydır, 30 kişiyi mi vesayet altına almak kolaydır? Eğer vesayet seçim süreciye ilgiliyse binlerce kişinin katıldığı bir seçim mi kolay maniple edilebilir, yoksa birkaç kişinin adeta 'al gülüm ver gülüm' şeklindeki bir şey mi? Yani edildi demiyorum, yanlış anlamayın. Öyle elimde bilgi, belge olmadan boş eleştiri yapmam.''

'Türkiye'nin maalesef kültürnde tehdit kültürü de vardır'

Mehmet Aydın, ''HSYK'nın yapısını değiştiriyorlar ki ileride kendi adamlarını getirsinler ve zaten bunlar Yüce Divanlıklar, kendilerini de Yüce Divanlıktan kurtarsınlar'' dendiğine de işaret ederek, şunları söyledi: ''Açıkçası bu cümlenin hiçbir tutar yanı yok. Ben şahsen seçim kaybedeceğimi bilsem böyle bir cümleyi kullanmam. Niye? Çünkü o gelecek insanları töhmet altında bırakmak gibi bir hakkım yok. 5 sene 10 sene sonra gelecek insanlar var, siz şimdiden diyorsunuz ki, 'o gelecek insanlar bunların adamı olacak.' Böyle bir şey olur mu yani? Bugünden bakıp, o gün gelecek insanları töhmet altında bırakmanın açıkçası hiçbir kaba sığar hali yoktur.''

Türkiye'de iktidarda olup da bir partiye ''Yüce Divanı bekleyin'' denmediği bir zaman olmadığını belirten Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin maalesef kültüründe bu tehdit kültürü de vardır. 'İleride ben gösteririm, ileride göreceksiniz.' Sen hesabını kitabını tut. Bugün iktidarda bulunanlar yarın yiğitçe hesabını verirler. Hukuk karşısında hangi hesabı vermeleri gerekiyorsa o hesabı verirler. Zaten millet de bunu ister. Eğer bir hatası olmuşsa o hatayı işleyenler de bunu göğüslemek durumundadır ama şimdiden oturup 10 sene sonrayı bir tehdit şemsiyesi altına getirmenin bir anlamı yok. Çünkü bu incitici oluyor. Belki bazıları böyle ağır cümlelerden hoşlanır ama ülkenin geleceği bakımından, demokrasinin gelişmesi bakımından bunlara gerek olmadığını düşünüyorum.''
 

Yeni bir anayasa

Bakan Aydın, Anayasa değişikliğinin, demokrasi, hukuk devleti ve sosyal hukuk devleti alanına büyük bir hizmet getirdiğine inandıklarını ifade ederek, şu görüşleri dile getirdi:
''Yeni bir Anayasa yapılacaktır, yapılmak durumundadır, yapılacaktır. Ve önümüzde 2011 genel seçiminin ana maddesi bu olacaktır. Yani partiler vatandaşa giderken diyecek ki, 'Eğer ben seçilirsem yapacağım ilk iş yepyeni bir anayasa hazırlamaktır.' Çünkü değişe değişe bütünlüğü, mantıksal yapısı bozuldu ama şunu da tekrar ediyorum, bugün yapılan değişikliklerin tamamı, orada olmak durumundadır. O yeni Anayasa'da bunlar zaten olacaktır. Daha önce yaptığımız Anayasa'daki değişiklikler AB bağlamında yapılması gereken değişiklerdi. Oradan ne geri atılabilir ne de onlar oradan çıkarılabilir. Dolayısıyla zaten öyle bir niyetimiz de yok. Hiçbir hükümetin de öyle bir niyetinin olmaması lazım. Hiçbir parlamentodan da böyle bir şey geçmez. Demokrasi geri adım atılması zor olan bir süreçtir. Bu maddeler zaten orada olmak zorundadır. Şu anda halk oylamasına sunulan maddeler de orada olmak zorundadır.''

'Erken seçim diye bir şey olamaz'

Toplantının ardından, gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bakan Aydın, BDP'nin boykot kararına ilişkin olarak, ''Boykot kararının nedeni vatandaşın sandığa gitmesini önlemektir. Bir bakıma vatandaşın demokratik hakkını kullanmasına engel oluyor. Vatandaş adına 'sandığa gitmeyeceksiniz' kararını almanın demokrasi açısından savunulur hiçbir yanı yoktur'' dedi. Referandumdan ''hayır'' sonucu çıkarsa AKP'nin erken seçime gideceği yönündeki söylemlerin hatırlatılması üzerine, Aydın, şunları söyledi: ''Sayın Başbakanın söylediği cümleyi ben tekrar edeyim; zamanında yapılacak seçimin dışındaki seçimleri, o ihtimalleri herkes kafasından silsin. Çünkü millet ona sempatiyle bakmıyor. Ama bu nedir, o Meclis'in alacağı karara bağlıdır. Hani Temmuz çok sıcaksa bu biraz öne çekilir. Temmuz 22 nihai tarihtir ama görüyorsunuz Temmuz, Ağustos, İzmir'e, Adana'ya, Antalya'ya yaptığını bu sene Ankara'ya da yapıyor. Dolayısıyla onu bir kere evvela aklımızdan çıkarmamız lazım, erken seçim diye bir şey olamaz.''
 

Mitinge davet

AKP İzmir İl Başkanı Ömür Kabak da konuşmasında, referandumun bir parti programı, propagandası olmadığını ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 8 Ağustos Pazar günü İzmir'de yapılacak mitinge katılacağını anımsatan Kabak, İzmir'in demokrat, aydın tüm insanlarını mitinge katılmaya davet etti. Kabak, toplantıya katılacağı duyurulan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün Ankara'dan ayrılamadığını, selamlarını ilettiğini dile getirdi.