Yeni AB Yasası yürürlüğe giriyor

Çek Anayasa Mahkemesi'nin Lizbon Anlaşması'nın onaylanabileceğine karar vermesi ve Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus'un anlaşmayı imzaladığını açıklaması üzerine, yeni AB Anayasası'nın yürürlüğe girmesinin önündeki son engel de aşılmış oldu.

cumhuriyet.com.tr

Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus, Çek Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi'nin, Avrupa Birliği'nin (AB) anayasası kabul edilen Lizbon Anlaşmasının ülkenin anayasasına uygun olduğuna karar vermesinin üzerinden birkaç saat geçtikten sonra yaptığı açıklamada, aynı fikir de olmasa da mahkemenin kararına saygılı olduğunu söyledi.

AB devlet ve hükümet başkanları, geçen ayın sonunda yapılan zirvede, Lizbon Anlaşmasını imzalamak için ülkesinin AB Temel Haklar Sözleşmesi'nden muaf tutulmasını isteyen Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Klaus'u ikna etmeyi başarmıştı.

Klaus, Temel Haklar Sözleşmesi'nden muafiyeti, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından eski Çekoslavakya'dan sürülen etnik Almanların el konulan mülklerinin iadesine yönelik AB mahkemelerinde dava açılmamasını garantiye almak için öne sürmüştü.

Lizbon Anlaşması müzakerelerinde Temel Haklar Sözleşmesi'nden çalışma hukukunu etkileyeceği gerekçesiyle İngiltere ve eşcinsel evliliği meşrulaştıracağı gerekçesiyle Polonya 2007 yılında muaf tutulmuştu.

Bu durumda Lizbon Anlaşmasında öngörülen AB Konseyi Başkanlığı için isim arayışına giren üye ülkelerin muhtemelen gelecek hafta olağanüstü toplanarak, üzerinde büyük ölçüde uzlaşma sağlanan Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy'u ilk AB Başkanı olarak atamaları bekleniyor.

Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'e birçok ülkenin karşı çıkması üzerine "düşük profilli" bir aday arayışına giren AB'de, uzlaşmacı kişilikleriyle Hollanda ve Belçika başbakanları öne çıkmıştı.

Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende, Maastricht ekonomik kriterlerindeki titizliği nedeniyle özellikle Doğu Avrupa ülkelerinin itirazıyla karşılaşırken İngilizceyle birlikte AB'nin 2 resmi dilinden biri olan Fransızcayı bilmemesi Fransa'nın tepkisini çekti. Bazı üyeler de "çok fazla Anglo-Sakson" buldukları Balkenende'ye sıcak bakmadı.

Buna karşılık Belçika Başbakanı Van Rompuy, sürekli siyasi krizlerle boğuşan bir ülkeden gelmesinin kazandırdığı uzlaşma yeteneği nedeniyle hiçbir üyenin itirazıyla karşılaşmadı.

Düşük profilli Van Rompuy'un, 2 buçuk yıl görev yapacak ilk daimi AB Konseyi Başkanı olarak atanması halinde, fazla inisiyatif kullanmayarak kararları üye ülkelere bırakması ve diğer AB kurumları AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu'yla uyumlu çalışması bekleniyor.

Belçika basınında "entelektüel ve devlet adamı" kimlikleriyle ön plana çıkarılan Van Rompuy, 1993-1999 yılları arasında üstlendiği maliye bakanlığı görevinde Belçika'nın borç yükünü yüzde 130'lardan yüzde 90'ların altına indirerek takdir toplamıştı. Belçika'da Haziran 2007'deki genel seçimlerin ardından meclis başkanlığı görevine getirilen Flaman Hristiyan Demokrat Van Rompuy, Fortis'in kurtarılması sürecinde yargıya baskı yapmakla suçlanan eski Başbakan Yves Leterme'nin geçen yıl 19 Aralıktaki istifasının ardından, Kral tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilmişti.