Yaşasın Hasankeyf
'Dicle özgür aksın' diyerek projenin durdurulmasını istediler.
cumhuriyet.com.trHasankeyf Gönüllüleri, 12 bin yıllık tarihin Ilısu Barajı’nın suları altında yok edilmesine karşı 2. Dünya Hasankeyf Günü’nde bir araya geldi. Hasankeyf başta olmak üzere, Roma, Barcelona, Bilbao, Brighton, Berlin, Hamburg, Frankfurt gibi dünyanın 13 farklı yerinde, baraj projesinin durdurulması istendi. “Dicle özgür aksın, Hasankeyf yaşasın” çağrısı yapıldı. Hasankeyfi Yaşatma Girişimi ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi, 2015 yılında 23 Eylül’ü Dünya Hasankeyf Günü ilan etmişti.
Bağımız kopacak
Hasankeyf’te yapılan dünkü buluşmaya, bölge ekoloji dernekleri, sivil toplum örgütü temsilcileri, HDP miletvekilleri Ayşe Acar Başaran, Mehmet Ali Alsan ile bölge sakinleri katıldı. “Katil proje dursun, Hasankeyf yaşasın” pankartı açan grun adına konuşan Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Federasyonu Başkanı Abdulhakim Daş, “Hasankeyf, bu bölgedeki bilinen en eski yerleşimlerden biridir. 12 bin yıllık insanlık tarihine ışık tutacak, birçok arkeolojik veriyi içinde barındıran bölgenin sular altında kalmasıyla tüm insanların ve burada yaşayanların, geçmişle bağlarının koparılması hedefleniyor” dedi. Barajın 250’ye yakın höyüğü, 5 binden fazla mağarayı, çok sayıda kültürel varlığı ve 199 yerleşim alanını sular altında bırakacağına dikkat çeken Daş, şöyle devam etti: “10 binden fazla insan göç edecek. Masa başında imal edilmiş TOKİ’lere veya başka ölüm saçan projelerin kol gezdiği kentlere taşınmak zorunda kalacak. Dicle Vadisi’nin ekosistemi tahrip edilecek.
Rakamlarla ifade edilemeyecek kadar çok canlı bu süreçten etkilenecek. Bazıları sonsuza kadar bir tür olarak yeryüzünden silinecek. Baraj Gölü’nün kaplayacağı 331 km karelik alan değil, Dicle’nin güneye doğru özgürce aktığı her yer; benzer kaderi paylaşacak. Sazlıkların arasında dolaşan balıklar susuzluktan ölecek; bostanlarını sulayamayan köylüler, kuruyan sebzelere bakacak...” “Hem geçmişten korkuyorlar, hem de açgözlüler” diyen Daş, birkaç on yıllık ömürlü baraj için kadim halkların yaşam alanlarının bir çırpıda, geri dönüşü olmayan bir şekilde yok edilmesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı. Ranta dikkat çeken Daş, “Tarih, yaşam alanları, ekosistem bir çamur yığınının içinde boğulurken; yani gelecek yok olurken birileri zengin olacak. Yağmacı iktidar şunu bilmelidir; yaşamı yok etme pahasına Munzur’da, Karadeniz’de burada kurduğunuz barajlar bir gün yıkılacak, oradaki ekosistem onarılmaya çalışılacak ve sular özgür akacak” dedi.