"Yargının bağımsız olmadığını belgeledi"

Şeffaflık Derneği'nin "Yolsuzlukla Mücadele Kriterleri: Yargı, Yasama ve Kamu Yönetimi Türkiye İzleme Raporu"na göre, Türkiye'de yargı, yasama ve yürütme arasında kuvvetler ayrılığı yok. Yürütme, yargı ve yasama kurumlarının işleyişine müdahale ediyor.

cumhuriyet.com.tr

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün işbirliğiyle hazırlanan rapor dün Point Hotel Barbaros’da düzenlen toplantıda açıklandı.

Ülke yönetiminde, yolsuzlukla etkin mücadele için gereken politikaların saptanması amacıyla hazırlanan rapor, yargı, yasama ve yürütmenin Kasım 2010- Nisan 2011 tarihleri arasında izlenmesi, uzmanlarla görüşme, yasaların ve medyanın taranmasıyla oluşturuldu. Kurumlar, açıklık ve şefaflık, bağımsızlık, politikaları, kaynakları, çalışanların etik kurallara uyup uymadıkları, hesap verme mekanizmalarının olup olmadığı gibi kriterler yönünden masaya yatırıldı. Raporda, bu kriterlere uyma oranı, kamu yönetiminde yüzde 61, yargıda yüzde 59, yasamada ise yüzde 54. Yasalar ve uygulamaların karşılaştırıldığı grafiğe göre ise kamu yönetiminde yasaların uygulanma oranı yüzde 47. Bu oran yargıda yüzde 53 iken, yasamada yüzde 43. Her üç kurumda, yolsuzlukla mücadeleye ilişkin çok önemli yasal boşlukların olduğuna dikkat çekilen raporda, “Türkiye’de hala siyasi etik yasası yok. Siyasetin finansmanında, özellikle seçim kampanyalarının finansmanıyla ilgili kayda değer bir denetim yapılmıyor. Milletvekili dokunulmazlıkları, yolsuzlukları kapsayacak genişlikte” denildi.

“Hesap vermiyorlar”

Rapora göre, yetersiz insan ve finans kaynağı, eğitimsizlik ve “hesap verme kültürünün içselleştirilememesi” yasaların uygulanmasını imkansız hale getiriyor. Ancak en önemli sorun, uygulatıcı ve denetleyici, mekanizmaların zayıflığından kaynaklanıyor. Yolsuzluğu cezalandıracak yargı, yürütmeden bağımsız değil. Teftiş ve iç denetim kurulları, kurumdaki en üst otoritenin izni olmadan çalışamıyor. Yolsuzluğu ortaya çıkaracak olan Sayıştay, etkisiz bir kurum görünümünde. Raporda, bilgiye erişim hakkının tüm kurumlarda engellendiği, çalışanların bilgi vermekten çekindiği vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi: “Yargı, yasama, yürütme kurumları arasında, kuvvetler ayrılığı olduğunu söylemek zor. Yargı ve yasama kurumlarının işleyişinde, yürütmenin müdahalesi oldukça baskın. Milletvekilleri ve kamu görevlileri, dokunulmazlık nedeniyle vatandaşa hesap vermiyor. Kurumlarda işe almalar objektif, liyakati esas alan yöntemlerle yapılmamaktadır. Kalifiye olmayan kişilerin işe alımı, devlet kurumlarına güvensizlik doğuruyor, verimsizliğe neden oluyor. Daha fazla yasa çıkarmak yerine, yasaların uygulanmasını sağlamak, kamuda bir zihin değişimi yaratmak öncelikli hedef olmalıdır.”